on üç

3.1K 168 77
                                    

Önce ki bölümde resmen yarısı kendiliğinden silinmiş bu yüzden burada biraz kafanızda karışıklık olabilir, kısaca şöyle söyliyeyim. Taehyung aile yemeği olduğu için jimin'in yanına gelmiyor jimin için evde sıkılıyor bu yüzden jungkook ile gitmek istiyor.





Beni arabanın arka koltuğuna oturtup kendisi de sürücü koltuğuna oturmuş arabayı çalıştırmıştı.

Arabanın yanına gelene kadar beni kucağında taşımıştı, bende o sırada yüzünü incelemiştim. Yanağında ki yara izi bile harika görünüyordu.

Bu adam gerçekten kelimelerin bile yetmediği bir varlıktı.

"Nereye gideceğiz?" meraklı gözler ile baktığında iri beden dikiz aynasından arka koltukta oturan bedene bakıp, gözlerini yola geri çevirdi.

"Mekanda bir kaç işim var sonra şirkete geçeceğiz." onu onaylayıp cama doğru döndüğümde dışarıyı seyretmeye başladım.
Evlerin bahçelerinde ki renkli renkli çiçekler oldukça hoşuma gitmişti.

"Bahçeye çiçek dikelim mi?" bedenimi ön tarafa doğru atıp yandan ona bakmaya çalıştım.

İfadesiz suratında hangi duygu kırıntılarının dolaştığını kestiremiyordum. Ne hissediyor bunu bilmek imkansızdı ki bunu tahmin etmek bile çok zordu.

"Dokuz yaşında çocuklar gibi davranma." hevesimi kırıp attığında arkama yaslanıp dışarıyı izlemeye devam ettim.

"Niye her şeyde hevesimi kırıyorsun?" dayanamayıp sorduğumda ondan tarafa bile bakmıyordum ama onun bakışlarının üzerimde gezdiğinden emindim.
"Çünkü istediğin her şey saçma, derslerinle ilgilen artık, zaten geçtiğimiz iki yıl sınıfta kaldın. Ne o bu sene de mi kalacaksın?"

Söyledikleri ile kalbim sıkışmıştı.
Yük mü oluyordum ben?
Artık beni yanında istemiyor muydu?

"Beni yanında sadece ihtiyaçların için tutuyorsun, değil mi?" duygularım ve ağzım benden izinsiz hareket ederek konuştuğunda kendimi susturmam oldukça zordu artık. Neredeyse zihnimden geçen bütün her şey dökülmüştü.

"Kapat artık çeneni, yoksa emin ol geldiğimiz yolun uzunluğunu hiçe sayıp seni eve geri götürürüm." gözlerimi kapatıp olduğum yere sindiğimde belki uyurum ve nereye geldiğimizi bile bilmem diye düşünmüştüm.

...

"Jimin uyan." kolumu sarsan beden ile gözlerimi aralayıp kararan havayı yeni yeni fark etmiştim, gözlerimi önümde ki bedene çevirdiğimde yüzünde ki yorgunluğu belli oluyordu. Uykulu gibi duruyordu.

"Ne oldu?" bakışlarını suratımda gezdirdiğinde kolumda duran elini geri çekip boğazını temizledi.

"Şirkete geldik." havaya bakarak konuştuğunda görmediğini fark ederek omuz silktim.
"Burada uyurum, eve geldiğimiz zaman uyandırırsın." arkama yaslanıp kollarımı göğsümde bağlayarak gözlerimi kapattım.

"Odamda uyursun kalk." elini tekrar koluma attığında hızlıca geri çekilip kaşlarımı çattım.

"Bana dokunma." söylediklerim ile afallamış ve bakakalmıştı, istenmiyormuşum gibi hissettirmişti. Sadece onun ihtiyaçlarını karşılamak için sanki sürtükmüşüm gibi hissettirmişti, ve şuan bu adama karşı olan duygularıma lanet ettim.

"Ne?" şaşkınlığını üzerinden atıp beni izlemeye devam ettiğinde hâlâ yüzüne kızgın bir ifade bürünmüş bakıyordum.
Kızgın olduğumu düşünmüyordum çünkü birine kızamıyordum, kalp kıramıyordum ki insanlar çok kolay kalp kırıyorlardı ve düşünmeden hareket edip konuşuyorlardı.

touch//jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin