touch//jikook

otuz bir

Nasılsınız? Bölümü geç atmamaya gayret ettim ama geç mi oldu?

Jungkook Jimin'in bel boşluğunu okşamaya devam ettiğinde Jimin mayışmış gibi hissediyordu, Jungkook ise ara sıra kelebek öpücükleri bırakıyordu çocuğun omuzuna boynuna ve saçlarına.

"Çok güzel kokuyorsun..." Pijamasının omuz tarafı biraz açıkta kaldığı için sıcak nefesini oraya üflüyor ve sık sık öpmeye çalışıyordu. Jimin'in başı dönmeye başladığında adamın belinde ki eline tutundu aniden, Jungkook ise gözlerini kapatıp derin derin nefesler aldı. Bir kereliğine ona dokunmasına bir şey demeyecekti, bir kere.

"Bugün neler yaptın?" İlgi ile yaklaşmak istiyordu biraz, Jimin gözlerini açmış ve adamın elini yavaş yavaş okşamaya başlamıştı. Sevişmek istiyordu.

"Sevişelim mi?" Jimin kafasını biraz arkasında ki adama doğru çevirmiş ve loş ortamda onun gözlerinin içine bakmıştı, Jungkook biraz bekledi. Yarın yine okul vardı onu yormak istemiyordu, zaten amacı da onu rahatlatmak ve uyutmaktı.

"Güzelim, yarın okul var yorulma. Bugün neler yaptın anlat bakalım?" Jungkook nazik olmaya çalışmıştı ama başarabilmiş miydi emin de değildi hiç. "Taehyung ve Hoseok'u gördüm sınıfa çıktığımda onlarla sarıldım, özlemişim. Dersler sıkıcıydı ama biraz da eğlenceli geçti, biliyor musun ben bugün ağladım?"

Jungkook aniden kaşlarını çatmış ve elini çocuğun belinden çekip yatakta oturur pozisyona gelmişti, Jimin'de onun gibi karşısına oturmuş ona bakmaya başlamıştı, Tanrım, sevişmek istiyordu işte...

"Niye ağladın? Bir şey mi yaptı birisi?" Adam yumruğunu sıkmış ve çocuğun konuşmasını bekliyordu yoksa çıldıracaktı, kim dokunmuştu Jimin'e?!

"Derste proje ödevleri açıklanırken hoca çok bağırdı, sınıftakilerin de sesleri çoktu. Bir anda titremeye başladım bağırmak geldi içimden ve kendimi tutamadım, sonra Sungwoon gel-" Jungkook'un sinirle ayağa kalkması ve konuşmaya başlaması Jimin'in lafını yarıda kesmişti.

"O piç dokundu sana öyle değil mi? Geberteceğim o şerefsizi!" Jimin ne olduğunu anlamaya vakit bulamadan Jungkook odasına gitmiş ceketini giymiş ve arabanın anahtarlarını alarak merdivenlerden iniyordu, Jimin şok olmuş onun peşinden gidiyordu.

"Tanrım, dokunmadı bana! Dokunmadı Jungkook dokunmadı!" Jimin adamın karşısına geçmiş ve ona sıkıca sarılmıştı, Jungkook ise burnundan soluyordu. Jimin'e kimse dokunamazdı, kimse elini süremezdi.

"Dokunmadı bana, sen dokunabilirsin sadece..." Jimin sessiz ve titrek bir şekilde konuşmuştu, daha beş saniye önce beraber yatağında uzanıyorlardı. Ne olmuştu bir anda anlam veremiyordu, ama çok korkmuştu. Siniri gözlerinden okunuyordu resmen.

"Sen öpebilirsin, sen dokunabilirsin ve" Ondan ayrılmış gözlerinin içine bakarak Jungkook'un elini tutmuş yavaşça kalbine doğru sürtmüştü elini.
"Sadece sen çarptırabilirsin burayı..." Jungkook derince yutkunmuş ve Jimin'in gözlerinin içine derin derin bakmaya başlamıştı.

"Hadi yukarı çıkalım ve sen bana masaj yap." Jimin gülümsemiş ve adamın elini bırakmıştı, bugün gereğinden fazla temas etmişti ona ve şaşkındı. Çünkü Jungkook ona dokunduğu için hiç kızmamıştı, aksine gözlerinin içine içine bakmıştı.

"Siktir." Jimin sessizce küfür etmiş ve adamın da ona dönüp kaşlarını çatarak bakmasına sebep olmuştu, "sen küfür mü ettin?" Jungkook'un kaşları daha da çatılmış çocuğun üzerine doğru yürümüştü.

"Ben sana biraz önce Jungkook diye seslendim ve sen bir şey demedin?" Jimin şaşkın şaşkın ona bakarken Jungkook omuz silkti ve merdivenlerden çıkmaya devam etti, Jimin daha da şaşırırken adamın arkasından ilerlemeye başladı.