otuz sekiz

1.9K 132 106
                                    

Oy sınırı 111 🚶🏻‍♀️ ne kadar çabuk geçilirse o kadar çabuk yeni bölüm geliyor muş, kuşlarım öyle diyorlar.
Güzel okumalar olsun!
Unutmadaan bu bölümü jungomochi 'ye ithaf etmek istiyorum...



"Eun Mi'yi ben öldürdüm..." Zaman durdu. Dünya dönmeyi tamamen bıraktı ve nefes alamaz oldum.

"Ne?" Diyebilmiştim sadece, sanki düşünme kabiliyetimi kaybetmiş gibiydim. Katil ile aynı yataktaydım ve karşımda oturuyordu, dizlerimiz birbirine değiyordu. Annemin katili ile.

"Hahahaha cidden mi?" Kahkaha atmaya başlamam ile Jungkook garip bir şekilde bakmış ardından bakışları korkuyu barındırmıştı, ben ise ayağa kalkıp deli gibi oradan oraya yürüyor ve gülmeye devam ediyordum. Saç diplerim yanıyordu sanki, kafatasım yerinden kopmak istiyordu.

"Jimin sakin ol." Sesi titrek ve korku doluydu, fakat bu beni ne kadar alâkadar ederdi? Soruyorum, ne kadar ilgilendirirdi beni annemin katilinin korkması?

"Bana bak." Jungkook'un dibine kadar girmiş, gözlerimi sonuna kadar öyle bir açıp bakmıştım ki gözlerinin içine, bakışlarını gözlerim dışında her yere değdirmişti.
"Sana gözlerime bak dedim, aşağılık herif!" Zar zor gözlerimin içine bakmış ve hiçbir şekilde ayırmamıştı.

"Sen. ömür. boyu. yalnız. kalacaksın." Tane tane ve üzerine basa basa konuşmaya devam ediyordum, anlaması için.

"Ve ben. Beni görüyor musun? Senden iğreniyorum, bana dokunduğun her saniye için vücudum yanıyor. Şimdi gidiyorum ve bir daha da asla geri dönmeyeceğim. Bitti." Jungkook gözlerini ayırmadan izliyordu onun güzel gözlerini.

"Jimin." Bu sefer kırgın çıkmıştı sesi, ama öyle öfke doluydum ki. Ne yapacağımı bir türlü bilemiyordum, bir türlü akıl sır erdiremiyordum. Nasıl olurdu Tanrı aşkına? Sevdiğim adam annemi öldürüyor ve benim bundan yıllar sonra haberim oluyor.

"Artık bana aşık değil misin?" Bunu gerçekten merak ederek sormuştu, çünkü gözlerime öyle bir bakıyordu ki. Sanki ona aşık olduğumu söylememi istiyordu, bu yüzden gözlerimi okumaya çalışıyordu. Fakat gözlerimde öfkeden başka bir duygu kırıntısı yoktu maalesef.

Cevap vermeden arkamı dönüp dolabıma yöneldim, küçük bir çanta çıkardım ve içine ihtiyacım olabilecek bütün kıyafetlerimi yerleştirdim. Artık gitme vakti gelmişti, bir şeyleri geri de bırakma vakti.
Zor olacaktı, hemde hiç ummadığım kadar, felaket şekilde zorlaşacaktı benim için. Fakat ne fayda, onun ile yaşadığım her gün, gözlerinin içine baktığım her gün annemin sesleri kulağımın içinde çınlayacaktı, onun gözlerine baktığım her gün bir katili görecektim.

Hemde annemin katilini.

"Nereye gidiyorsun? Beni dinlemen gerekiyor!" Hışım ile ayağa fırlamış elimde ki çantayı alıp duvara fırlatmıştı, hiçbir tepki vermedim, konuşmadım, yüzüne dahi bakmadım. Çünkü artık beni hak ettiğini düşünmüyordum, evet beni sevmiyordu, evet bana aşık değildi, hiçbir zaman olmamıştı ve olmayacaktı. Beni hak etmek istediğini de sanmıyordum zaten.

"Ben seni yeterince dinledim ve annemin katili olduğunu öğrendim. Biraz daha dinlersem, babamın katili olduğunuda mı öğrenmemi istiyorsun?" Donup kaldı, öylece yüzüme bakıyordu. Fakat ben yere bakmaya devam ediyordum.

Sonra aklından ne geçti ise geçti ve kapıya ulaşıp kilitledi, maalesef anahtarı da cebine koydu. Harika! İşler daha da sarpa sarıyordu şimdi.

"Beni dinleyeceksin. Sonra istiyorsan hâlâ gidersin." Gayet ciddi olan ses tonu bir anda değişti ve histerik bir şekilde konuşmaya devam etti, "ama bak bakalım ben gitmene izin veriyor muyum?"

touch//jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin