Çok mızmızlanıyorum size biliyorum, ama bende ne bileyim güzel yerlere gelsin istiyorum bu kitap. Oy sınırı koymayacağım bu sefer ama lütfen 100'ü geçerse çok güzel olur. Gerçi yine oy sınırı koymuş oldum değil mi?
NEYSE NEYSE AÇIN KAPIYI 💐🍫 İSTEMEYE GELDİM SİZİ!
Bütün mekanları dolaştıktan sonra ara sokanlarda bulunan küçük bir bara gitmişlerdi, bir süre oturmuş oldukça güzel sohbet etmişlerdi. Yoongi Taehyung'un evini gözleyip gözlemlediğini anlatmıştı. Fakat bir hafta boyunca gözünü kırpmadan bakmasına rağmen Jimin'e dair hiçbir şeye rastlamamıştı.
Yoongi'nin bu sözleri Jungkook'u gerdi, bir süre bütün algılarını kapatıp Jimin'e bir şey mi oldu düşüncesi ile elinde ki viski bardağını çevirip durdu.
O sırada sesli bir müzik çalmaya başladı, bilmediği ama hoşuna giden melodi ile gözlerini kapatıp kafasını geriye attı. Jimin'i merak etmeye başlamıştı, bir türlü haber alamıyordu. Aylar olmuştu...
"Acaba Busan'a dönmüş olabilir mi?" Yoongi'nin sorusu ile kaşları çatılmış elinde ki bardağı sıkmıştı, gitmiş olabilir miydi?
"Sanmıyorum, orada kimsesi yok." Konuşacak bir şeyi yoktu aslında Jimin hakkında, ilk zamanlarda kendini haklı bulmuştu. Onu öldürmekten başka çaresi yoktu, fakat sonradan vicdan azabı çekmeye başladı. Jimin'i annesiz bıraktığı için.
Arkasından gelen tanıdık ses ile biraz bekledi, sonra önünden geçen Taehyung ve yanında ki Jimin ile dumur olmuştu. Yoongi fark etmemiş Jungkook'un şaşkın tepkilerine bakıp anlam vermeye çalışıyordu ki baktığı yere odaklandığında Taehyung ile Jimin'i görmüş o da şok olmuştu.
Aylardır Jimin'den haber alamıyorlardı, hatta Yoongi öldüğünü bile düşünmüştü Jungkook'a bir kere bile bahsetmese de.
Karşılarında ki uzak masaya oturduklarında Taehyung'un gülerek bir şeyler anlattığını gördü Jimin ise tepkisizdi, ölü gibi yeri izliyordu. Ortamda ki müzik, insanlar hiçbiri dikkatini çekebilmişe benzemiyordu.
Jungkook aniden ayaklanıp lavabo tarafına gittiğinde Yoongi gözlerini bir saniye bile kırpmadan Jungkook'un yapacaklarını izliyordu, her hangi olay çıkarıcı hareketinde müdahale etmek içinde tetikteydi.
Fakat Jungkook cidden de lavaboya gidip elini yüzünü yıkamıştı, nefesleri daralıyordu. Aynada kendisine bakıp sakinleşmeyi bekledi.
Nefesleri yavaş yavaş düzene girdiğinde dışarı çıkıp arkadan Jimin'e baktı bir süre, ardından yanına doğru adımladı.Arkadan kulağına yaklaşıp "Güzelim..." Diye fısıldayarak kokusunu içine çekti, neden bu kadar özlediğini düşündü. Kokusu cennet gibiydi. Okyanusta boğulurken onu kurtaran bir mucize gibiydi...
Jimin ise tanıdık ses ve koku ile kafayı yiyecek duruma gelmişti, kafasını bir milim kıpırdatamadı, yarım saat boyunca ikiside gözleri kapalı şekilde birbirlerinin kokularını soludular, kokuları ile özlem giderdiler.
Jimin kafasını bir kez olsun çevirmedi, yüzüne bakmak istemedi. Niye bilmiyordu, gözlerine bakarsa affedeceğinden mi, yoksa ağzına geleni söyleyip mekânı terk edeceğinden mi emin değildi.
"Jimin, bir kez olsun bakamaz mısın?" Çünkü artık ya bazı şeyler için geç, yada bazı şeyler için tam vakti olabilirdi. Belki de Jimin kafasını çevirip aşık olduğu gözlere bakabilirse, ah tabii hâlâ aşık ise...
"Taehyung değil mi? Biraz dışarı çıkalım mı?" Yoongi, Jimin Jungkook'u yalnız bırakmak istemişti bu kötü kokulu küçük barda. Çünkü farkındaydı ki Taehyung tam ağzını açıp Jungkook'a bir şey söyleyecekken onu durdurmuş ve dışarı çıkarmıştı. Aslında ne konuşacağını bilmiyordu, daha önce liseli birisi ile konuşmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
touch//jikook
FanfictionBdsm "Soyun, bekliyorum" tekrar karşıma geçip kollarını göğsünde bağladığında kafasını yana yatırarak beni izliyordu, oturduğum yerde üzerimde ki kazağı çıkarıp yere bıraktım ayaklanıp üzerimde kalan bütün parçaları çıkardığımda onları da yerde dura...