Fark etmek

160 21 1
                                    

"Önemli bir işim var giyinip çıkacağım lütfen" kalplerini kırmak istemedi Asia Jisung'un yanına gidip bir şeyler söyledi Louisa çekmecesinden silahını almış ve cebine sokmuştu, motor eşyalarını almış sadece üstünü çıkarıp Başka bir şey giyip odadan çıkmıştı. Jeongin hayretler içinde duvarı ve odayı inceliyordu, Jisung'un odası gibi iki katlıydı karanlık bir odaydı.

"Jisung Konuşabilir miyiz?" Astrid Jisung'un dikkatini üstüne çekmiş Jisung ona yaklaştığında onu kendi odasına götürmüştü (Jisung'un odası) "bana çizdiğin resimleri gösterir misin lütfen" Jisung duraksadı, o zaman anlamıştı Seungmin'in onla konuştuğunu ama neden resimleri? Jisung resimlerini koyduğu bütün dosyaları çıkarttı ve masanın üstüne koydu. Astrid bir şeyden şüphe ediyordu, Jisung'un çizdiği resimlerin gelecek olduğundan. Bir resim gözüne çarptı, bir orman ve konuşan bir kadın ve bir erkek nedense ona bu ikisi çok tanıdık geliyordu. Kadının bileğindeki dövmeyi görmesi ile bu kişinin Louisa olduğunu anladı karşısında ki adama baktığında ise Minhoyu andırıyordu. "Jisung bunu ne zaman çizdin?"

"Dün" Astrid durdu, öbür resimlere baktı. Karakolda ki mektup, sorgu odası, ormanda ki Jeongin ve Hyunjin'in arasında geçen olay, ormanda ki kavga ve öpüşme sahnesi. Bütün bunlar daha önce olmuş olaylar. "Peki ya bunlar?"

"En fazla bir hafta olmuştur da ne aramaya çalışıyorsun?" Astrid ona yaklaştı ve gözlerine baktı, eline aldığı bütün resimleri onun eline verdi. "Hiç dikkat etmedin mi? Burada çizdiğin bütün her şey daha önce olmuş olaylar." Sesi yükseldi, Jisung duraksadı masaya yaklaştı ve resimlere tekrar baktı doğru söylüyordu Jisung bunların hepsinin gerçekleştiğini yeni fark ediyordu. "Peki ya bu?" Resmi uzattı Astrid'in baktığı ilk resimdi iki insanın durduğu. "Kadın olan Louisa, erkek olan ise Minho. Louisa şu an Minho ile konuşmak için yola çıktı." Jisung'un gözleri büyüdü, ona söylemeden Minho ile konuşmaya mı gitmişti. "Neden benim bundan haberim yok!?" Astrid Jisung'un bağırması ile gözlerini kıstı kapının açılması ile ikisinin dikkati de kapıda duran Jeongin, Felix ve Seungmin de kalmıştı. "Ne oluyor?"

"Louisa Minho ile konuşmaya gitmiş"
"Jisung gelecek ile alakalı resimler çiziyor." İkisi de aynı anda konuşunca birbirlerine bakmışlardı, Astrid göz devirdi. ''Ne sorunlu bir ailesiniz ya, oturun amk oturduğunuz yerde.'' Felix bir anda çıkış yapınca hepsi ona şaşırmış bir şekilde bakmıştı. ''Felix... iyi misin?'' Seungmin Felix'in omzuna dokunmuş ve ona bakıştı, Felix de ona şaşırmış bir şekilde bakıyordu. ''Kağıdım da böyle bir şey yazmıyor muydu? Ben niye öyle hatırlıyorum...''

''Yazmıyordu...'' Garip bir sessizlik vardı odada, birisinin devam etmesini bekliyorlardı. Jeongin resimlere ilerlemiş ve bakmıştı, Hyunjin ile duruşunun aynısı çizdiğini görünce öksürmüştü. ''İyi misin?'' Seungmin sırtına vurmuş ve resme baktığında o da öksürmüştü. ''Böyle bir şey cidden oldu mu?'' Felix şaşırmış Jeongin cevap vermeyip sadece kızarınca gülmeye başlamıştı. Astrid Jisung'a dönmüş bu iş burada bitmedi dermiş gibi bakıp odadan çıkmıştı. "Jisung üzgünüm ama cidden abi kardeş garipsiniz..." Seungmin bunu söylerken dayak yer miyim acaba düşüncesi aklından çıkamıyordu. "Bu gruptaki kim normal ki" Jeongin derin bir nefes almış ve odadan çıkmıştı, haklıydı hepsi birbirinden garipti.

~●~

"Çık artık ortaya, hissedebiliyorum burada olduğunu. Merak etme yanımda kimse yok" Minho gücü ile onu hissetmiş bir bakıma korktuğu için etrafı izlediğini fark etmişti. Louisa ağacın tepesinden aşağı atlamış üstünü temizlemiş ve Minhoya bakmıştı. "Geleceğini sanmamıştım"

"Bana her şeyi anlatacağını söyledin" Louisa güldü, saçlarını geriye attı ve ona hafif gülümsedi. "Bana inanman hoş oppa, Jisung ile geçirdiğiniz günleri hatırladıkça garip hissediyorum" Louisa ağacın üstünden gücü ile çantasını almış ve termostan biraz kahve dökmüştü bardağa, Minhoya uzatmış içmesini beklemişti. "Zehir yok içinde merak etme, otur konuşalım" Minho kahveden bir yudum almış ağacın altına oturup bağdaş kurmuştu, Louisa çantadan bazı dosyaları çıkartıyordu. Çıkarttığı bir dosya dikkatini çekmiş ve içine bakmıştı, aslında fotoğraf albümü gibiydi içinde bir sürü Jisung ve Minho'nun fotoğrafları vardı. Sayfaların arasından kurumuş bir dört yapraklı yonca çıkmıştı eline alıp gücünü kullandığında o gün ki deniz kenarında konuştukları zamana gitmişti. Geri döndüğünde Louisa ona bakıyordu. "Hatırladın dimi?" Duraksadı düşündü ve başını salladı, gösterdiği çok anlamsız kanıtlar olarak durabilirdi dışarıdan ama Minho için değildi çoktan ikna olmuş gibiydi.

"Bunu sana verdiğimi kimseye söyleme" Louisa ona bir defter uzatmıştı günlüğe benziyordu, sayfalarca yazı ve Minho'nun resmi vardı Minho sayfalara dokundukça Jisung'un bunları yazdığı zamana gidiyordu, her gece ağlarak yazıp çizdiği gecelere. "Nasıl oldu da böyle bir şeyin içine karıştınız? Jisung nasıl bu kadar duygusuz birine dönüştü? Benim tanıdığım Jisung sokaktan geçen insanlara güler yüzle selam veren onlara yardım eden birisiydi ama şimdi insanları öldürüyor"

"Onlar bizi öldürüyor. Sence bunu isteyerek mi yapıyor sanıyorsun? Bizi bilen insanlar bizi kullanmaya çalışıyor, kendi çıkarları için Jisung sadece bizi koruyor." Söylediği her kelime de vurgulama kullanmıştı Louisa doğruydu insanlar onları satıyor ve para kazanmaya çalışıyordu bazıları ile kölesi yapıyor onlara eziyet ediyordu. "Anlam veremiyorum, bizim gibi insanları neden kullanıyorlar?"

"Hepimiz farklı güçlere sahibiz, aslında bu bir deney sonrası ortaya çıkıyor ülkenin farklı yerlerinden seçilmiş otuz küçük çocuk, deneyin sonucu başarılı olduğunda da bizi kullanmaya başlıyorlar"

"Neden ben bunları hatırlamıyorum?" Minho da o seçilmiş çocukların içerisindeydi ama onun anlattıklarından hiçbirini hatırlamıyordu. "Wonhyuk Jisung'un isteği üzerine kaçarken hafızanı sildi, acı çekmeni istemediği için." Minho'nun gözü doldu bu olanlar ona karmaşık geliyordu. "O yüzden Londra da deli damgası yedin"

"Ayıp oluyor ama"
"Özür dilerim" Dediğinde Louisa güldü, böyle bir şeyde ondan özür dileyen hiç olmamıştı. "Senin gücün ne?" Minho merak ettiği şeyleri soruyordu. "Zihin okuma ve telekinezi" Demişti yerdeki dosyaları havaya kaldırarak. "Gücün Jisung ile aynı dimi? Herhangi bir şeye dokunduğunda o şeye neler olduğunu ya da sahibini görebiliyorsun" Minho kafasını sallamış ve kahvesinden bir yudum almıştı demek Jisung'un gücü de buydu. Louisa yabancı birisini hissettiğinde kafasını arkasına çevirdi, uzun süre sessiz durdu. "Louisa"

"Şşşş" Minhoyu susturmuş ve dinlemeye devam etmişti. "Louisa" onu dinlemiyordu "yanında birini mi getirdin?" Kaşlarını çatmış sesi kalınlaşmıştı, Minho yutkunmuş ve az önce baktığı yere bakmıştı. "Chan hyung, gelebilirsin sıkıntı yok. Doğruyu söylüyor" Minho ağaçların arkasında duran Chan'a seslendiğinde saklandığı yerden çıkmış ve yavaşça onlara yakınlaşmıştı. "Seni nasıl fark etmedim ben" Chan ne bileyim dermiş gibi baktı ve yanlarına oturdu. "Sana birini getirme demedim mi?"

"Merak etme Chan hyung benim hakkımda her şeyi bilir Jisung ile alakalı şeyleri de hem sana o kadar güvenmemiştim üzgünüm" Minho utançtan saçlarını karıştırmış ve eli ensesine gitmişti. "İnsansın dimi?" Diye sormuştu Louisa Chan'a, Chan başını sallamış anladım Diyerek önüne dönmüştü ama aklında hala onu neden hissetmediği takılı kalmıştı.

CriminalHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin