Bölüm 33

198 21 13
                                    


"Bölüm 33: Senin olduğun her yer güzel"
▪︎
▪︎
▪︎

JİSOO

"Bunu sonra konuşabiliriz. Bence dinlenmelisin" dedi Jimin. Rosé ile hır kaç saniye göz göze geldiler.

"Ertelemeye gerek yok"

"Ertelemek değil bu Rosé. Yorgunsun" dedi aralarındaki mesafeyi kapatırken. Rosé'u hafifçe odaya doğru çekti. Jimin'i biraz bile tanıyorsam öğreneceklerinden korkuyordu çünkü seviyordu. Özellikle o adamın dışarıda bağırarak söylediklerini duymasıyla korkması normaldi. İkisi de gittiğinde bir sessizlik oldu.

"Keşke zamanı geri alabilsem" dedi Jungkook. İkisi arasında neler geçti bilmiyordum ama Jungkook bile bu şekilde düşünüyorsa olaylar büyüktü. "Böylece hiç onunla tanışmasına izin vermezdim"

"Eski Rosé'u özledim" dedi Lisa. Onu önceden tanıyanların yüzünde bir gülümseme oluştu.

"Eski Rosé ?" Dediğinde Jin Taehyung'a döndü.

"O Ji Woong'la tanışmadan önce...daha dediğim dedikti. Daha özgür, daha mutlu. Ji Woong işi bittiğinde ise her şey onun için değişti. Daha çok zorlaştı. Babası onu kısıtlamaya başladı, önceden buna dur diyecek olan Rosé buna boyun eğdi çünkü kendi suçu sanıyordu. Oysa en masum olanımız oydu" diye açıkladı Jin.

"Babası onu kısıtlıyor dedin. O zaman annesi ne yapıyordu ?"

"Yeter konuyu kapatın" dedi Jennie ayağa kalkarken. Ona döndüm. Yüzü bembeyaz olmuştu. Bir anda gülümsedi. "Bir şeyler içelim. Joon hadi bana yardım et"

"Tabi" dedi ayağa kalkarken. İkisi de mutfağa doğru ilerlediğinde bir sessizlik oldu.

"Aslında Jiso- Ah bir saniye" dedi Jin telefonunu alırken. Telefondaki kimse Jin bir süre onu dinledi.

"Hayır. Daha yeni indim Kore'ye ve Rosé'larlayım...acil bir iş için geldim. Hayır Rosé her zaman ki gibi evde. Jennie'de burada. Hayır bir yere kaybolduğu yok. Bir iş için şehir dışına çıktı.....Hayır.." dediğinde bir süre daha sessizlik oldu. Parmakları koltuğun kenarını sıktı. Göz göze geldik.

"Hayır istemiyorum.. Yarın müsait değilim çekimim var. Sana. Hayır. Dedim" dedi sinirle ve ayağa kalktı. "Ben geliyorum kapat"

"Ne oluyor ?" Dedi Lisa. Jin omuz silkip ona baktı ve bize döndü.

"Bir işim çıktı. Eh yüzümü görüp neşelenmek isteyen çok kişi var. İnsanları kıramıyorum da o yüzden size iyi eğlenceler" dediğinde tekrar bana bakıyordu. Yavaşça kafa salladım ve çıkıp gitti.

"Annem mi ?" Dedi Jennie Lisa'ya

"Konuşmaya bakılırsa evet" dedi ve kafasını Jungkook'un omzuna yasladı. "Hepimiz yıkığız aq. Şansa bak"

"En azından annen seni pazarlamıyor. Kendi haline sevin" dedi Jennie. Bunu Jin için dediğini ise biliyordum.

▪︎

Karşımdaki topuklu ayakkabılara bakıyordum. Jin hakkında ne düşünceliydim bilmiyorum bile. Dün çok içmiştim. Başım ağrıyordu ve ıslak saçlarımı kurutacak halim bile yoktu ama işte onu düşününce bir yanım şuan maraton koşabilecek kadar enerjik oluyordu. Bugün bir çekimi olduğunu söylemişti ve nerede olduğunu da onun fan sayfalarından biri sayesinde biliyordum.

Bir yanım koşup gitmek istiyordu çünkü uyanır uyanmaz aklıma ilk onun gelmesi, dün gittiğinden beri acaba iyi mi diye düşünmem ve kalbimin onu düşündüğüm her an daha da hızlanması beni buna itiyordu. Ayakkabıları elime aldım. Güzel yerlere götürmeliydi beni. Şuan için benim en güzel yerim onun yanı gibi geldi ve üzerimi giyinirken aslında bu kararı düşünmediğimi anladım. Bu kararı çok önceden almıştım. Üzerime geçirdiğim kot pantolon ve sweati kontrol ederken kapı açıldı ve Jennie içeri girdi.

JUST ONE DAY ~ JIROSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin