Bölüm 27

195 22 44
                                    

"Ben prenses değilim"
▪︎
▪︎
▪︎

JİNSOO

"Ne var prenses ? Sen beni arar mıydın? "

"Şu yakınlarda bir kafe var. Oraya git geliyorum"

"Madem aynı yere gidiyoruz neden ayrı ayrı gidiyoruz ki ?" Dedi anlamayarak. Elimi arabanın üzerine koyup açık ön camdan uzandım.

"Senin arabana binecek kadar delirmedim"

"Ah hadi ama bunu beyaz atım olarak düşün. Acele etsen iyi olur çünkü şirkete giren herkes bize bakıyor" dedi kafasıyla arkamı gösterip. Göz devirip kapıyı açtım ve ön koltuğa bindim.

"Beyaz at ? Pembe araba için fazla değil mi ?"

"Pembeyi severim. Dikkat çekici" dedi gaza basarken.

"13 yaşındaki kız kardeşim gibisin"

"Vay canına ablasının aksine zevkli biriymiş" diye mırıldandı ve sola döndü. "Eh her aileyi biri kurtarmalı dimi ? Sen oğlan çocuğu gibisin"

"Sesinden bile bundan keyif aldığın belli ama diyecek bir şeyim yok"

"Ne ? İlk defa susuyorsun"

"Ailem yurt dışındaydı. Babaannemle kalırken edindiğim tek arkadaşlad Jimin ve Taehyung'tı. Sürekli erkeklerle takılmak seni...böyle yapıyor ama senin kız gibi olmanı yüzüne vurmuyorum" dedim ve durdurduğu arabadan indim. Kafeye doğru giderken anahtarı valeye bıraktı ve hızla bana yetişti.

"Ben kız gibi değilim. Kendine bakmanın nesi kız gibi ? Aşırı cinsiyetcisin"

"Dedi bana oğlan çocuğu diyen pembe hastası adam" diye devam ettim bir masaya otururken.

"Beni yanlış anladın. Tamamen tavrından bahsediyorum çünkü bilerek yapıyorsun bunu! Küfürlü konuşuyor, kavgalara gidiyorsun. Çevremdeki kızların hiç biri böyle değil" dedi karşıma oturduktan sonra. Bakışlarım yüzünde gezindi. Yakışıklı olduğunu bildiği için bu kadar egoluydu ve bu ondan nefret etmemi sağlıyordu.

"Bilerek yapmıyorum"

"Bilerek yapıyorsun. Sende bir kızsın. Ortama giren bir kızın ilk kıyafetini süzüyorsun. Güzel bir ayakkabı görünce bakışların sürekli onda dolanıyor. Jennie ve Lisa konuşurken onları izliyorsun"

"Bunun konuyla alakası yok. Hem sen beni mi izliyorsun ?"

"Sadece analiz diyelim. Bakar mısınız ?" Diye garsona seslendi. Garson aynı saniyede masaya yanaşırken elindeki menüye bakmaya başladı.

"Ben bir muffin alayım ve yanına sade kahve. Hanımefendiye de ?" Dedi menüye indirip yüzüme bakarken

"Su? "

"Siz bir de çilekli pasta ve limonata getirin lütfen. Ah ayrıca su" dedi ve kapattığı menüyü garsona uzattı. Garson onaylayıp yanımızdan giderken göz göze geldik.

"Kabalık yapmak istemedim. Çilekli pasta seversin dimi ? Doğum günümde yediğini hatırlıyorum. O yüzden onu söyledim"

"Severim" dedim sadece. Bu herif ne yapıyordu böyle ? Daha dakikalar öncesinden birbirimizle atışıyorduk. Şimdi ise bana iyi davranacak kadar çift kişilikli miydi ?

"Peki sebebi ne ? Tamam çevrende herkes erkek ama Jennie'nin de öyleydi" dedi merakla. Sonunda bıkkınlıkla derin bir nefes verdim.

"Kanıtlamak" dediğimde ne anladığını anlamasam bilr yavaşça kafa salladı.

JUST ONE DAY ~ JIROSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin