Bölüm 36

183 28 40
                                    

"Sana hayran oldum"



"Onu..öldürmeliydim" dedi Jimin. Yerdeki fırçayı kaldırım ve yarım bıraktığı işe devam etmeye başladım.

"Neden ?"

"Canını yakmış" dediğinde güldüm. İçten içe herkesin böyle düşündüğünü biliyordum ama kimse bunu dile getirmiyordu. Jungkook Ji Woong'un ismini duyduğunda bile küfürler etmeye başlardı. Lisa sinirden kudurur, Jin döveceğini söylerdi. Hepsi benim canım yandı diyeydi ama kimse gelip bana o senin canını yaktı dememişti. Aksine onu silmeye kalktık hayatımızdan. Hiç olmamış gibi davranmaya çalıştık.

"Peri masalı gibiydi" diye mırıldandım. İşi bırakıp bir saniyeliğine şaşkın yüzüne baktım ve geri döndüm. "Güzeldi. Gerçek değil gibiydi. Annemle yakındık. Anne kız gibi bir yakınlık değil ama yakındık işte. Beraber alışverişe giderdik. Lisa ve Jungkook gibi yaramaz çocuklarla takılmamam için bana söylenirdi. Babamla ise ondan daha yakındık. İşte o tam baba kız ilişkisiydi. Mutluyduk sanıyordum. Hayatıma öyle sürekli erkek girsin çıksın diyen biri değildim. Gerçek aşka inanırdım. Annem ve babam gibi"

"Yani o ilk sevgilin miydi ?"

"Evet, öyleydi. Çok seviyordum o zamanlar. Jungkook ondan hiç hoşlanmazdı. Lisa ise daha çok benim tarafımdaydı. Kız gücü derdik" dedim gülerek. İşin bitmesiyle gri koltuğa yaslandım onun gibi. "Zengindim, iyi arkadaşlarım vardı, iyi bir sevgilim vardı ve istediğim her şeye sahiptim. Onu ailemle tanıştırma kararı aldım. Daha çok yeni olmamıza rağmen hemde"

"Baban kızmıştır. Çok..Sert bir yapısı var" dedi ve yüzünden bile balo gününü hatırladığına emindim.

"Hiç kızmadı. Ailem ona kucak açtı. Onu sevdiler. Sürekli bize gelir giderdi. Hatta bazen ben yokken bile bizdeydi" dediğimde kaşları çatıldı.

"O kadar aptaldım ki gözlerimin önündeki şeyi göremedim. Ailemle çok iyi anlaştı, onu çok seviyorlar diye ağzım kulaklarımdaydı. Bana evlenme teklifi etti. Herkesin içinde. Ailemin bir partisinde. Kabul ettim ama zaman istiyordum. Jungkook biriyle konuştuğunu duymuş. İnat uğruna evlenme teklifi etti dedi. Hayatımda hiç yapmadığım bir şey yaptım. Güldüm ve geçtim. Bir gün Ji Woong'un doğum günü için sürpriz yapacaktık. O sıralar biraz garipti. Morali düzelsin diye bir parti istedim. Hep birlikte toplanacaktık. Bizim evde ve ben Ji Woong'a işim var dedim. Onun da okulda işi vardı. Bana öyle demişti. Lisa ve Jungkook benim odamda beklerken annemin evden bavullarıyla çıkışını görmüşler. Kapıda ise onu bekleyen Ji Woong'u. Beraber arabaya binmişler. Lisa beni aradı hemen. Olanları anlattı. O sırada eve geliyordum. Her şey ortada olmasına rağmen inanmadığımı, hala inkar ettiğimi hatırladım."

"Nasıl yani annen ve o..."Dedi ama devam etmedi. Sesindeki şaşkınlığa karşılık gülümsemeyi deneyip kafa salladım.

"Beraberlermiş. Düşünsene annen ve evleneceğin kişi. Komik işte" dediğimde minik parmakları elimin üzerinde durdu.

"Anlatmak zorunda değilsin"

"Yanlarımdan geçtiler. Arabasını ve içeride gülen ikisini gördüm. Geri dönüp peşlerine takıldım. Hesap soracaktım. Sonra metrelerce ötemde araba kaza geçirdi. Ji Woong sürünerek arabadan çıkarken ben ambulansı arıyordum. Onu siktir edip anneme koştum ama o çoktan ölmüştü. Ji Woong ise hastaneye kaldırıldı. Kapısında bekledim günlerce. Babam olayı öğrenince geldi hastaneye. Onunla gelmemi söyledi. Gidemezdim. Ji Woong'un kimsesi yoktu. Biliyorum beni aldattı. Annemle beraber beni terk etmeye kalktı ama içimdeki öfkeli sesi bastıran bir vicdan vardı"

"Seni anlıyorum. Sanırım bende gidemezdim"

"Evet...evet. Babam anlamadı ve bana tokat atıp gitti. Günler sonra o odadan çıktığında onu görmek istemedim. Doktoruyla konuşup artık geri dönecektim ama ben onunla konuşurken o odayı terk etmiş. Yakınlarda onu aradım. Bir köprüden atacaktı kendini"

"Onu kurtardın"

"Bana annemi çok sevdiğini haykırdı. Aralarındaki ilişkinin çok farklı olduğunu söyledi. Beraber kaçıp gideceklermiş. Başka bir yere, çok uzağa. O gün evlilik teklifi ettiğinde ise...Jungkook haklıymış. Annemle kavga etmişler ve ona inat olsun diye yapmış" dediğimde bir kaç dakikalık bir sessizlik oldu

"Vay canına... üzgünüm ama bu korkutucu"

"Biliyorum"

"Sana hayran oldum" dediğinde göz göze geldik. "O kadar güçlüsün ki sana hayran oldum"

"Değilim" dedim bir çocuk gibi itiraz ederek. Gülümsedi ve saçlarımı arkaya attı.

"Öylesin. Peki babanla aranız bu yüzden mi açık? "

"Evet. Yani kısmen. Uğursuzum işte ben. Yapacak bir şey yok. Böyle düşünüyor. Annemin benim yüzümden gittiğini falan. Öyle..belki Ji Woong'la tanışmasa gitmek istemezdi falan"

"Baban haksız. Bunun seninle alakası yok. Yapmak isteyen her türlü yapardı Rosie. Bunları atlatmak senin için zor olmuştur. Üstüne bir de baban eklendi. Ne kadar babaları olsa da...Sen öz kızısın. Jin ve Jennie'yi senden ayırması bile seni zorlamıştır" dediğinde serçe parmaklarımızı birbirine geçirdim.

"Jin ve Jennie hep bana destek oldular. Anneleri para göz ama bence babam bunu da hak ediyor" dediğimde gülümsedi.

"Eğer endişe edersen diye diyorum. Olgun kadınlar ilgimi çekmiyor" dediğinde kıkırdadım.

"Ne tarz kadınlar ilgini çekiyor peki ?"

"Hımm Newyork'un en işlek caddesinin ortasında oturup resim çizen, etraftakileri önemsemeyip düşünmeden denize atlayan, sincapa benzeyen aynı zamanda dünya üzerindeki en güzel kadın."

"Sanırım hepsini bir yerde toplamak zor" dediğimde beni kendine doğru çekti.

"Zaten bir taneydi ama sorun yok. Ben buldum"

"Şanslısın"

"Sadece şanslı değilim. Aynı zamanda şans getiririm" dediğinse vücutlarımızı birleştirip ona yaslandım. "Üzgünüm. Korktuğum için. Rosé seni seviyorum. Gerçekten seviyorum. Tamam başka bu kız kafayı yemiş demiş olabilirim ama seni seviyorum"

"Bende" diye mırıldandım ve ondan biraz ayrılıp ellerimi yanaklarına koydum. Dudaklarına hızlı bir öpücük bıraktığımda güldü. Bir kaç tane daha bıraktım. "Bende seni seviyorum" dedikten hemen sonra öpücüklerime devam ettim çünkü o an için hayatımda verdiğim en iyi karardı.

○○○○
Bir önceki bölüme 1 tane bile yorum yok diyor ve gidiyorum..

JUST ONE DAY ~ JIROSEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin