"Bir hiçmiş gibi onu bırakıp giden sendin"
▪︎
▪︎
▪︎"Sizin yanlış erkeklerle sorununuz ne ?"
"İlk olarak benim hayatım tek gecelik, ikincisi 4 yıl önceydi Joon. Sen onu Rosé'a de" diye kendini savundu Jennie. Konu yine bana geldiğine göre kendimi camdan ki atsam ?
"İkinize de diyorum"
"Tamam dün gece bunlar olurken sen neredeydin peki ?" Diyerek konuyu kendimden uzaklaştırmayı denedim. Sonuç olarak dün Jennie'yi ikna etmemiz ve Jennie'nin bu aptaldan özür dilemem diyip arabasına binip gittiği süreçte dahil hiç birinde Namjoon yoktu. Üstelik Jimin ve Yoongi'yi başımıza saran oydu.
"Barda biriyle tanıştım"
"Ahha bir de bize söyleniyor" dedi Jennie ayağa kalkarken. Siyah çantasını kaptı. "Benden bu kadar daha fazla azarlamanı çekemem. Gidip su Yoongi ile alakalı intikam planlarımı düşünmem gerek" dediğinde gülerek ona baktım.
"İntikam kadar önemli değil ama bir ara da adliyeye uğra hani bugün mahkemen var ya ? Tam olarak 20 dakika sonr-"
"Lanet olsun ben onu tamamen unuttum" dedi kapıya koşarken.
"Cüppeni al aptal" dedi Namjoon. Jennie aynı hızla geri dönüp ofisimdeki dolaba bıraktığı yedek cümleyi kaptı ve koşarak odadan çıkmadan önce de Namjoon'a orta parmağını gösterdi. Gülerek Namjoon'a döndüm.
"Ee Jonnie kimmiş bu kız ?" Dediğimde karşımdaki koltuğa oturdu. Dirseklerini dizlerine yasladı.
"Bilmiyorum..bardaydı ve morali bozuktu. Biraz kafası gidikti. Aldatılmış işte. Ağlamaya başlayınca biraz konuştuk. Numarasını aldım ama aramak konusunda emin değilim Rosé"
"Ondan hoşlanmışsın" dedim işaret parmağımı ona çevirip. Yüzündeki o utangaç gülümseme bile bunu haykırıyordu.
"Belki...ama ilişkisi yeni bitmiş ve sanki başımda bekleyen akbabalar gibi görünmek istemiyorum" dediğinde masanın üzerindeki telefonum çaldı. Ona işaret edip telefonu açtım.
"Efendim Kook"
"Yoongi arıyor. Açıkçası cesaretli adam. Dünden sonra ben bir daha aramaz diye düşündüm"
"Senin Lisa ile kavga vaktin gelmedi mi ? Hadi Yoongi'yi bağlada koş kavga et"
"Bir kere biz o kadar da kavga etmiyoruz! Kime anlatıyorsam ? Defol"
"Defolamam çünkü tele-"
"Ah kapa çeneni" Dedikten sonra telefondan dıt sesi geldi. Gülerek beklemeye başladım.
"Alo ? Bayan Park"
"Evet Yoongi. Bir sorun mu var ?"
"Aslında konuşmamız gereken bir iki konu olduğunu düşünüyorum. Şirketin yakınlarındayım. Müsaitseniz uğramak istiyorum" dediğinde Namjoon'la göze göze geldik. Acaba Jimin ve benimle alakalı mı konuşacaktı ?
"Tabi gel. İşim bitti eğer dışarıdaysan kahve içmek için çıkacaktım. Orada buluşabiliriz"
"Tabi oda olur. Bana konum atın lütfen" Dedikten sonra telefonu kapattım ve Namjoon'a döndüm.
"Akbaba gibi olmayacaksın. O kızı aramalısın. Eve gidebildin mi de"
"Sapık gibi ?"
"O zaman dün kötü gözüküyordun seni merak ettim de"
"Peşine de evlenme teklifi ederim" dedi alayla. Koltuktan kalkarken omzuna vurdum. Gülerek iyice yaslandı.
"Ben onu bunu anlamam. Bazen bazı şeyler için geç olabiliyor. Bu yüzden ara onu. Sebebi çokta önemli değil bence ama ertelemeyi kes. Yoongi ile buluşacağım konuşacak bir şeyi varmış" dedim masadan çantamı aldıktan sonra masaya yaslandım.
"Sence Jimin unutmuş gibi mi ? Konuyu hiç açmıyor Joon ve normal bir şekilde konuşuyor. Bilemiyorum" dediğimde oda ayağa kalktı.
"Sarhoştunuz Rosé. Bazı insanlar sarhoş hallerini hatırlamaz"
"Mesela sen" dediğimde ikimizde güldük. Koluna girdiğimde odadan çıktık. "Zor durumlar yaşamışlar. Şirketleri falan batmış"
"Dün bunu Yoongi ile konuştuk. Zor bir durum ve baya üzgün gözüküyordu. Ayrıca bugün normalde onlar için ayırdığımız odaya taşınacaklardı ama gelmediler" dediğinde olduğum yerde kaldım. Ben bunu tamamen unutmuştum.
"Bunu da konuşurum onunla. Jungkook! Artık dedikodu yapmayı kes ve buraya gel" diye seslendiğimde Jungkook telefonla konuşmasını bırakıp yanıma koştu.
"Nereye böyle ?"
"İşim var zaten daha da gelmem. Sende çık istersen. Zaten buradayken bile bir şey yaptığın yok"
"Ben bireysel danışmanım"
"Bunu bizim uydurduğumuzu ne zaman anlar sence ?" Dedim Namjoon'a dönüp. Gülerek elini Jungkook'un omzuna koydu.
"Hiç bir zaman"
"Bence de. Hadi ben kaçtım" dedim ve hızla şirketin otoparkına indim. Arabama binip Yoongi'ye attığım konuma gittim. Her zaman gittiğim kafenin bahçe kısmında, iki kişilik bir masada oturuyordu. Gergin haline rağmen yanındaki garsonla gülümseyerek konuşuyordu. Göz göze geldiğimizde beni işaret etti. Gülerek masaya ilerledim.
"Ne içersin ? Sen gelmeden sipariş vermek istemedim"
"Ne kadar da düşüncelisin" dedim masaya kurulurken. Siparişlerimizi alan garson hızla yanımızdan ayrıldı.
"Yoongi bugün sizi şirkette görmeyi umuyorduk"
"Bende bu konu üzerinde konuşmak istiyordum" dedi ve ona çok yakışan siyah çerçeveli gözlüğünü çıkarıp masaya bıraktı. "Bayan Park ben.."
"Öncelikle bana iş dışında Rosé de ayrıca her konuyu konuşabiliriz? Oda mı küçük geldi ? Değiştirmek istersen Jungkook eminim başka bir yer ayarlayabilir...Jungkook'un sekreteri yani" dediğimde gülerek kafasını iki yana salladı.
"Sorun bu değil. Bu işi ofis olmadan devam etmek istesem ? Ofis için minnettarım ama şirkette..onu görmek istemiyorum. Bu bizi zor duruma sokar, hepimizi. Açıkçası kafamda bir daha şişe kırılsın istemem"
"Jennie mi ? İyi de Jennie şirketin baş avukatı. Şirkete çok uğramaz bile. Onun işini çoğu zaman öteki avukatlar yapar. Emin ol bir daha da kafanda şişe kır- tamam emin olma ama kırmaz diyelim işte" dediğimde gerginlikle parmaklarını birbirine geçirdi.
"Bak Yoongi normal bir arkadaş grubu olmadığımızın farkındayım ama her gün birilerinin kafasında şişe kırmıyoruz. Sorun biraz da sen de ?"
"Bende mi ? Benim hiç bir suçum yok! Bir anda bir bağırma duydum ve bana bak pisicik dedi. Ne olduğunu anlamak için arkamı döndüm ve kafamda şişe patlattı. Kulüpten kovulduk, polisler geldi ve bana dediği tek şey ise seni dava edeceğim. Pardon ama dava edilmesi gereken kişi o" dedi sinirle. Garson önümüze iki bardak bıraktıktan sonra gerilimi fark etmesiyle koşarak yanımızdan ayrıldı.
"4 yıl önce Yoongi ? Hiç bir kadın bunu unutmaz. Sen unutmuş olabilirsin ama..Jennie özellikle kincidir" dedim ama içimdeki Jimin öfkesi beni daha da kinci yapıyordu.
"4 yıl önce mi ?" Dedi şaşkınlıkla. Sonra derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. "Tüm bunlar o yüzden miydi ? Tüm o yaptıklarından sonra bana bunun hesabını nasıl sorabilir ?"
"Ne ? Sen neyden bahsediyorsun ? Sabah bir hiçmiş gibi onu bırakıp giden sensin!" Dediğimde kaşları çatıldı.
"Hayır oydu Rosé. O sabah uyandığımda tek olan bendim. Üstelik flaş belleğimi de alıp gitti. Tüm bunlara rağmen onu görmemezlikten geldim. Hiç bir şey için kavga çıkarmadım ama o bu şekilde mi karşılık veriyor ?" Dedi sinirle. Aman Tanrım biz bittik. Biz sonsuz bir döngüdeydik sanki. Hepsi o aptal Jennie yüzündendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
JUST ONE DAY ~ JIROSE
RomanceSadece bir gün. Bir gün de ondan hoşlandım, onunla eğlendim, ondan nefret ettim. Sadece bir günde oldu bunlar. Şimdi ise karşımda, hiç bir şey olmamış gibi gülüyordu. ▪︎livin' la vida loca şarkısından ilham alınmıştır▪︎