5. Bölüm: Hala pes etmek için geç değil.

53 6 2
                                    

Az önce çıktığım kapıya sırtımı verdim. Tamam. Bana soğuk davranmasına falan katlanabilirdim de bu kadarı beni bile aşardı. Yani, sevdiği kızsa eğer Asya... Elimden ne gelebilirdi ki? Verdiğim karara neden uymam gerektiğini yeni hatırlamıştım. Belki de Kutsi'yi arayıp ona planın yattığını söylemeliydim. Ve ben de tam olarak gecenin köründe Kutsi'yi ramak için telefonumu saklandığı delikten çıkarmaya çalıştım. Koltukların altında yoktu. Orada da yoktu. Tek bir yer kalmıştı geriye. Siyah'ın kaba saba bir şekilde uyuduğu oda.

Ve ben o kadar masum ve o kadar iyimserdim ki hemen içeri girdim. Haklıydım. Telefonum çantamla birlikte komadinin üzerine yığılmıştı. Minik siyah telefonu avuçlarımın içine alırken bir bordo bereli komondo edesıyla süzülüyordum. Ve kapıdan çıkarken arkamda en ufak bir iz bırakmamıştım. Yan, sanırım.

Mutfağa koşar adımlarla ilerleyip Sare teyzenin oralarda olmadığını garantileyince Seda'yı aramaya başladım. Hava karanlıktı ve Seda gibiler karanlıkta uyurdu. Ben vampirdim ya. Ondan ayaktaydım hala. Belki ellinci arayışımda Seda küfrederek açtı telefonu:

- Ne var ..., diye döktürdü. Bense o bitirene kadar sabrettim.

- Seda Asya kim, diye sordum bir anda planıma uymayacak bir şekilde. Ve nedense Seda'nın aniden düştüğü sessizlik hali beni rahatsız etti. Bu yüzdendi belki konuyu değiştirmeye çalışmam:

- Neyse ya. Boşver. Sormadım varsay. Ben seni Kutsi için aramıştım zaten.

Oysa Seda benim gevezeliklerimi takmadı bu sefer:

- Ya Yıldı. Sana bunu yüz yüze anlatıyım. OLur mu? Ama Kutsi konusuna gelirsek telefonu ona verebilirim istersen. Sayende herkes uyandı. Can da ayağa dikildi, derken sona doğru sesindeki hoşnutsuzluğun nedenini belli eden ses duyuldu.

- Yıldız gelirken pizza getir, diye bağırıyordu telefona Can. Anlaşılan uykusuzluk çocukta yanlış etkilere sebep oluyordu.

- Eyvallah. Sadece şu kıskandırma meselesi hakkında bir iki şey söyleyip konuyu kapatacağım, derken Seda' dan telefonu Kutsi'ye vermesini istemiş oldum.

- Kutsi, diye sordum uzun süreli sessizliğin ardından.

- Evet. Buyrun benim. Çakma sevgiliniz, diye cevap verdi ahizenin diğer ucundan.

- Beni bu kadar çabuk özlemeni beklememiştim aslında güzellik. Bilirsin. Gecenin bir yarısı, diye devam etti.

- Seni özlemedim ki ben, diye kıkırdarken mutfak kapısından gıcırdadı. Arkamı dönmem benim açımdan olumsuz bir sonuçtu. Daha onun başka bir kızın adını ağzına aldığına alışamamışken o mutfak kapısının pervazına yalanmış, eliyle gözlerini ovuşturuyordu. Ve siyah saçları alnına dağılmış, kot pantolonunun bir paçası yukarı sıyrılmış bir halde hem çocuksu, hem yakışıklı, hem de bana Kutsi'nin telefondaki sesini duymamı engelleyecek kadar gürültülü geliyordu. Yani. Bu çocuk, oğlan, delikanlı... Her neyse işte. Şu an beni büyülüyordu.

- Hey, orada mısın Yıldız? Dünya'dan Yıldız'a. Iy. Bu Can'ın iğrenç esprilerinden biri gibi oldu ama yaa...

Kutsi şu an umrunda değildi.

- Sevgilinlemi konuşuyorsun, diye mırıldanan Siyah buz dolabına yönelip çıkardığı soğuk suyu kafasına dikince öne atılıp Siyah'ın elinden soğuk suyu aldım. Sinirle ağzına bulaşan suyu sildi ve bana baygın bir bakış atarak beni taklit etti:

- Seni ozlomodum ki bon.

Ciddiden ne kadar komik göründüğünü bilmiyordu. Bilse bunu yapmazdı. Beni kendine bağladığını bilse bunu yapmazdı.

- Vıcık vıcık aşk kokusu alıyorum, diyerek tezgaha oturup bacaklarını aşağı sarkıtan Siyah'a bakıp telefonu Kutsi'nin yüzüne kapadım.

- Önemli biri değil. Sadece bir arkadaş, derken bana inanmadığı ve beni kıskanmadığı belliyi. Siyah'ı mutfakta bırakıp odama çıkarken aklımadan garip bir düşünce geçti.

Hala pes etmek için geç değildi...

SİYAH YILDIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin