*bir sevmek bin defa ölmek demekmiş-5

8K 238 31
                                    

"Çocukluğumdan beri başkaları gibi olmadım. Dünyayı diğerlerinin gördüğü gibi görmedim. Tutkularımı ve kederimi onlarla aynı kaynaktan almadım . Yüreğim uyanmadı başkalarının sevinç duyduğu şeylerdi .  Ve sevdiğim her şeyi , yalnız sevdim "
                                              Edgar Allan Poe

•••

     Gerçekten nasıl yaşanabilineceğini öğrenememiştim. Aslında sevgiyi aramaya çalışmak belki en büyük hatam olmuştu.
Sevgi kutsal bir duyguydu . Kitaplara , şiirleri ve hatta sayfalarca hayatlara konu olabilecek kadar kutsal bir duygu . Hele ki aşk ömrünü harcayıp bulamayacağın ama hiç beklenmedik bir anda olmaması gereken kişiye bile duyabileceğin tek duygu .
    Aşk kimi insanın katilidir . Kimin ise merhemidir . Kendini affettirir ya da kendine küstürür. Aşkın gri rengi yoktur . Zaten var ise de o aşk değildir . Aşk,  ya siyahtır içinde ki kanı bile siyah akıtır ya da beyazdır seni hayata tutundurur. Kalbine çok güzel bir sızı bırakır .
   Kendi durumumu düşündüğümde ise siyah olduğunu görebiliyordum ama son zamanlarda artık siyahın soluklaştığını da hissedebiliyordum .
 

  Eskisi kadar onsuz yapamayacağımı düşünmüyordum. Zaten de beni bayıltacak kadar dövdükten beri benimle yatmaya bile gelmemişti. Bazı şeyler değişiyordu ve bu beni daha sağlıklı bir hayata sürüklüyordu. Buna inanıyordum ama hâlâ içimdeki küçük bir çocuk onun beni sevmesini istiyor ve onun beni terketmesinden korkuyordu .
...
    Saat gecenin üçü gibi sanki kıyamet kopacak gibi çalan kapı  sesiyle uyandım. Üzerimdeki pembe ve biraz uzun gelen pijamamı sürükleye sürükleye kapıya gittim .
   Kapıyı açtığımda Uygar hafif sarhoş bir halde karşımda dikiliyordu .

Aşkın şarabından bilmeden içtim...

  Ve tüm o konuştuklarım boşa gidecekti. Çünki ben bu adamı her gördüğümde kendimden geçecek kadar yeniden seviyordum . Ne doğrum kalıyordu ne de yanlışım. Sadece onunla mutlu olmak geliyor içime. Soluklaşan siyah tekrar canlanıyor.

   "İçeri almayacak mısın aslan parçası. " dediğinde bir adım geri gidip onu içeri aldım .
O alkolle sarhoş oluyordu ben ise onun kokusuyla ...
    "Neden geldin ? " dedim.  Onu ne kadar istesemde kalbimde her zamankinden farklı olarak gurur duygusunu taşıyordum.
    "Seni özledim yavrum ." Dediğinde içimdeki  küçük çocuğun gözleri dolmuştu.

  Sevda yolundan bilmeden geçtim .
Aşkın bir alevmiş yâr yâr, bir alev parçası...

  Onun gözlerine baktım. O ise benim dudaklarıma. Aramızdaki fark burdan bile anlaşılabiliniyordu. O sadece kendi zevkini düşünürken ben onun varlığıyla sevgisiz çocuk ruhumu beslemeye çalışıyordum.
    "Özlemek için sevmen gerekir sen sevmeyi bilmezsin Uygar . Sen sadece yıkarsın . Buna rağmen paramparça ettiğin bu bedenin her parçası seni seviyor . " dedim . Onunla böyle konuşmak beni rahatlatıyordu ve bir şeyleri gözümün önüne sunuyordu .
    "Hadi be nazlanma işte.  Sen de istiyorsun ." Dedi . Kendinden emindi sesi ama onu dumura uğratacaktım.
    "Sen beni sevene kadar seninle ilgili hiç bir şeyi istemiyorum . Tek isteğim sevgin ve onu veremeyeceksen bana gelme . Buna gücüm kalmadı benim ." Sözlerimden sonra uzun uzun bana baktı ve bir şey demeden evden çıktı ve gitti . Yeni kuruttuğum göz  yaşları tekrar yerini almıştı.

Bilmeden  ( bilerek ) gönlümü ateşe verdim...
Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş.
Bi defa ölüpde ölememekmiş...
...
Kerem - İlke

İlke:
Kerem ?
Uyanık mısın?

Kerem:
Ha canım söyle.
Bir şey mi oldu .

İlke:
Biz arkadaşız değil mi ?

Kerem:
Tabiki .
Kötü bir şey mi oldu ?

İlke:
Ben eşcinselim.
Hâlâ benimle arkadaş olmak istersen en yakın arkadaşım olursun .

İlke:
Ve benim buna ihtiyacım var *silindi.

Kerem:
Kimle olmak istediğin beni ilgilendirmez .
Hâlâ arkadaşın olmak istiyorum.

İlke:
İyi ki benimle konuştun.
İyi ki varsın.
En ihtiyacım olan dönemde geldin .

Kerem:
Hadi uyu .
Yarın okulda konuşuruz.

İlke:
İyi geceler <3

...

*bölüm sonu =>

onsra (gay)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin