"Offf" diyerek devam ettim. "Neden ben topluyorum ki bu kozalakları?" dedim. Her piknik yapmaya geldiğimizde ben toplardım bu aptal kozalakları; zaten hep uzun ve kuru otların arasında, en bulunmaz yerlerde olurlardı. Bir de bunlar yetmezmiş gibi kucağımda da yer kalmamıştı. Of'layıp puflamaya devam ederken "Acaba bu kadar yetmez mi?" diye düşündüm. Arkamı döndüm.
"Nereden gelmiştim ben?" Yolumu kaybetmeyi de başarmıştım."Aferin bana" dedikten hemen sonra etrafı incelemeye koyuldum. Gerçi adımlarımı geriye takip edebilirdim, yola çıkarken ayağım bir çamur birikintisine batmıştı, bir iki metre önce çamur bitmişti ama zaten ayağımı yere sürüyerek ilerlemiştim. Geriye doğru baktım biraz ama tamamen belli olmayan izler vardı, onları takip ettim.
...
Birkaç dakika sonra çamurlu ayak izlerini bulmuştum. Tam sevindim derken kafama bir şey düştü. Canım açıldığı için kolumu topladığım kozalakların altından ani ve bilinçsiz bir şekilde çektim. Hem başımı ovamamıştım hemde tüm kozalakları yere düşmüştü.
"Cidden mi ?" diyerek kafamı ovuşturdum. Kafama ne çarpmıştı ki acaba diye düşündüm. Yere bakınca parlayan bir şey gördüm. Cam kırığıdır diye düşünerek parlayan nesneyi elime aldım "Annemlerin yanına gidince çöpe atarım" dedikten sonra camı cebime koydum. Ayak izlerini biraz daha takip ettikten sonra şükür ki varmıştım. Annem "Nerede kaldın? Çok merak ettik, gideli yarım saat oldu." dedi. Kozalakları semaverin yanına koyduktan sonra anneme dönüp, "Üzgünüm anne kayboldum, neyse ki ayağım çamur olmuştu" dedim. Elimi enseme götürdüm ve dişlerimi göstererek sırıttım. "Her şerde bir hayır vardır." dedim ardından ayakkabılarımı çıkartıp yerdeki savana oturdum.
...
Birkaç dakika sonra babam yemeği hazır etmiş, annem ve kız kardeşim ile beraber bende sofrayı hazırlamıştım. Yemekte babamın elleriyle yaptığı mis gibi kokan köfteler vardı. Yemekleri yemek için sabırsızlanıyordum. Tam elimi yemeklere attığım sırada kardeşim kaşıkla elime yavaşça vurdu.
"Dur abla daha annemler oturmadı hem ilk lokmayı ben yiyeceğim." dedi.Ona umursamazca bir bakış atıp onun gözünün içine baka baka tabakta duran küçük bir köfteyi azıma attım. Kardeşim beklemediğim bir anda bağırarak "Anneeee ablam sizi beklemeden yemeye başladı." dedi. Endişeyle ve sırıtarak anneme baktım. Annem "Kızım yemeğe başlama." diyince kazanan ben olmuştum. Annem sofraya bir tabak daha koyduktan sonra babam da sofraya oturdu ve yemeğe başladık.
...
Yemek bitince sofrayı ve eşyaları toplayıp yola koyulduk. Arabada annemin tabiriyle boncuk gibi dizilmiştik. Aklıma bu gelince hafifçe sırıtarak etrafa baktım. Babam arabayı çalıştırdığı zaman yola koyulduk. Yol çok uzun değil ama çok kısa da değildi.
Yolculuk boyunca telefonuma indirdiğim ve en sevdiğim çizgi dizi olan ninja kaplumbağaları izledim. Kısaltması Tmnt olan ve orjinali "teenage mutant ninja turtles" olan bu dizi benim için çok değerliydi çünkü bana bir çok şeyi bu kaplumbağalar sevdirmiş ve ögretmişti.
Birkaç bölüm sonra eve varmıştık. Piknik eşyalarını eve çıkarttıktan sonra odama geçip üstümü değiştirdim. Ceketimi çıkartırken cam gibi olan şeyi atmayı unuttuğumu fark ettim. Hemen ceketimin cebinden camı alıp odadaki çöp kutusuna attım. Biraz sonra mutfağa geçip piknikten kalan bulaşıkları makineye doldurdum, hemen sonra ise içeri yani salona geçtim.
Saat 11:00 olunca yatmak için odama geçeceğimi annemlere söyleyip odama geçtim. Yatağıma yattım ve sanki New York ta, Donatello yanımdaymış ve beraber onların evindeymişiz gibi kurgu yapmaya başladım "tüm ergenler gibi" diye geçirdim içimden. Zaten 5 6 dakikaya uyuya kalmıştım.
...
Rüyada;
Denizin altında açtım gözlerimi. Nefesimi tuttum ve yüzeye çıkmaya çalıştım. Nefes almamak gerçekten ne kadar kötü hissettiriyor bir kez daha anlamıştım. Yüzmek neden bu kadar zordu anlamıyordum. Can havliyle cırpınıyordum. Suyun altında tepinen bir fil gibi miydim ölmek üzere olan bir balık mi bilmiyorum. Ama her kulacımda daha da dibe iniyordum. Korkuyla daha çok çırpındım. Nefesimi tutamaz hale gelince kendimi saldım, ölümü kabullendim.Gerçi ölüm bu kadar kolay olmasa da kabullenmek zorundaydı insan. Fakat bir tuhaflık vardı , suyun altında nefes alabiliyordum. Etrafa baktım, uzakta bir şey parlıyordu ne olduğunu anlayamamıştım. Tam ışığa doğru ilerlemeye çalışırken yanımdan bir karartı geçti ve beni daha uzağa sürükledi. Tekrar ışığa uzanmaya çalıştığım sırada başka bir karartı ışığı yuttu ve tekrar gözden kayboldu. Etrafımda bir iki tur döndükten sonra nefes alamamaya başladım. Tekrar yukarı çıkmaya çalıştım, tam en son nefesimi verdiğim sırada tekrar ışık yanmaya başladı. Bana yaklaşan ışık giderek bir şekil alıyordu. Bu bir kristaldi elimi istemsizce kristale uzattım ve o da sanki benim olmak ister gibi benim yanıma geliyordu. Tam avcumun içine gelince parıltısı o kadar arttı ki etrafı göremez olmuştum.
Rüyadan gerçek dünyaya o kadar hızlı ve o kadar yavaş gelmiştim ki çok garip hissediyordum. Elimde bir ağırlık hissettim. Bakışlarımı elime doğru çevirdim."Ne!" diye bağırdım istemsizce;
Kristal elimdeydi!
Hemen onu fırlattım ama tekrar geri geliyordu, ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Hayal mi görüyordum. Beynim benle oyun mu oynuyordu. Etrafa baktım, ellerime baktım, hayır gerçek dünyadaydım. "Bu bir oyun muydu? Yoksa kamera şakası falan mı?" diye geçirdim içimden.
"Tabi ya kamera"
Odamda kamera sistemi vardı. Ama krıstal hala havada ve yanımda duruyordu.Korkuyla beraber o krıstale yan bir bakış attım. Ve bilgisayarımı açtım. Kameralar otamatik ve bilgisayara bağlıydı. Son 1 saatin kayıtlarına baktım.
"Ne!" dedim kendi kendime.
Cam sanıp çöpe attığım sey aslında kirlenmiş bir kristalmiş! Ve rüyamda gördüğüm su da gerçekmiş. Uyandığımda fark etmemiştim ama saçlarım ıslaktı, video kaydına bakınca gerçekten de yatağımın çevresinin bir kutu gibi su altında kalmış ama bunun birkaç dakika sürmüş olduğunu gördüm.
Korkuyla kristale baktım adımlarım geri geri gidiyordu. Kristal avucumun içine girmeyi deneyince onu tekrar fırlatmaya çalıştım.
Kristal bir şekilde avcuma yapışmış gibi duruyordu ve bir anda gözlerim etrafı görmez oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Krıstalim ve Ninja kaplumbağalar
FanficTüm bunlar başlamadan önce sıradan ergen bir kızdan başka bir şey değildim. Ama şimdi çocukluk aşkımın yanında, gerçek bir kahraman olmaya çalışıyorum. Kendimi beceriksiz biri olarak görürken şimdi dünyaları yok edebilecek bir güç boynumda duruyor v...