Haiii, ben geldiiim. Bölüm biraz gecikmeli geldi, ama oy ve yorumlar nedeniyle gecikti haliyle.
Bölümü inanılmaz hızlı yazdım, yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim! Xx
**
Yangın merdivenlerin kapısından çıktığım gibi hızımı alamayıp duvara çarptığımda acıyla inledim. Kelepçeli ellerimi çözmemesi bu yüzdendi... Beni gerçekten yakalatmak istemiş, ama kendisi iyi ve masum polisi oynamıştı.
O zaman az önce neden kaçmama izin vermişti? Tanrım! Beynim durmuş gibi hissediyordum.
Soluk soluğa basamakları inerek tabana kuvvet koşmaya devam ettim.
Gecenin bir vakti, sessiz sokakta , caddeden geçen tek tük arabaların eşliğinde, ellerimdeki kelepçelerle beraber koşuyordum.
Feci şekilde kapana sıkışmıştım. Ne motosikletim vardı, ne aracım. Ve dahası ellerim kelepçeliydi. Olsa bile kullanabilecek durumda değildim.
Evlerin bloklarını gerimde bıraka bıraka, ayak tabanlarımı götüme çarpa çarpa koşuyordum. Tabana kuvvet, vücudumdaki tüm gücümü ayaklarıma devrediyordum.
Ellerimde kelepçe varken bir taksi çevirip binebilmem mümkün değildi, peşimde polisler koşarken hiç mümkün değildi. Bu yüzden bir yere saklanıp onları atlattığıma emin olduğum evrede şu kahrolasıca kelepçelerden kurtulmanın bir yolunu bulacaktım.
Ara sokaklara girerek, bu kadar hızlı koşarken dengemi sarssam bile onları şaşırtmak için bunu yapmak zorunda kaldım.
Bir binayı daha gerimde bırakırken arka bahçesinin kapısının açık olduğunu görünce hızla oraya yöneldim. İstinat duvarına sinip bahçenin köşesine saklanırken, gözlerim saklandığım müstakil evin pencelerine kaydı.
Neyseki tüm ışıkları kapalıydı ve sessizdi. Şükür.
Soluk soluğa ter içinde kalmış bir şekilde sindiğim yerden kıpırdamadım. Ellerim zangır zangır titriyordu. Koşturduğum için tüm vücudum titriyordu aslında.
Beraberimde ses yapmaması için dikkatle, ilgi çekmemesi adına neredeyse tamamen kapanacak şekilde itmiştim bahçe kapısından içeriye girerken.
Çok geçmeden bağırarak koşturan polislerin sesi boş sokakta derin bir yankı bıraktığında, soluk soluğa olmamı dahi önemsemeden dudaklarımı sımsıkı birbirine bastırdım.
Ellerim çöküp kaldığım zemindeki bacaklarımın üstündeydi ve sırf kelepçelerden ses çıkmaması için tir tir titreyen ellerimi kaskatı sıkmak zorunda kalmıştım.
Gece sessizdi ve bu sessizliğin gazabına uğrayabilirdim, bu an meselesiydi. Bu yüzden de kontrol etmek zorundaydım.
"Bu tarafa bakalım!" İçlerinden birisi bağırdığında bu sesin Taehyung'a ait olmadığını anladım. Bir üst sokağa doğru yönlenen, uzaklaşan koşar adım sesleri kulaklarımda uğuldarken sertçe yutkundum.
Tam sindiğim duvardan sırtımı ayırıp hafifçe dönerek rahatladığıma dair derin bir oh çekerek onları kontrol edeceğim sırada, istinat duvarına bir gölgenin vurduğunu gördüm.
Kendi gölgem dışında gördüğüm gölgeyle arkamı döneceğim sırada, bir el benden önce davranarak önüme uzandı ve ağzıma siper olurcasına kapandı.
Çırpınarak beni tutan her kimse elinden kurtulmak için hamle yaptığımda, kulağıma sıcak nefesler eşliğinde bırakılan fısıltı bir oldu. "Korkma benim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DIRTY MIND • TAEKOOK +18 ✓
Fanfic(+18 yetişkin içerik ) Polis memuru Kim Taehyung, kiralık katil Jeon Jungkook'un peşine düşecektir. Ancak bilmediği bir gerçek vardır. Jeon Jungkook sadece masumlara zarar veren suçluları cezalandırmak adına öldüren bir katildir. Jeon Jungkook arka...