1.0. Fransız Öpücüğü

15.1K 631 1K
                                    

Ephesus Yayınları aracılığı ile basılmış Kan Mevsimi kitabımı tüm bölümleriyle wattpad üzerinden okuyabilirsiniz güzellerim. 1. ve 2. Cilti de aynı hikaye üzerinden tamamlanacağı için ikinci kitabın aktif yazımı buradan devam ediyor olacak. Aman hadi boş yapmayalım... Biraz vampir okuyalım be!


Gerginlikten kaskatı kesilmiş bir halde kahve fincanıma daha da sokuldum.

Gelmeyecekti.

Kandırıldığıma neredeyse emindim. Beklentilerimi en başından beri sıfırda tutma konusunda ısrarcıydım ama yapamamıştım işte. O öyle güzel mesajlaşırken ve yüklediği fotoğraflardaki büyüleyici güzellikteki kız olduğunu gözlerim önünde canlandırırken kendimi tutamamıştım.

Online ilişki uygulamalarının tehlikeli yanı: asla gerçek mi yoksa kekleniyor musun bilemezdin.

Muhtemelen keklenmiştim.

Fincanın yanında ekranını parlatıp ona can verecek en ufak bir bildirim bile olmayan telefonuma baktım. Acaba fotoğraflarında göründüğünden başka birisiyse hala buraya gelmesini ve benimle yüzleşmesini ister miydim? Görünüşü gerçek olmasa bile konuştuklarımız gerçekti. Beni, benim isteyeceğim biçimde cevaplar vermesi de etkilememiş miydi? Duygusal dünyamı anlayan ve beni doyuracak türde şeyler arayan bir başkasıydı. Sevgiye aç orospu çocuklarıyız, demiştik arkadaşlarla birayı fazla kaçırdığımız bir günün sonunda. Ters giden online randevulardan sonra istediğimiz şeyin daha çok ilişki, sevgi ve değer görmek olduğunu anlamıştık. Nitekim kendimi son bir eşleşme için bakınırken bulmuş ve ona denk gelmiştim: İlayda.

Platin sarısı saçların ucuz bir görüntü yaratmaktan çok genetik olarak öyleymiş gibi yakıştığı sayılı insanlardandı. Gözleri iri, kırmızıya çalan kahvedendi. Dudakları incecik yüzü için fazla dolgundu. Zarif bedenine aynı tezatlıkta duran göğüsleri ve kalçaları gibi. Teni bembeyaz ve her köşesi photoshopla elden geçirilmiş gibi lekesiz ve pürüzsüzdü. İlayda'nın olduğunu iddia ettiği kişi kusursuzdu.

Benim gibi üniversiteli bir çömezle ilgilenebilmiş olduğunu düşündüğüm için ahmaklık bendeydi.

Ceketime uzanıp kalkmaya yeltendiğim anda utangaç olduğu kadar ipeksi bir ses beni yerime mıhladı. "Ruslan?"

Korkuyla karışık bir merakla gözlerimi ona doğru çevirdim. Kalkık kaşlarım altındaki zeytin gözlerim fal taşı gibi açıldı.

Sevgiye aç mıyım bilmem ama dünya üzerindeki en şanslı orospu çocuğu ben olabilirdim!

Gerçekti.

İkna olmak için gözlerimi sayısız kez kırpıştırdım ve nasıl göründüğümü anlayınca gözüme toz kaçmış gibi yapıp durumu kurtarmaya çalıştım.

İlayda hala oturmamış olsa da kıkırdamasına engel olamadı. Hayatımda duyduğum en tasasız nota kırıntısı olabilirdi bu ses. "Bir yere mi gidiyordun?"

"Ekildiğimi düşünmüştüm," dedim enseme giden elimle çapkın bir gülüş yakalamaya çabalarken. Bir şekilde havalı ve onu hak edecek biri gibi görünmeye çalışıyordum. Özellikle içimdeki hep sahte olduğuna inanan o yanı susturunca durumu fazlasıyla ciddiye almaya çalışıyordum ama olmuyordu. Kendimi onun yanına uyduramıyordum bir türlü.

"Kusura bakma geciktim." Telefonunu salladı. "Şarjım da bitmişti."

Sonra sohbete başladık. Söylediklerine odaklanmamın güçlüğüne şaşırıyordum. Ekrandan konuşmak ve hayal etmek ile gerçeğine bakıp ağzının suyunu akıtmadan düzgün cümle kurabilmek arasında dağlar kadar fark vardı. İlayda bu hallerimi inanılmaz sevimli bulduğunu defalarca kez dile getiriyor, bense etimi çimdikleyerek bunun bir rüya olmadığı testimi artık cıvımış bir şaka olarak ısıtıp ısıtıp önüne sürüyordum.

Kan Mevsimi - KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin