1.19. Teslimat Günü

204 23 3
                                    

Kaldığımız yerden devam! Bir an önce birinci kitabın finalini verip ikinciyi yayınlamaya başlamak istiyorum. Aynı hikaye üzerinden devam edeceğim için bölüm isimlerini 1.&. olarak kodladım. İkinci kitaba geçtiğimizde 2.0. diyecek ve oradan devam edecek. 3 bölüm sonra devam kitabına geçiyoruzz... Çok heyecanlıyım ❤️

Likya
💧🩸

Teslimat tarihi gelip çatmıştı fakat Ece ile derslerimiz hâlen bir sonuç vermemişti. Değil bana başka birinin görünüşünü verebilmek, gücünün çalışma prensiplerini anlayamamıştık bile.

Zamanımız daralırken derslerimizin sayısını artırmıştım. Kimse bu gönüllülüğün nereden çıktığını bilmiyor ve anlamlandıramıyordu. Kendimi ağırdan satıyormuşum imajıma ters düşen bir tutumdu bu fakat artık hiçbiri umumda değildi.

Bu son şansımızdı.

Aslında bu görevin herhangi bir önemi kalmamıştı. Başta Tolga ile olan ilişkimi Lonca'daki pozisyonum üzerinden sağlamlaştırabileceğimi sanmıştım. Beni asıl sabote edenin kendisi olduğunu öğrenince ne Lonca kalmıştı ne de aşkımız. Çoktandır bitmiş bir şeyi sürdürmeye çalıştığımı anlamıştım.

Gözümü hırs bürümesini Konstantin'in verdiği tüyoya bağlıyordum. Bizi izliyorlardı ve yanlarına alabilirlerdi. Henüz insanken bile yurt dışı bir hayalken hem beni hayatta hissettiren Lonca görevleriyle bir kariyerim olabilirdi hem de bu kariyer beni uluslararası bir konuma taşıyabilirdi. Dolayısıyla kendimi Konstantin'e kanıtlamak istemiştim.

Fakat bunu benim yerime Karya başarmıştı. Ardından gelen altın teklifi reddetmiş olmasaydı istediğim sonuca kestirmeden ulaşabilirdim. Konstantin'in himayesinde olmak hemen hemen her vampirin ve Esilya Yeraltı Loncası üyesinin isteyeceği bir imkândı.

Tüm bu sebeplerden ötürü artık teslimat görevini düşünmem anlamsızdı. Canımı tehlikeye atmamdan başka bana kazandırabileceği hiçbir şey yoktu.

Nitekim içimde bir yerlerde başladığı işi bitirmek isteyen -bunu işime olan tutkumdan mı yoksa aynı görevle birlikte hayatımda deprem etkisi yaratan olaylarla kurduğum duygusal bağdan ötürü mü istiyordum, kesin bir şey söylemesi zordu- bir taraf vardı. Her ne olursa olsun oraya gitmek, yalnızca izlemek için bile olsa orada bulunmak istiyordum. Güdülerim bana orada mühim olaylar döneceğini fısıldıyordu. Kaçıramazdım. Hayatım parmaklarımın arasından kayıp gidiyor gibiyken tutunabileceğim tek şey buydu.

Ece'nin karşısında ayakta duruyordum. Bugün yalnızdık. Karya ve Ruslan'la yaşananlardan sonra Semih derslerimize sulanmaktan vazgeçmişti.

"Güçlerin ironik bir şekilde psikolojimizle doğrudan alakası var. Belki seninle farklı bir yol izlememizin zamanı gelmiştir. Bana ne zaman kusmaya başladığını anlatmak ister misin?" diye sordum kısık sesle, onu heyheylendirmekten çekinerek.

Ece kaşlarını çattı. "Bunun gücümle ne alakası olabilir ki? Üstelik ne zaman başladığını biliyorsun. Sizin okula gelmenizle..."

"Ben, insanken ne zaman başladığını sormuştum. İlk seferini..."

"Şu an bunları konuşmamız çok saçma," dedi sadece. Hüsranla sonuçlanan çabalarımızın onun üzerindeki etkisini görebiliyordum. Bana duymaya başladığı saygıyı ağır ağır yitiriyordu. Bu da onun her zamanki şıllık karakterini geri getiriyordu.

"Biraz kendim anlatayım o zaman. Belki o şekilde anlarsın," diye sakince karşılık verdim. "Karya ile ortak bir huyumuz vardır: İnsanları memnun etmek için çabalamak. Genelde elimizden geldiğince onları anlamaya, istekleri hakkında tahmin yürütmeye ve bunları yerine getirmeye çalışırız."

Kan Mevsimi - KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin