1.12. Bir Gözyaşı Düeti

357 30 62
                                    

Ruslan
🦇

Bir yarı Tanrı...

Bu ne demek oluyordu benim için? Ne değişiyordu? Normal insanlardan bir farkım varsa da bilmek imkansızdı. Asla onlar içinden deneyimlememiştim hayatı. Kendi hayatım ise bana olabildiğince sıradan geliyordu. Herkes gibi yaşamıştım. Kimilerinden daha kötü yaşamıştım. Tanrısal bir çekiciliğim olmamıştı, kendime bakmayı bilmediğimi kusursuz bir görünüm bahşeden vampirlik sayesinde öğrenmiştim. İnsanları bir Tanrı gibi etkim altında bırakamazdım. Olsa olsa kaçınmalarını sağlardım. Bir özel gücüm yoktu. Ne insanken ne de şimdi...

Hala aklım almıyordu. Ben nasıl Tanrı melezi olabilirdim?

Her şeyi bir kenara bırakıyordum, hangi Tanrı'nın çocuğuydum? Birçok mite ait Tanrı vardı. Hangileri gerçek hangileri uydurmaca onu bile bilmiyordum. Yunan Mitolojisinden gelenlerin doğru kabul edildiğini Funda'dan duymuştum. Cadılar onlarla çoğu kez iletişime geçmişlerdi. Fakat ya içinde bulunduğumuz coğrafyanın Tanrıları? Onlar ne olacaktı?

Türk Mitolojisi dolup taşıyordu. Mezopotamya birçok uygarlığa ev sahibi olmuş uçsuz bucaksız bir alemdi. Uzak diyarlardan gelen bir Tanrı, yolunu kaybetmiş, amaçsızca dolanırken anneme tutulmuş ve tek gecelik bir ilişki yaşamak istemiş olabilirdi. İhtimaller uzayıp gidiyordu.

Kütüphanede günlerce sabahlamama rağmen işin içinden çıkamıyordum. Şimdi hayatta olsa anneme bir telefon edip "Nasıl biriydi?" diye sorabilirdim. Onu yapamıyordum. Yaşarken de sormamıştım hiç.

Babasının istemeyip terk ettiği çocuk olmayı hızlı kabullenmiş sebeplerini düşünmeye koyulmuştum derhal. Çocuk aklımla sıkıntı bende olmalı gibi gelmişti. Şu anıma kadar bunu böyle düşünmeye alıştığımdan hiçbir şey değişmemişti. Sorun bende demiştim. Öyle kalmıştı. Sorun hep bende olmuştu. Bende sorun bulacak insanları çekmiştim hayatıma.

Zavallı... Böyle diyordum kendime. Babasının sahip çıkmadığı zavallı...

Şimdi o cümle değişmişti: Babası bir Tanrı olmasına rağmen zavallının teki.

Diğer herkes gibi hapları almayı kesmiştim. Ancak genelden daha kötü hissetmem dışında herhangi bir değişim yoktu. Öte yandan teker teker yeteneklerini keşfediyordu, diğerleri.

Fırat güç emdiğini keşfetmişti. Vampir gücü hali hazırda yeterince fazlayken gerçek bir Hulk'a dönüşüyordu. Gücünü emdiği kişiyi dermansız ve savunmasız bırakması da cabasıydı. Funda bilgi emebiliyordu. Onun en büyük zaafı iyi bir eş ve anne olurken kendini yetiştirememiş oluşuydu. Öğrenme arzusu onu ölümsüz hayatında sürekli okumuya, bilgiyi her yoldan sömürmeye itiyordu. Haliyle gücü başka insanların birikimini emmek üzerineydi. Birine geçici süreliğine bildiği dili dahi unutturabilir, karşılığında kalıcı olarak her şeyi öğrenebilirdi.

Herkeste bir değişim vardı. Olabilecek en havalı güçler söz konusuydu. Fakat ben bir köşede, cevaplanmamış sorular ve yüksek vaatlere rağmen elimde hiçbir şeyle kös kös oturuyordum.

Son talihlimiz Sedef olmuştu. Hırsızlık becerilerini başka boyuta taşıyacak bir güç keşfetmişti.

Bir gün ders sonrası sofaya yayılmış zaman öldürürken çığlıklar atarak odasından gelmişti. "Sanırım buldum. Neyi emebildiğimi buldum!" diye bağırıyordu.

Kan Mevsimi - KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin