Okuyacağınız bölüm madde kullanımı, kan ve şiddet gibi olumsuz ögeler içermektedir.
*
Ruslan
🦇3 yıl sonra...
Kalbim yerine göğsümdeki boşluğu bir kristal dolduruyordu. Ancak ben o boşluk hissini bir vampire dönüştürülmeden çok öncesinden hissediyordum. Şimdi kalıcılaşmış o his beni içten içe kemirerek yok etmek üzereydi. Yıllar içinde belli şeylerle baş etmesini öğrenmiştim ama sevgiye olan açlığım her geçen gün katlanarak büyüyordu. Kendimi birinin kollarına bırakmak, kucaklanmanın yaratacağı huzur hissi, olmayan kalbimin bir başka kalbe yakın durması, iç geçirmeme sebep olacak bir huzurla dolması... Kana olan susuzluğumdan daha büyük bir takıntıya dönüşmüştü.
Belki de bu sebeple başlamıştım. Okuldan kaçıp kaçıp gitmeye. Gece hayatının kulüpler, after partiler ve sokak arlarında dönen karanlık yüzüyle tanışmama bu sebep olmuştu: Beni sevecek birini bulmaya olan umutsuz isteğim.
Aslında biliyordum. Ondan itilmeme sebep olan özelliklerini göz ardı edip uğradığım manipülasyonları sineye çekip tekrar İlay'ın olabilirdim. İlay'ın Oyuncağı... İlk aylarımda bana böyle seslenmekten hiç bıkmamışlardı. Bir tek Funda bu kırıcı unvanı ağzına almamıştı. Biliyordum. Tekrar İlay'a teslim olursam o yana yakıla istediğim kadar beni sevecekti. İlgisini esirgemeyecekti. Fakat o sevgi beni doyurmuyordu. Bizzat benden emdiği sevgi, istediğim şeyin çirkin bir imitasyonuydu. İlginçtir ki ölümlülerden emilen hislerin unutulup gitmesi gibi İlay'ın aklından çıkmamıştı bu aşk. Üç yıl geçmesine rağmen hâlâ bana mesajlar gönderiyor, açmayacağımı bilmesine rağmen arıyor ve...
Kapım tıklatıldı.
Kalkıp açtığımda Semih her zamanki alaycı gülüşüyle dikiliyordu karşımda. "Yine seninkinden," dedi avcuna gömdüğünden ezilmiş bir kırmızı gülü bana doğru uzattı. Elimle dalını kavrayınca parmaklarını açtı ve kopmuş taç yapraklardan özgürlüğünü ilan ederek yere doğru süzülmeye başladı. "Ah, benim hatam. Gülü sevmediğim için dikenine katlanmak istemedim."
Samimiyetsiz bir gülüşle diğer elindeki minik mektubu da aldım ve kapıyı geri kapattım. Hiçbir vampir gülü sevmezdi. Kokusu bizim için katlanılmazdı. İlay'ın pasif agresif jestlerinden bir başkasıydı sadece. Bana buraya gönderildiğimden beri her hafta bir kırmızı gül gönderirdi. Bir de kısa bir not. Bazılarına hemen bakmaz, birikince ardı ardına okurdum. Moralimi bozmasını istemediğim için zaten kötü hissettiğim zamanlara saklardım. Ama saklardım. Hem gönderdiği çiçekleri hem de notları.
Yerime oturmadan gülü tutan bileğime baktım. Estetik bir kaligrafiyle yazılmış dövmemde şu yazıyordu; İyisin, gülümse. Yazanı uyguladığımda yüzüm daha çok acı çeker gibi bir ifadeyle büküldü. Vampirlerinin her şeyi iyileşirken teninin dövme tutabilmesi ilginçti. Bunun için mürekkebe bizi zayıf düşüren bir kimyasal eklemeleri gerekiyordu. Yaptırabileceğimi keşfettikten sonra kollarımdan başlayarak vücudumun her yerini dövmelerle kaplamaya başlamıştım. Bunlar daha çok kendime notlardı. Unuttuğum insani yönleri hatırlatan, okuyunca zihnimde canlanan duyguları tetikleyen kısa yazılar ya da imajlardı.
Dirseğime doğru uzanan diğer yazıyı okudum. Harekete geç! Ben de sözü dinledim ve sık sık andan kopup put gibi dikilme alışkanlığımı kırıp kımıldadım.
Mekanikleşmiş bir hareketle içinde yüzü aşkın kuru gülün biriktiği sandığa gidip gülü içerisine bıraktım. O anda hislerim ani bir uyarılmayla keskinleşti. Zamanı algılayışım sıvılaşıp yavaşladı. Gülün milim milim kurumuş olanların üzerine kayışını, yapraklarının esinti ve yerçekimi ile dalgalanışını izledim. Sertçe zemini bulduğunda sarsıntıyla birkaç taç yaprak daha döküldü ve mide bulandırıcı esansı biraz daha doldu odaya. Kuru yaprakların hışırtısı ve ıslık gibi çıkan nefesimle her şey son buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Mevsimi - Kitap
FantasyBasılı metin tam haliyle aynı zamanda wattpad üzerinden yayınlanmaktadır! Ruslan bir vampirin aşkının zalimlik ve bağımlıktan ibaret olduğunu İlay'la tanışana kadar bilmiyordu. Bu aşk en başta kendi ölümüyle sonuçlandı. İlay'ın yeni birini dönüştürm...