Ruslan
🦇Ağzım dehşetle kasılıp yarı açık kalmış, önümüzdeki faciayı izliyordum. İlay beni sinesine çekmiş, var gücüyle ikimizi de yere bastırıyor ve diğerleri gibi uçuşup ifşa olmamıza engel oluyordu. Her şeye rağmen çok sakin görünüyor olması canımı sıkmıştı.
Ordusunun neredeyse yarısı ilk saldırıda yok edilmiş birisinden başka tepkiler bekliyordun.
Kalanları hayatta kalma içgüdüsüyle hızla kanatlarını çıkarmış, yer çekimi olmadan dengesizleşmiş hareket becerileriyle kaçışıyor ve başlarını en başta böyle bir derde sokan üçlünün peşine düşüyorlardı.
Ateş saldırısı kesilmişti. Durumu kritikleşince konuşlandığı yeri terk etmiş olmalıydı. Hızlı olanı da ortada yoktu. En son yer çekimini emmek gibi delilik ötesi gücü olan adam geri çekildi. O zaman ayaklarımız tekrar yere bastı ve bedenimin bir bütünlüğü, ağırlık merkezi olduğunu hatırlamış oldum.
İlay beni ağır ağır bırakıp silkelendi. Tek bir kelime etmiyordu.
"Ne yaptığını gördün mü?" diye sordum. "Kendi emrindeki o kadar vampire ne olduğunu gördün mü? Bırak peşini, İlay. Adamlarını geri çek. Gidelim. Yol yakınken dönelim."
Tıslamaya benzer bir gülüşle karşılık verdi. "Abartmayı ne kadar çok seviyorsun, Ruslan. Savaşmak dediğin böyledir. Birileri ölür."
Sözleri beni hayrete düşürmüştü. "Birileri ölür mü? Abartmak mı? Sen de mi biraz abartsan, İlay? En ufak bir öfke de mi yok içinde olanlara karşı?"
Sinirle bana döndü. Gözleri kısılmış, pençelerinden daha keskin bir hâl almıştı o an. "Öfkeliyim, Ruslan. Hem de hiç olmadığım kadar," dedi sertçe. "Ama ölen adamlarım için değil. Aptal çeteler, tavşanlar gibi üreyip gereğinden fazla çoğalmışlardı. Bir işe yaramaz ordusu... Çürük olanlar elensin diye getirdim onları buraya. Zaten ihtiyacım yok." Birkaç adımla bana yaklaşıp burnumun dibine girdi. "Neye ihtiyacım var, biliyor musun?" Hiddetle elini yangın yerine döndürdü. "Üç kişiyle bu yıkımı yapabilecek adamlara ihtiyacım var! Buna sinirleniyorum. O kahrolasıca Yabani'nin kendine böyle elitist bir vampir ekibi kurabilmesine sinirleniyorum. Sahip olduğu gücü kıskanıyorum, Ruslan." Yüzünü kaldırıp gözlerime baktığında orada gördüğüm tek şey açlık ve hırstı. Beni hiç olmadığı kadar korkutuyordu. "Böyle bir güç benim elimde olmalıydı. Anlıyor musun? Benim!"
Tek bir söz söylemedim. Az önce kendi adamlarını doğal seçilime maruz bırakıp eksiltmek istediğini söyleyen bir kadındı bu. Bana da daha az hoyrat davranmamıştı. Artık ne diyeceğimi bilmiyordum.
Elini yanağımın üzerine koydu. "Benim daha çok senin gibilere ihtiyacım var, Ruslan. Senin gücüne ihtiyacım var."
Benim...
Senin gibiler...
Az önce beni kendi malı gibi gördüğünü itiraf mı etmişti yani? Az önce beni gücümü kullanabilmek için dönüştürdüğünü kabullenmiş miydi? Geriledim.
İlay oralı değildi. Gözü dönmüştü. Garip bir an yaşıyordu o zırdeli kafasının içinde. Hiçbir şey umurunda değildi. Kendi planları dışında hiçbir şey...
Konteynerler arasında yürüdü ve kollarını açtı. "Haydi gel, sevgilim. Tehlikenin kalbine girelim! Haydi, içinde ne gibi bir cevher barındırdığını herkese gösterelim!" Henüz ne olduğunu bilmediğim gücüme bu kadar güveniyor olması gülünçtü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Mevsimi - Kitap
FantasyBasılı metin tam haliyle aynı zamanda wattpad üzerinden yayınlanmaktadır! Ruslan bir vampirin aşkının zalimlik ve bağımlıktan ibaret olduğunu İlay'la tanışana kadar bilmiyordu. Bu aşk en başta kendi ölümüyle sonuçlandı. İlay'ın yeni birini dönüştürm...