Karya
🩸💧Hep bir şeyleri bekleyerek geçirmiştim ömrümü.
Birinin araması, arkadaşlarımın davetini, hayatıma anlam katacak aşkı, daha özgüvenli hissetmek için güzelleşmeyi, hayat standardı için iyi para kazanmayı, beni seven insanların sevgisini belli etmesini, beni anlayacak birlerini...
Gelmedikleri gibi ne çok şeyi kaçırmama sebep olmuştu bunlar. Beni güzel fırsatları yakalayamayacak kadar güçsüz hissettirmişti. Çünkü görmüştüm. İstediğini söküp alıp bir özür bile dilemeden hareket eden onca insanı. Benim sözlerim bile özür doluydu oysa. Hep bir şeylerin sonuna "olduğunu söylemek istedim", "böyle yapılırsa sevinirim", "ben öyle olması gerektiğini düşünmüştüm" gibi yumuşatıcı sözler koyardım.
Uysal oluşumla daha çok sevilmedim. Sadece insanlara bana nasıl davranabileceklerini öğretmiş oldum. Kendimi gördüğüm o yetersiz, bir şeyleri beklemeye tamah eden o kişiyi, onlara da bir güzel tanıttım.
Kendimi savunmak istediğimde, sınırlarımı çizmek istediğimde bunun tam tersi oluverdim: Öfkeli. Kaba. Umursamaz.
İnsanlar kırıcı davranışlara maruz kalana kadar seni kaç kez kırdıklarını önemsemezlerdi. Alttan aldığın onca kötülük boşa giderdi. Ölçülü bir şekilde her seferinde sesimi çıkarmış olsam böyle olmayacağını biliyordum. Haksız olan onlarken özür dilemesem belki özrün onlardan geleceğini de biliyordum. Tek hatam ölçüsüz olmaktı.Uçlarda yaşamıştım. Hiçbiri amacına hizmet etmeyen anlar kalabalığıydı geçmişim.
Sert birine dönüştüğüm gibi beklemeyi bırakmadım.
Beklemek en yıpratıcı bağımlılıklardan biri olabilirdi.
Kendimi tutar tutar son anda patlardım. Tez canlı oluşum bundandı. Artık beklemeye tahammülüm kalmayana kadar durduğum içindi. Durunca dünya da benimle durur sanardım. Aptallık işte!
Likya insanların gözünü boyarken kimseyle iletişim kuramayan yine bendim. Ortak arkadaşlarımızla buluşurken onun tuvalete kalkmasını ya da gitmesini beklerdim konuşmak için. Onun varlığı beni hep baskılardı.
Günün sonunda aynı bedene sıkışıp kaldığımızda biraz rahatlamıştım. Soyut olan somut olmuştu. Artık benim onu beklediğim gibi Likya da beni bekleyecekti. Sırası gelene kadar ben tektim, birdim, biriciktim. Likya'nın gölgesinde geçirdiğim anlardan sonra böylesi çok kolaydı.
Her şeyden önce zamanımla ne yapacağıma karışamazdı.
Benimse yapmak istediğim tek şey beklemekti.
Kaybımın acısı bekleyerek dinecek miydi bilmiyordum. Ancak kafam şu an başka hiçbir şeyi almıyordu.
Gözlerimi yeni bir güne açmıştım. Bambaşka bir mekanda olduğumu kavramam zaman almıştı. Kontrol Likya'daydı. Yeni okul üniformalarını giyiyor, aşağı inmeye hazırlanıyordu. Bense duruyordum. Normalde olduğu gibi onunla senkronize hareket edemiyordum. O hazırlanırken ben de hazırlanıyormuş gibi yapardım. O biriyle konuşurken ben de vereceğim cevapları tartardım. Birinin fotoğrafını çekerken "gülümse," deyip istemsizce gülümseyip ona eşlik etmek gibiydi.
Oysa o gün bir patlamanın ardından gelen kulak çınlaması gibi her şeye tepkisiz ve şaşkındım.Yeni bir yerdeydim. Eski evim yerle bir edildi.
Odanın kapısını tıklatan biri yoktu. Mano her sabah olduğu gibi bizi uyandırmaya gelmedi.
Mano bir daha asla gelmeyecekti.
Artık yoktu.
Yok...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Mevsimi - Kitap
FantasyBasılı metin tam haliyle aynı zamanda wattpad üzerinden yayınlanmaktadır! Ruslan bir vampirin aşkının zalimlik ve bağımlıktan ibaret olduğunu İlay'la tanışana kadar bilmiyordu. Bu aşk en başta kendi ölümüyle sonuçlandı. İlay'ın yeni birini dönüştürm...