1.18. Sana Ait Her Şeyi İstiyorum

555 34 7
                                    

Karya
🩸💧

O günden beri kendimi güçsüz hissetmiştim.

Bugün halen güçsüzdüm.

Ancak konu hayatta kalmaya gelince güçlü müsün güçsüz müsün düşünmezdin. Konu intikam almaya gelince bir önemi olmazdı.

Kollarımı tutan adam, hala hareket kapasitesi olan ellerimin ne kadar tehlikeli olabileceğini bilmiyordu. Uzayan bir tırnak ve bileğimin tersine bir manevrasıyla işaret parmağım adamın nabzının bir metronom gibi attığı damarını bulmuştu. Tırnağımı tenine acıyı hissettirmeden usulca batırdım. Daha o ne olduğunu anlamadan bilincinin büyük bir kısmını emmiştim. Ensesinden olmadığı için tamamen bayıltamamıştım ama sersemlemişti. Doğru anı kolladığım takdirde onun kapanından kolaylıkla kurtulabilecektim.

Öncelikle karşıdaki adama döndüm. "Yine karşılaşmayı bekliyordum. Bu kadar erken olması şaşırtıcı sadece."

"O bir şeyi istediğinde beklemeyi pek sevmez," dedi adam keyifle.

"Yabani'yi mi diyorsun?" diye sordum o burada mı diye etrafı kolaçan ediyormuş gibi yaparken. Aslında Ruslan'ın nerede olduğunu anlamaya çalışıyordum.

"Ona bu adı takmışsınız doğru." Göz kontağını kaybedince etrafı turlamaya karar vermişti. "Biz başka bir isimle hitap ediyoruz."

"Yabani gücümün mü peşinde?" Ruslan'ı bulmuştum. Benim biraz gerimde tutuyorlardı. Ağzını kapatıp dizleri üstüne çöktürmüşlerdi.

"Onun olanı geri istiyor, evet," dedi hiç tereddüt etmeden. Ne demek istediğini anlamamıştım. Kafa yorabilecek bir zamanım da yoktu. "Kalbini söküp ona götüreceğim."

Dudak büzüp cıkcıkladım. "Ama bana borçlu olduğunuz daha çok kalp var," dedim çok kelimesini uzatarak. Neyi kastettiğimi, niçin böyle dediğimi açıklamakla zaman kaybetmedim. Bu işi benim yerime önümdeki ahmak yapmıştı. Şimdi atağa geçme sırasıydı.

Kollarımı iki yana açtım. Sersemlemiş adam karşı koyamadı. Ellerim yanlara silkelenirken jilet gibi tırnaklarım açığa çıkmıştı. Dönerek arkasına sıyrıldım ve tırnaklarımla ensesini kağıt gibi yararak açtım. Bilincini kaybeden adam yere kapaklandı.

Dövüşlerde hep Likya'dan daha iyiydim. O stratejik, temiz ve fark ettirmeden çalışırdı. Bense agresif, dağınık ve hızlıydım. Yeteneğimizi vahşice kullanırdım. Sıçrayışımla etrafımızı sarmış dört adamın daha ensesini kesip bayıltmış, şimdi Ruslan'ı tutan adamın arkasındaydım.

Kulağına basit bir soru fısıldadım. "Sevgi'n nerede?" Beyin ister istemez düşünürdü. İşimi sağlama almak için dişlerimi boynuna gömüp büyük bir ısırık aldım. Bir vampiri ısırması insanı ısırmaktan daha iğrençti. Difrizde tarihi geçmiş bir eti buzu üstünde kemirmek gibiydi. Fakat vicdanen daha rahat hissettiren bir tarafı vardı.

Yakalanmamak için bir yandan geri geri sıçrayıp üstüme çullanan adamlardan kaçıyor bir yandan da tuttuğum adamı ve Ruslan'ı peşim sıra sürüklüyordum. Adamdan emdiğim bilinçle artık gözümün önünde bir tünelin çıkışı gibi parlayan Sevgi noktasının yerini görebiliyordum. O paniğe rağmen bırakmadığı Ruslan'ın boğazını sıkıyordu fakat öldürücü bir darbe yapabileceği yoktu.

Benim artık vardı. Serbest elimin yüzük parmağını kanca gibi kıvırıp kalbini dolduran kristale, az önce bana gösterdiği Sevgi noktasına saplamak üzereyken içimden geçirdim: Bu Mano için!

Tırnağım kalbini deldi geçti. Diğer kolum ve dişlerimle kendime iğnelediğim adam bir an için çatırdadı, sonra boşluktan ibaretti. Bir toz yağmuru şeklinde patlarken ben ve Ruslan serbest kaldık. Dizlerimi kırıp hala gerilemeyi sürdürdüğüm kaçış ivmesiyle yerde sürüklenmemek için pençelerimi yere saplamam gerekmişti. Ruslan ise bir et çuvalı gibi döne döne başka bir yana savrulmuştu.

Kan Mevsimi - KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin