Ruslan
🦇İlay - kendine böyle seslenilmesini tercih ediyordu - son bir kez kayışları sıkılaştırdı. Artık bir nefes için indirip kaldırmaya ihtiyacı kalmamış göğsüm büzüldü kaldı bu hareketiyle. Ama şikâyetçi olmadım. Son zamanlarda hiçbir şeye karşı çıkmıyordum. Bir kukla gibiydim. Bu sıktığı kayışlar gibi ipleri de İlay'ın eline vermiştim. Biraz zorunluktan, biraz da onun büyüsüne her daim kapılmaktan... Gittiği her yerde peşinden sürüklenmiş, minik bir kuklası ya da uslu bir süs köpeği olmuştum onun için. Hayır, onun yüzünden.
Aynadan çıplak göğsüme baktı. Boyum onunkinden daha uzun olmasına rağmen omuzlarımdan kavradığı elleri, dümdüz platin saçları ve soluk dudaklarındaki haz dolu gülüşle üstümdeki hâkimiyeti anlaşılabiliyordu.
Parmakları ağır ağır kaslarım arasında dolaştı. Pürüzsüzleşmiş ve güzelleşmiş tenimi eşeledi tırnakları. Kızarmadı bile, sadece iç gıdıklayıcı bir his hissetim. Ama damarlarımda artık akmayan kan hücum edemedi tahriş olmuş tenime. İlay dudaklarını büzdü ve kulağıma eğilip kışkırtıcı bir sesle yakındı. "Şimdi böyle tanrısal bir güzelliğe bürünmüşken seni hiç gönderesim gelmiyor Ruslan."
Gözlerim istemsizce parmaklarının durduğu yere çekilirken ne düşüneceğimi bilemedim. Kırmızı kristal göğsümdeki açılmış yarığın içinden filizlenerek adeta dışarı taşıyordu. Beni bu hale o getirmişti. İlay kalbimi sökmüş yerine bu kristali ekmişti ve o da büyürken bana kusursuz bir görünüm bahşetmişti.
Bir hafta önce 19 yaşımdaydım. Şimdi 25.
Bir ölümlü vampire dönüştüğünde öldüğü yaşta kalmazdı. İdeal yaşına çıkar ya da geri dönerdi. İlk vampiri yaratan cadı bunun komik bir ahiret göndermesi olacağını düşünmüştü: "Ne baba tanır oğlunu, ne oğul sayar atasını..."
Sonra vücut cezbedici bir hale evrilirdi. Cilt bir davul kadar gergin; saç, kaş ve kirpikler dışındaki tüm kıllar dökülüp ağarmış, kaslar şişkin, kusursuz postür... ve kırmızı gözler. Lenslerin arkasından bile kızıl bir ışık yayıyorlardı adeta. Grileşip neredeyse beyaza dönmüş saçlarımla albinolara benziyor olmalıydım.
İlay'a döndüm. "Bir haftayı balayından farksız geçirmedik mi zaten?" Onun bitmeyen şehvetine karşılık vermiştim vermesine ama artık kullanılıyormuş gibi hissediyordum. İnsan zihnim başta onun genç görünümüne kanmış olabilirdi fakat şimdi tıpkı onun gibi olunca aramızdaki yıl farkının rahatsız edici bir yanı vardı. İlay bin küsür yaşındaydı. Bu bir tür vampir pedofilisi olmalıydı.
"Artık bir vampirsin aşkım. Bir hafta bizim için ne ki? Bir gün," dedi kulağıma doğru yaklaşırken ve bana dokunmaya başladı tekrar. "Bir saat?" Elleri vücudum üzerinde gezintisini bitirip beni baştan çıkarak o yerde durdu. "Bir saniye..." Elini bastırırken kulağımın yanındaki havayı ısırdı. Dişlerinin birbirine çarpma sesi beni kendime getirdi. Kendimi ondan uzaklaştırdım.
"Uçağa geç kalıyorum!"
"Tadına daha doyamadım sevgilim. Sana başka bilet alırız. Bu seferkini kaçır," diye sızlandı bir çocuk gibi.
O tadıma doyacağı kadar doymuştu. Birlikte olduğumuz her gün emmişti kanımı. Beni güçsüz düşürdüğünü bilse de, baş dönmelerinden yataktan kalkamadığıma şahit olsa da tüketmişti beni. Ancak artık bitmişti. Bir daha benden beslenemeyecekti. Benim de onun gibi damarlarımda akan bir kan yoktu artık.
"Bölge governörü bu fikre sıcak bakmayacak İlay, biliyorsun. Daha fazla erteleyemeyiz. Beni bekliyorlar," dedim kendimden emin bir şekilde. Hala yapamıyordum. Hala söyleyemiyordum ona onu artık istemediğimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan Mevsimi - Kitap
FantasyBasılı metin tam haliyle aynı zamanda wattpad üzerinden yayınlanmaktadır! Ruslan bir vampirin aşkının zalimlik ve bağımlıktan ibaret olduğunu İlay'la tanışana kadar bilmiyordu. Bu aşk en başta kendi ölümüyle sonuçlandı. İlay'ın yeni birini dönüştürm...