1.16. Geç Romantikler

283 24 26
                                    

Karya
🩸💧

Ne hissedeceğimi hiç bilmiyordum. Tüm bunlar nasıl olmuştu? Ne ara, nereden gelmişti bu hisler?

Eski okuluma ziyaretimiz başından sonuna kadar çok garipti. Ruslan'la olanlar hep bir garipti. Düşünsene, diyordum kendi kendime. Onunla ilk intihar teşebbüsünde karşılaştın. Ardından beraber yas tuttunuz, hüngür hüngür ağladınız. Sonra onun yanında panik atakların tuttu. Ardından öfke krizine girdin. Girdiniz. Beraber bir şeyleri parçaladınız.

Sonuç olarak birbirimizi öpmemiz belki de o gün yaşanan en normal şeydi. Daha öncesinde aklımızda olmasına gerek yoktu. Sürekli içinde bulunduğumuz garip ataklar içinde anlık bir arzuya kapılmış olabilirdik.

Ancak kimse o anlık çarpışmanın sonrasında çığa dönüşen kar topu etkisini açıklayamazdı. Ona artık eskisi gibi bakamayışımı açıklayamazdı. Duyduğum öfkeyi, içten içe hissettiğim anlayışı ve her şeye rağmen daha fazlasını isteyen yanımı kimse açıklayamazdı.

Küçük bir kıvılcım çakmıştı. Yangın olmuştu. Ruslan beynime bir virüs gibi yayılmıştı. Ona karşı beslediğim her hisin bir hastalık belirtisi gibi gelmesi de sanki bundandı.

Kendimi anlamıyordum ve anlamama yardımcı olması için birine anlatmam gerekiyordu. Mano yoktu. Mano'suz bir dünyada ilk gerçek sıkıntımı yaşıyordum. Ama bu kaybın beni bir kez daha darmadağın etmesine izin vermeyecektim.

Hayat çaresizlikten ibaret değildi.

Başka seçeneklerim vardı. Olmalıydı.

Aslında, konuşabileceğim ve olanlara halihazırda tanıklık ettiği için fazladan utandırmayacak tek kişi kardeşim Likya'ydı. Aşk onun uzmanlık alanına girdiği için etkili yorumlar yapabilirdi.

Ne yazık ki onunla da aramız pek iyi değildi. Her şey en son bıraktığımız yerde, üstüne konuşulmadan kalmıştı.

Likya kemanını parçaladıktan sonra bir süredir beni görmezden geliyordu. Öfkesi Ferdi Beyin gösterdiği müzik odasıyla geçmişti ama kırgınlığı hala devam ediyordu. Kardeşinin içinde ona karşı böyle bir öfke barındırabilmesi kolay unutabileceği bir şey değildi.

"Özür dilerim Likya," diyerek barış bayrağını ben çekmiştim.

"Bana karşı bu nefretini anlayamıyorum Karya," diye yanıtlamıştı. "Düşmanınmışım gibi davranıyorsun. Sen benim kardeşimsin. Ayrılmaz bir parçamsın. Doğduğumuz ilk andan beri bu böyleydi. Sana karşı bilinçli ya da bilinçsiz yaptığım herhangi bir şeyi art niyet güderek yaptığımı nasıl hissedebilirsin? Ben bunu anlamıyorum."

"Evet, anlamıyorsun. Ama anlamaya hiç çalıştın mı Likya? Ben patlamalar yaşayıp bir şeylere karşı öfkemi belli edene kadar sen hiç bana gelip bir şeyleri sorup anlamaya çalıştın mı bu zamana kadar?"

Önce inkar etti. "Elbette çalıştım."

"Kendini kandırıyorsun. Bu zamana kadar ettiğimiz kardeş sohbetlerinde sen hep kendini, kendi dertlerini ya da kendi hayallerini anlattın. Hep sorunun bana gelmesini bekledim. Ama sen beni konuşmaya gelince tüydün. Sana yakınlaşmaya kalkıştığım her denememde beni hayal kırıklığına uğrattın."

Kan Mevsimi - KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin