1.7. Takıntılı Aşk

1.1K 103 147
                                    

Ruslan
🦇

2 yıl önce...

"Peki, ona karşı koymana ne engel oluyor?" diye sordu Funda. Kütüphanede bizden başka kimse olmamasına rağmen sesini kısık tutuyordu. Buranın tek kullanıcısı olduğunu inkâr ediyordu sanki. Kitaplara değer veren hayali insanların arasındaydı ve onlara hep saygılıydı. Okumak ona göre saygın bir davranıştı.

Ona ayak uydururdum. Zaten konuştuklarımız herkesin duymasından hoşlanmayacağım şeylerdi. "Bilmiyorum," diye iç geçirdim. "Sanırım beni dönüştürdüğü için... Benim sahibim gibime geliyor olmalı."

"Ama böyle bir şey yok," dedi şaşırmış gibi. "Sırf ikinci bir şans tanıdı diye senin hür iradene el koyamaz. Hem sen demiyor musun? Hayatını kaybetmene kendisi sebep olmuşken yalnızca ayıbını kapatmış oldu seni vampir yaparak."

"İlay'ı bilmiyorsun... O henüz insanken de bana sahip olmuştu. Ona ait bir maldan farkım yoktu." Sanırım hiç, bir birey olarak bulunmamıştım yanında. Bana o delici gözleriyle bakıp güzelliğine hayran bırakırken teslim etmiştim tüm dizginleri. Kafede karşıma geçtiği ilk andan itibaren üstümde bir hâkimiyeti vardı. Bu su götürmez bir gerçekti.

"Buna neden izin verdin Ruslan?"

"Aptal olduğum için herhalde." Gülüp sempatisini kazanmaya, acizliğimi yüzüme vurmadan önce sözlerime gülmesini istemiştim.

Oysa Funda hüzünle bana bakmayı sürdürüyordu. "Kendine haksızlık etme. Ondan nasıl bahsedildiğini ben dâhil herkes biliyor. Yılanın inine girmişsin. O durumda kimse cesur olamazdı."

"Âşıkken cesur olabiliyorsun. Fakat bu cesaretle çizdiğim rota ondan kaçmak için değil, daha çok yakınında kalabilmek içindi."

"Şimdi de cesur ol. Kaç ondan. Artık biliyorsun. Artık istemediğine eminsin."

"Emin olmam hiçbir şeyi değiştirmiyor. Onunla aramızda bir daha asla koparamayacağımız bir bağ var artık." Ömrümün sonuna kadar onunla olmak zorundayım.

"Eğer sandığın kadar sahibinse, söyle bana; neden yetim vampirlerle dolu bir okuldasın?" Doğru bir noktaya parmak basmış gibi tek kaşını kaldırdı.

"Durumun böyle olmadığını biliyorsun." Elimi ensemdeki saçlara götürdüm. Uzatıyordum. Dönüştüğüm gün böyle daha çekici bulduğu için saçımı kazıyan İlay'a inat uzatıyordum. Beni benliğimden sıyırıp attıktan sonra aynadaki yabancıda kendime ait birkaç şey görmeye çabalıyordum.

"Bence, senin durumunun tam olarak böyle olduğunu kabullenmen lazım. Senin üzerinde hiçbir hükmü yok. Olsa burada yanında olurdu." Bana doğru uzanıp samimiyetle ellerimi tuttu. "Ondan kopacak gücü içinde bulamıyorsan bu fırsatı kullan. Kantonluk sizi ayırmışken, bağınız bu kadar zayıfken bitir."

"Ne yapmamı istiyorsun?"

"Ara onu. Ara ve bir daha yüzünü görmek istemediğini söyle."

"Beni öldürür," dedim korkuyla. "Bana verdiği hayatı kendi elleriyle alır."

"Seni gerçekten seviyorsa böyle bir şey yapmayacaktır."

"Onun sevgisine dair bir bahis oynayacaksam masaya yatırdığım şey hayatım olmazdı." Bunu beraber geçirdiğimiz ilk haftanın sonunda keşfetmiştim. "İlay'ın duyguları onun en kestirilemez parçası."

"Bu ketumluğuna rağmen nasıl ona âşık kalabildin? Seni sevdiğine nasıl ikna oldun?" Anlamak için ne kadar çaba sarf ettiği, yine de başarısız olduğu yüzünden okunuyordu.

Kan Mevsimi - KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin