Sadece Aşktı Bölüm 2

38 3 0
                                    

Bölüm şarkısı: Esmeray - Unutama Beni

Düğüne kadar olan iki gün sanki bir şey olmamış gibi normal düzenimde devam ettim. Değişiklik olmamıştı. Ne içtiğim içki sayısı artmıştı ne de gülüşlerimin sayısı azalmıştı. İçimde kırılacak yer kalmadığı içindi belki de. Ya da hissizleştiğim içindi. 

Düğün İzmir 'deydi. Ben İstanbul 'da yaşıyordum. Kutuyu açmamıştım, içinden ne çıkarsa çıksın giyecektim ne de olsa. Kutuyu aldım kapının dışına bıraktım. Ayakkabılarımı giydim ve dışarıya çıkıp kapıyı kilitledim. Kutuyu ellerime alarak merdivenleri indim, ayağımın ucuyla dış kapıyı açtım ve bekleyen taksiye ilerledim. 

Otogara geldiğimde taksinin ücretini ödedim ve kutuyu alarak indim. Uzun otobüs yolculuğunda bir şeyler hissetmeyi denedim. Kızgınlık, nefret, kırgınlık en ufak sinir parçacığı bile bulamadım. Yaşadığım şeyleri düşünerek birazcık bile olsun içimde his uyanmasını istesem de olmadı. Onlara karşı sinirlerim alınmış gibiydi.

İzmir 'de otobüsten indiğimde taksiye binip otelin adını verdim. Benim için lüks bir otelde oda ayırtmışlardı.  Düğüne üç saat varken taksi otelin önünde durdu. Saat beşti ve düğün saat sekizde başlıyordu. 

Resepsiyondan ismimi söyleyerek odanın kartını aldım ve yukarıya çıktım. Kutuyu yatağın üstüne bıraktım ve banyoya girdim.  Havlulara sarınarak banyodan çıktığımda bakışlarım makyaj masasında duraksadı.  Bir kadının ihtiyaç duyabileceği her şey vardı masanın üzerinde. Aynanın kenarına bir not sıkıştırılmıştı.

"Gün senin günün istediğini yap, seni yalnız hissettirmeyeceğiz"

Son cümleye anlam veremesem de notu aynaya tekrar sıkıştırdım ve kutunun önüne geldim. 

Kutunun içindeki taşlar beni düşündürse de elbiseyi çıkarıp baktığımda güzel duruyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kutunun içindeki taşlar beni düşündürse de elbiseyi çıkarıp baktığımda güzel duruyordu. Gerçi çirkin olsa da yapacak bir şey yoktu o kutunun içinden çuval çıksa da giyecektim.

Bu elbisenin içine sütyen giyemezdim. Sadece külotumu giydim ve elbiseyi üzerime geçirdim. Elbisede fermuar yoktu. Sırtım açıktaydı. Saçlarımı salaş bir topuz haline getirdim yüzümün her iki tarafından incecik bukleler bıraktım ve makyaj masasına oturdum. Makyaj yapmayı hala sevmiyordum. Elbise yeterince abartılı diyerek dudaklarıma kiraz çiçekli nemlendirici sürdüm yanaklarıma bir iki fırça darbesiyle allık yedirdim ve gözlerime pembe tonlarında hafif bir far sürdüm. Belli belirsiz bir makyajla ve afilli bir elbiseyle düğüne hazırdım.

Resepsiyonu arayarak bana bir taksi çağırmalarını istedim saat yedi yirmi olmuştu.

Ayakkabım yoktu. Ne giysem diye düşünürken masanın altındaki kutuyu farkettim. Kutuyu açtığımda içinde gerçekten güzel bir topuklu ayakkabıyla beraber bugünlerde aşina olduğum notlardan çıktı.

"Hazırlık yapmayacağını tahmin ettiğimiz için ayakkabını da aldık. Bizi kırmayıp düğüne geldiğin için teşekkürler."

Ayakkabıyı giydim, minik el çantama oda kartını ve kirazlı dudak kremini koydum. Elime düğün davetiyesini aldım ve odadan çıktım. Taksiye adresi söyledim ve gözümü kapattım. Bu şehri görmeye hazır değildim. Ağlayarak geçtiğim, masumluğumu bıraktığım bu şehrin aynı şekilde kaldığını görmeye hazır değildim.  Bu şehir geçmişimle bağdaşlaşmıştı.

Sadece SakarlıktıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin