Bölüm 4:TAVŞAN

1K 54 6
                                    

 Bölümü ithaf ettiğim kişi kardeşim olur :)) arkadaşlar o kişi şu an dış kapının dış mandalı bile değil :)) ama o hayatımdan çıktığı için çok mutluyum :)) sonuç olarak hayatımıza bizi mutlu edecek insanlarla devam etmeliyiz :))

''kızlar neden oyuncaklarıyla beraber uyurlar dersiniz? Çünkü yanlarında kimse yokken oyuncakları cansız olmasına rağmen onların yanındadır. ''

Tabi siz şimdi Selim'i bir kızla öpüşürken bastığımı düşünüyorsunuz. Ama öyle değil tamam anlatıyorum...

Kapıyı bir açtım karşımda bir plazma ve ekranda öpüşme sahnesi var. Ben sadece kitap okuyan bir kızım tabi böyle bir sahne görünce direk ellerimi gözüme kapattım ve arkamı döndüm. Anlamıştım burası benim odam değildi. Tam karşı odanın yani odamın kapısını açacaktım ki arkamda kahkaha sesi duydum. Yavaşça döndüm ve bizim yeşil gözlü gülen bir suratla bana bakıyordu...

"Ne var" dedim.

"Tabi yaşın tutmuyor böyle şeyler izlemeye değil mi?" dedi

Ben onu takmayarak odama girecektim ki beni durdurdu.

"Önce yüzünü yıka rengin yerine gelsin domatese dönmüşsün."

Koşarak bu katta bulunan son kapıyı açtım ve aynaya baktım.....

Ahh, bilmeliydim böyle olacağını ben kahkaha atarken birine yakalandığımda bile kızarırdım bir de böyle bir sahne görünce....

Doğal olarak kırmızıya dönmüştüm. Bir de Selim'e rezil olmuştum. Huyunu bilmiyorum ama okuduğum kitaplardaki gibi bir erkekse veya abiyse vay başıma gelenler...

İç sesime küfürler yağdırırken büyük konuşamamam gerektiğini tekrar anlamıştım. En kötü ne olabilir dedim ve sonuç domates Eylül!

İçimden

-tamam Eylül Selim' i umursamıyor ve pozitif düşünüyoruz. Pozitif , pozitif, pozitif...

Şimdi bunları düşünmeyeceğim odama gidip kitaplarımı yerleştirmem gerekiyor. Sorunsuz bir şekilde bakın bu evde ilk kez sorunsuz bir şekilde odama eşyalarımı yerleştirdim.

Kitaplarımı odama girdiğimde ilk dikkatimi çeken ve gördüğümde çığlık atarak başıma herkesi topladığım kitaplığa yerleştirirken zihnim boşalmış, ruhumsa yeşil bahçelerde dolaşıyordu.

Sonunda kitap yerleştirmesi bittiğinde somurttum. Kıyafet yerleştirmek işkence gibiydi.

Şimdi diyeceksiniz gecenin 11 buçuğunda ne yerleştirmesi ama ben rahat edemiyorum karışık bir odada uyuyamıyorum yani.

Sabır çekerek kıyafet valizini boşalttığım yatağıma ilerledim. Of hepsi dağılmıştı tekrardan dürülmesi gerekiyordu.

Gözlerimi kapattım ve gülümseyerek konuştum ''sakin ol Eylül sakin ol yerleştireceksin ve bitecek sakin ol''

Gözlerimi açtığımda gülümsememi genişlettim ve önceden dağ gibi gözüken ama şimdi pamuk olarak gördüğüm kıyafetleri dürmeye başladım.

Vay be hayata bakın. Annem evleniyor hatta evlendi bile ama ben ortalığı yıkmam gerekirken oturmuş yeni odamın ne kadar güzel olduğunu düşünüyorum. Cidden bende var ne olduğunu sormayın ben de bilmiyorum. Tamam biliyorum....

Yaşadığım olaylara olgunca tepkiler vermeyi sekiz yaşımda bırakmıştım. Bugün annemin evlenmesine, okulumun değişmesine ya da başka şehire taşınmamızı diğer insanlar gibi karşılamayışım bu yüzden sanırım.

Düşünüyorum da başkası olsa illa ki sorun çıkarırdı. En küçüğünden örnek verecek olursak arkadaşlarımdan ayrılmak istemiyorum anne derlerdi.

Tüm bunların ikinci bir açıklaması da olabilir tabi ki bence yüksek ihtimalle o.

Takmıyorum hiçbir şeyi. (yazar gerçek hayatta şöyle der kafama tokadan başka bir şey takmıyorum ve bunu uygular) Buna bir örnek verecek olursak iyi ki arkadaş edinmeyi seven ve bir arkadaş grubuna dahil olan biri değilim. Beni geride bıraktığım şehire bağlayan hiçbir şey yok bu nedenle anneme sorun çıkarmama da gerek yok.

Üçüncü şıksa yok ya evet evet üçüncü şık yok ikincisi doğru. Umursamamak sonuna kadar.

Neyse felsefe yapacak durumda değilim bir kaç sayfa kitap okuyup yattım. Oyuncak tavşanıma sarılarak :) (lise döneminde yazarken hikayenin ortasına neden gülücük koyduğumu inanın bende bilmiyorum! ) Pembeden nefret ettiğim halde tavşanım pembe, kocaman ve yumuşacık.... (gerçekten oyuncak tavşanım var)

*****

Sabah tavşanımın kucağımdan çekilmesiyle uyandım. Gözlerimi bir açtım tavşanımın kulaklarından tutulmuş sallandırılıyor, bakışlarımı tavşanımı tutan kişiye çevirdim.

Selim ve Selim yine Selim.

İçimden " öldün oğlum sen" dedim ve kendime düşünme fırsatı vermeden yataktan fırlayarak Selim'e tokat attım. Şimdi bir oyuncak için yapılır mı bu? diyebilirsiniz. Yapılır kimse benim tavşanıma zarar veremez!!

Yani size göre zarar vermek olmayabilir ama ben annem temizlik yaparken onu dolabın üzerine koydu diye kavga etmiş insanım, biri gelecek kulaklarından tutacak ve ben sesimi çıkarmayacağım! Yok öyle bir dünya.

Tavşanımla uyuduğum her gece gözlerimin önüne gelirken gülümsedim oh iyi yapmıştım. Ellerime sağlık!

Yaptığım şeyle gurur duyarken Selim' e baktım Selim' in gülümseyen yüz ifadesi dondu kaldı korkarak bir iki adım gerilerken yüzü giderek sinirlenen bir ifadeye bulanıyordu.

Sanırım korkmakta haklıydım çünkü Selim delirmiş gibi bakan gözlerle bana doğru bir adım attı.

Ah Eylül ah ilk günün sabahında tanımadığın bir abiye tokat atılır mı ya? Mal mısın sen?

İç sesim '' evet'' derken geriye doğru iki adım daha atmıştım. Selim üzerime gelmeye devam ediyordu.

Eyvaaah! İşte şimdi ayvayı yemiştim...

KAÇ EYLÜL KAÇ

Sadece SakarlıktıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin