Bölüm 35:UYKULU GÖZLER

297 11 8
                                    

pıtırcıklar yb yayınlamamam için geçerli hiçbir sebebim yoktu ama yazmak içimden gelmedi özür dilerim ve babam baskı kurunca bunu yazdım bölüm kızımızın ağzından selimden olanı bazıları beğenmemişti ve ben yeniden bi kurgu oluşturdum o selimin ağzından olanı unutun boşverin onu ve bu hafta bi bölüm daha gelecek çünkü yazmayı hayal kurmayı özlemişim ve bana mutluluk veren şeyler yaşadım:)))) ıhm bölüm bu kadar geç geldiği için özür dilerim hepinizden

acemi ve deli yazarınız.....

Dudaklarına yapışırken ne düşündüğümü inanın bende bilmiyorum.

Eve onun arabasıyla giderken utancım iyice su yüzüne çıkmıştı.
-Selim lütfen biraz önce olan şeyi hiç yapmamızın farzetsek? Hı olmaz mı?
dedim gülmeye başladı
-bunu yaptığına her ne kadar hala inanamasamda tamam unutalım bunu senin yüzüne vurmayacağım
dedi umarım öyle olur diye düşündüm eve geldiğimizi arabanın durmasıyla anladım.
Hızla arabadan indim kapıya doğru gidiyordum ki Selim'in seslenmesiyle ona döndüm
-uyuyan ailemizi uyandırmak istemezsin bence
dedi.

Evet haklıydı uyuyan ailemi uyandırmak istemezdim.

Selim benim odamın penceresinin altına gitti bende peşinden.Pencereye tırmanmaya başladı kocaman olmuş gözlerimle ona baktım düşse nolur acaba?

Of ya kesin benide pencereden sokar evin içine yükseklik korkum var benim ya çıkamam ki ordan.Selim eliyle gel gel işareti yaptı.Omuz silktim yükseğe çıkacağıma sabahlardım bahçede.

-İyi o zaman sen bilirsin yine de ihtiyacın olursa seslen odandayım

dedi.

Aradan bir kaç dakika geçmişti ki köpek sesi duydum eyvah köpekten de korkardım ben!Köpeklere yem olmaktansa yükseğe çıkarım.Kısık sesle

-Selimm

dedim benim bile zor duyduğum sesimi duymasını umarak.Ki duydu da sanırım nöbet tutuyormuş pencerenin dibinde.

-Efendim

dedi

-hadi beni yukarı çek

dedim gülümseyerek ama o görmedi bunu.

-Hadi gel

dedi elini aşağıya uzatarak her ne kadar istemesemde ona güvenmek zorundaydım.Sonunda odama girdiğimde odanın niye karanlık olduğunu anlamamıştım.

Işığı açmak için gidiyordum ki yatağımın ayağına kendi ayağımı çarptım.Ses çıkarmamam gerektiğini bilincinde olarak atacağım çığlığı içimden atarak dışımdan sadece öksürme sesi çıkardım.

Elimle ayağımı tutarak zıplamaya başladım Selim yanıma gelmek için ayağa kalmıştı ki diğer elimle ona dur işareti yapmaya çalıştım tabi bunu başaramadım bu sakarlıkla iki işi birden yapmaya çalışmak hangi akla hizmetse!

Şey ben ikisini bi arada yapamadığım için yere beni tutmaya çalışan hatta bacağımın tekini tutmayı başaran Selim'de üstüme düştü.

Gürültü çıkarmayalım diye düşünen biz evi deprem oluyor gibi salladık anlayacağınız.

Sonra hala karanlık olan odamın ışığı açıldı ve içeri annemle Tarık amca girdi.

Uykulu olan gözleri halimizi görünce yerinden fırlayacak kadar açıldı.

Şimdi ayıkla pirincin taşını Eylül...


Sadece SakarlıktıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin