BÖLÜM 5:SİNİRLİ SON

947 51 5
                                    

Ay kız bölümü önceden düzenlemiştim bir baktım size hiç cümle yazmamışım :))) ee nasılsınız :))) iyi olun iyi ben çok iyiyim :))) aşağıya da bir ipucu bırakıyorum :))) ehehhhe kitabın sonu değişti de :))

''bir erkek sizi ilk tanıştığınız zamanlarda kıskanmaz, sevgili olsanız bile. Eğer ki kıskanıyorsa o işin içinde bir iş vardır. ''

Evet şu an üvey abimden kaçmaya çalışıyorum. Kucağımda tavşan üstümde pijamalarım yüzümü bile yıkamamış bir şekilde evin içinde turluyorum. Koşarak merdivenlerden indim.

Sağıma baktım annem kahvaltı hazırlıyordu. En iyisi oraya sığınmak diye düşündüm ve hızla eğilerek masanın altına girdim. Belki bu kadar korkacak ne var diyeceksiniz ama Selim'in yüz ifadesini görmediniz .O sırada Selim koşarak merdivenlerden indi ve konuşmaya başladı bir yandan da her eşyanın arkasını ve içini kontrol ediyordu.

''Eylül nerdesin bilmiyorum ama beni duyduğunu biliyorum. Yaptığının bedelini çok fena ödeyeceksin!!!''

Sözünü bitirdiğinde masanın örtüsünü kaldırdı .Ben de hiç düşünmeden yerimden fırladım koşarak dış kapıyı açtım. Selim nerde diye bakmak için arkama döndüm koşarak üstüme geliyordu o korkuyla kapıdan koşarak çıkıyordum ki birine omuz attım.

Ama durmadım ve koşarken bir yandan da ''özür dilerim'' diye bağırdım. Şu an çıplak ayakla üzerine çiğ yağmış çimlerin üzerinde koşuyorum. O sırada ayağım bir taşa takıldı ve düştüm ama canım yanmıyordu hatta biraz önceki korkumda kaybolmuştu.

Tavşanım çim lekesi olmasın diye üzerime koydum ve çimlerin üzerine uzandım ardından kahkaha atmaya başladım. Hem de deliler gibi. Sonra Selim geldi benim bu halimi görünce uzaylı görmüş gibi garip garip bana bakmaya başladı. Bense onu umursamadan gülmeye devam ediyordum. En sonunda krizim bittiğinde elimi Selim'e uzattım.

Elime uzuuun uzuuun baktı ve sonunda beni kaldırdı. Sonra ne olur ne olmaz diyerek eve kaçtım. Ama bu sırada unuttuğum şey çimlerin üzerine düşmem ve giysilerimin leke olmasıydı.....

Eve girdim ve salonda oturan birini gördüm. O da benim ona baktığımı hissetmiş olmalı ki bana doğru döndü. Tam o sırada annem mutfaktan kahvaltılıkları taşıyordu.

''Kızım bak bu Alaz seninle yaşıt ve aynı okula gidiyorsunuz''

dedi. Eee bana ne bundan anne ben bunu düşünürken Alaz araya girdi

''ben Alaz Selim'in en yakın arkadaşıyım sen?''

dedi ve elini uzattı. Eline bir bakış attım ve suratına baktım. Sırıtıyordu ''Eylül'' dedim ve yönümü merdivenlere çevirerek odama doğru yol aldım.

Odama girdim tavşanımı yatağıma bıraktım üzerimi değiştirdim. Saçımı toplarken biri odama daldı. Yerimden kıpırdamadan aynaya baktım arkamda Selim ciddi bir şekilde bana bakıyordu.

''Ne var''

dedim.

''Hiiiç sadece bir daha çimlerin üzerine düştüğünde herkesten sonra kalk ki o halini gören olmasın''

Dedi ve ben şaşkın şaşkın ne söylediğini anlamaya çalışırken saçımı bağladığım tokayı kaptığı gibi aşağı indi. Tabi ben de arkasından....

Ama kahvaltı masasını görünce durdum ve Selim'in peşini bırakarak oraya doğru yürümeye başladım. Transa girmiş gibiydim masa o kadar mükemmel görünüyordu ki önümde ki koltuğu görmeyerek ayağımı çarptım. O acıyla yerimde zıplarken tekrar bir şeye çarptım düşünün o kadar sakarım ki neye çarptığımı hatırlamıyorum.

Neyse tekrar çarptım ama bu sefer Alaz çaprazımda olduğu için onunla beraber yere düştük. Bu sakarlıkla düşerken kafamı bir yere çarpmadığım için şükrediyorum. Sonra üzerimde bir bakış hissedince Selim'in bize baktığını gördüm.

Hem de sabahkinden daha kızgın bir şekilde....

Sadece SakarlıktıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin