24. KASAP.

2 0 0
                                    



Genelevin yüz, yüz elli metre ilerisinde arabasının içinde oturan Santiago, avı ve üç adamının binadan çıkarak siyah bir Mercedes'e doluştuklarını görünce motoru çalıştırdı ve diğer araç hareket etmeye başlayınca fazla yaklaşmamaya çalışarak aracı takibe koyuldu.

Böylece Japon mafya lideri ve yanındakiler önde, o ardlarında Tokyo'nun kalbinden dış mahallelerine kadar yol aldılar ve etraflarındaki evler yerlerini boşaltılmış fabrikalara bırakınca kasap " Ulan bu herif daha önce bu taraflara hiç gelmemişti. Ne işi var burada?" diye meraklandı. Mercedes eski bir lastik imalathanesinin önünde durup hedefi ve adamlarından ikisi içeri girip sonuncusu ise şöför koltuğunda kaldığında " Bu, bu kadar zamandır beklediğim fırsat olabilir." diye heyecanlanarak bir süre dışarıda beklemeye, eğer adamlar geri çıkmazlarsa harekete geçmeye karar verdi.

Suikastçi sonraki on beş dakikayı kalbi ağzında " Lütfen içerde kalsınlar, Lütfen içerde kalsınlar." diye dua ederek geçirdi ve avını buraya getiren şöför kapıyı açıp biraz ötesindeki ağacın gölgesine konmuş tahta sandalyeye kurulunca mafya liderinin şimdilik bir yere gitme niyetinde olmadığını anlayarak " Hadi bakalım iş başına." diye torpido gözündeki tabancayı ve Nepal'lı askerlerin kullandıkları efsaneyi Kukri bıçağını aldı. Aşağıya inerken ikisini de beline soktuktan sonra da yavaş yavaş yüz metre kadar ilerisindeki adama doğru ilerlemeye başladı.

Bir süre sonra aralarında yirmi, otuz metre kadar mesafe kaldığında; Şöför onu fark ederek ayağa dikildi ve elini kaldırarak Japonca bir şeyler bağırdı.

Kasap, dilini anlamasa da adamın hareketlerinden ona gitmesini işaret ettiğini bildiği halde yoluna devam ederek " Af edersiniz. Ben bir turistim ve kayboldum. Bana Tokyo'ya giden yolu tarif edebilir misiniz?" diye sordu.

Adam hemen çok bozuk bir aksanla İngilizce " Defol buradan! Defol buradan!" diye terslendi ve artık aralarında en fazla on beş metre kaldığından ve bu mesafeden bir serçeyi bile mıhlayabileceğinden emin olan Rodrigo belindeki bıçağa asılıp keskin çeliği fırlattı. Kukri herifin göğsüne sapına kadar gömülünce de alarm vererek binadakileri uyaramasın diye koşarak yanına gitti ve ağzını kapattı.

Sonraki bir, iki dakika şöförün ağzından, burnundan kan gelerek can çekişmesi ve Kasabın zevkten dört köşe bunu seyretmesiyle geçti ve adam son nefesini verdiğinde; Santiago " Oh be! Dört aydır kimseyi öldürmediğim için yüreğim sıkışıyordu. Neyse ki karşıma şu çıktı da biraz olsun kendine geldim!" diye ayaklanıp mafya liderinin binada ne yaptığını anlamak için kapı yerine imalathanenin camları kırık pencerelerinden birine doğru ilerledi. Gizlice içeri baktığında da o ve yanında getirdiği iki kırığının demir bir tabureye sıkı sıkı bağladıkları, görünüşünden batılı oluğu anlaşılan birini sırayla dövdüklerini gördü.

Kasap " Demek bunun için bu kuytuya geldiniz." diye düşünerek pencerenin yanından imalathanenin girişine doğru seğirtti ve kapıya varınca umursamaz bir şekilde içeriye yürüyüp " Hey!" diye haykırdı.

Yakuza lideri ve iki adamı hemen ondan tarafa döndüler ve Santiago tabancasını doğrultup birer kurşunla önce mafya liderinin sağındaki ve sonra da solundaki heriflerin işlerini gördükten sonra namluyu, elini arkasına götürerek belindeki silahı çekmeye hazırlanan avının üzerine çevirdi.

" Bence onu olduğu yerde bırak!"

Mafya lideri, Kasabın buz gibi sesinden tetiğe asılmak için bir an bile tereddüt etmeyeceğini anlayarak kollarını havaya yükseltti ve İngilizce " Sende kimsin be?!" diye sordu.

Santiago adamın yanına yürüyüp " Gebermeden önce yüzünü göreceğin son kişi." cevabını vererek silahının kabzasını herifin avurduna gömdü ve onu bayılttı.

DAĞIN YAŞLI ADAMI ( TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin