"Ölümden döndüm ve bana en iyi teklifin kek mi Devrim?" diye sordu Ege tatlı tatlı tek kaşını kaldırırken, gözünün önüne tuttuğum ve şaşı bakmasına sebep olan kremalı keki ittirdi.
"Beğenemedin mi?" dedim ona ters bir bakış attıktan sonra. "Kek her şeyi çözer." Omuz silktim ve keki mideme indirdim. Lezzetin doruğu olan yiyecek kendine ponçik göbeğimde yer edinirken tuhaf bir haz hissetmiştim. Parmağımı ısırmamak için kendimi tutarken "İyi misin?" diye sordum.
"Daha iyi olmuştum," diye yanıtladı sorumu, doğrulduğu yere tekrar yattı. Son olarak geldiğimiz saçma sapan otelde, Ege'nin odasındaydık. O, yatağında uzanmış ben de yanına oturmuştum. Poyraz çok mühim işini halletmeye gitmeden önce, bizi buraya bıraktırmıştı. "Her gün ölmüyoruz falan sonuçta."
"İyi ki de öldün iki dakika, bir ömür başıma kakarsın artık," dediğimde bana şok olmuş gibi bakarak ağzını kocaman açtı ve elini göğsüne koydu. "Şaka," diye mırıldandım ve poşetten çıkardığım diğer keki ona uzattım. "Kek?"
"Öf, tamam ver." Keki aldı ve yattığı yerden doğrulup yemeye başladı. Kafasını sallayarak keki yuttuktan sonra "Güzelmiş," dedi yavaşça. Zorlanarak ayağa kalkarken eli ağrı çektiğini belli edercesine göğsünün üstündeydi.
"Poyraz'da ayı gücü var," diye mırıldandı dolabına doğru yürürken. "Göğüskafesimi içine göçertmiş." Kafasını iki yana sallayıp derin bir nefes aldı.
"Ayı gücü değil, öküz gücü," dedim kahkahama engel olamayarak. Ege bana 'neden böylesin' tarzı bir bakış attı ve dolabından bir gömlek çıkarıp üstündekini vücudundan sıyırdı. Sonra da saf saf ona bakan bana döndü. "İzleyecek misin acaba?"
Ona doğru gözlerimi devirdim. "Senin pudingden yapılmış kasların dikkatimi çekmiyor." Arkamı döndüm ve duvardaki şüpheli kurşun deliğiyle bakışarak, bağdaş kurmuş şekilde oturdum. "Ne yapıyorsun sen bu arada?"
Nefesini verdi ve mırıldandı. "Poyraz'a sözümü tutuyorum." Tek gözümü kısıp kaşlarımı çattım. "Sözünü mü?"
"Evet. Ona Atakan Arslankurt'un kızını, gereken saatte hastaneye götüreceğime dair söz verdim."
Kendimi sinirli hissederek hızla arkamı döndüm ve Ege'nin, "Devrim!" demesi ile aynı hızda eski pozisyonuma geldim. "Pardon," dedim mahcup bir sesle. "Dinlenmen gerekiyor Ege dışarıda olman değil."
"Merak etme bebeğim kızlar beni yormuyor çünkü hepsi bana hasta." Kıkırdayarak konuştu. Bir süre kahkaha atmaktan konuşamadıktan sonra "Hem genç bir erkeğin tatmin edilmesi gereken bedensel..."
"Ege Atalay sen çok kötü bir çocuksun!" diye bağırıp elimdeki yastığı bakmadan arkama fırlattım. Müthiş isabetli atışım sonucu yastık Ege'nin suratına çarptı ve arkamdan bir şangırtı geldi. Arkamı döndüğümde Ege'yi üstünü değiştirmiş, yere düşmüş kahkaha atarken gördüm. Onun masum, komik ifadesine bakarken ben de gülmeye başladım ve anca gözlerimden yaş geldiğinde durabildim.
Ege nefes nefese ayağa kalktı. Kendini toparlamak ister gibi kıvırcık saçları dans ederek kafasını iki yana hızla salladıktan sonra, "Gidelim," dedi. "Sen kendin takılırsın, benim kızla sadece bir iki saat işim var. Hastane açılmıştır değil mi?"
"Ne bileyim onu mu takip ediyorum ben," diye mırıldandım. Ege'nin ifadesiz suratını görünce sırıttım ve "Evet, açıldı." dedim.
Ege montunu üstüne alıp kapıya doğru yürüdü ve kapıyı geçmem için tuttu. Kapıdan geçtikten sonra kendisi de arkamdan geldi ve otelin çıkışına doğru yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEVRİM 2 - GÖLGE
Teen FictionBirkaç yanlış tercihin ve amansız bir adama aşık olmanın hayatını ne kadar değiştireceğini bilmiyordu Devrim. Ölümün kıyısında dolanmak, içindeki sızıya göğüs germekten daha kolaydı. Peki ya zihninde dolanan gölgeler bir insan formunu aldığında, kay...