Civan elindeki bira dolu bardağı karşısındaki üstü kapalı aynaya atarak kırmıştı. Ayna parçaları etrafa saçılırken duyduğu suçluluk onu dahada yıkıp dökmeye itiyordu. Yerinden yavaşça kalktı. Başının dönmesiyle kalktığı yere geri oturdu. Etraf kararmıştı. Kaç saattir burda oluğunu bilmiyordu. Saatlerdir sadece içiyordu. Yatağın yanındaki telefonuna uzandı. Saat dört olmuştu. Birazdan güneş doğacaktı. Telefonun ekranında arama ya da mesaj yoktu.
Yalnızlık kalbine saplanıyordu. Burda bu yatakta annesi gibi ölse ölüsünü bile bulan kimse olmıycaktı. Annesi gibi bedeninden kokular yayıldığında etraftakiler rahatsız olucak ve çürümüş, nerdeyse kemikleri gözüken, etlerinde böceklerin gezdiği bedenini kapıyı kırarak giren polis bulacaktı. Hırsla önünde duran sandalyeye tekme savurdu ve üstündeki bira şişelerinin yere savruluşunu seyretti. Midesi bulanıyordu zorla yataktan kalkıp tolete gitti. Midesi bulansa da kusamıyordu. Parmağını boğazına sokarak midesinde olan birayı geri çıkardı. İğrenç tat parmağını sokmasına gerek kalmadan onu tamamen kusturmuştu. Zaten yemek yemediği için sadece bira kusmuştu. Elini yüzünü yıkadı.
Başını kaldırdığında gerçekten aynadaki yansıması iğrençti. Kendini bu karanlıktan çıkaramıyordu. Ne yapsa kurtulamıyordu. Kötü olmayı düşündü çünkü hiç bir zaman kötü bir insan olmak istememişti. Mesele Haşimoğlu olduğunda kendini tutamıyordu. Hayatını bunun üzerine kurmuştu. Tamam intikamını almıştı ama neden içi soğumuyordu. Daha yapacağı çok şey vardı. Onu durduran ise o kızdı. Dilşa'yı düşündüğünde vicdanını susturamıyordu. Haksızlık yaptığını tüm kalbiyle biliyordu. Yolu bu olmamalıydı ama başka çaresi yoktu. Planına başlamıştı artık bunun geri dönüşü yoktu. Sırada o eve girmek vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA
General FictionGerçekten bir töre hikayesi okumak isterseniz buyrun . Töre , Berdel , Kuma Mardin'in topraklarında hepsine yer vardı da . Aşkı için savaşanlara yer varmıydı.