21•

14.2K 781 1K
                                    

Gözlerim uykunun bedenimi terketmesiyle birlikte eş zamanlı olarak aralandığında , kafamı kaldırıp benim için sabaha kadar nöbet tutmuş ve sanırım bir kaç saat önce uyuya kalmış olan koca adamı bulmuştu.

Boynu tutulacaktı ama uykusunu da bölmek istemediğimden fazla hareket etmeden ve ses çıkartmadan yataktan çıkıp odadan da çıktım.

Kollarımı sıvadıktan sonra mutfağa geçerek güzel bir kahvaltı hazırlamak için işe koyulduğumda açlıktan guruldayan karnımı da görmezden gelmeye çalışmıştım...

▪▪▪▪

Son olarak masaya yerleştirdiğim bardakların ardından olduğum yerde daha fazla durmadan mutfaktan çıkıp Savaş'ı kaldırmak için odaya ilerlemeye başladım.
Yavaşça açtığım kapıdan sonra içeri girdiğimde hâlâ bıraktığım şekilde uyuyor olduğunu görmüştüm.

Onu kaldırmadan önce komidinin üzerindeki telefonu elime alıp gelmeleri için Akasya'ları aradım.
Bir süre çalan telefon açıldığında henüz Akasya bir şey diyemeden hızlıca konuşmaya başladım.

" Kahvaltı hazır. Atakan'ı da al gel. Bekliyorum..."

Telefonu kapatıp yatağın üzerine fırlattıktan sonra Savaş'ın yanına ilerleyip hafifçe koluna dokunarak seslenmiştim.

" Savaş...Kahvaltı hazırladım , kalk hadi. "

Savaş dediğim andan itibaren gözleri açılan ve uzandığı yerden diklenen koca adama , gülen gözlerle bakıp bir kaç adım geriye giderek yataktan kalkmasını beklemiştim.

" Geliyorum yavrum. "

Dediğiyle birlikte olduğum yerde durmaya bir son verip odadan çıkarak mutfağa doğru ilerlemeye başladım.
Masaya son bir kaç dokunuş daha yaparken çalan zille birlikte hızla salona geçip kapıyı açmıştım.

Akasya daha içeri geçmeden kucağıma atlayıp sıkıca sarıldığında kahkaha atıp ben de sarılmıştım.

" Dur deli kız! Sakatlayacaksın ikimizi de..."

Dediklerim umrunda değilmiş gibi yanaklarıma binlerce kez öpücük kondurup kollarımdan da çıkarak içeri geçen deliye kaşlarım çatık sinirle baksam da istemsizce tebessüm edip gözlerimi devirmiştim.

" Ne yapayım zengin sarılması yapamıyorum kuzum. Böğrüme sokmam lazım seni. İçim öyle rahat ediyor..."

Cümlesi biten Akasya'ya içeri girip koca kolları arasına beni hapseden Atakan'la birlikte güldükten sonra adımlarımı kapıdan dışarı yöneltip bağırmıştım.

" Ertuğrul! Cihatt!! Yemeğe gelin hadii! "

Bağırışımla birlikte ikisi de koşarak gelip eve girdiklerinde sırıttım. Gelmeselerdi biliyorlardi ki mezarlarını onlara kendim kazdırır oklavayla kemiklerini kırardım.

Herkes masada yerini aldığında çayları doldurmaya başlamıştım. Savaş'ta mutfak kapısından otoriter ve hafif korkutucu bir giriş yaptığında tüm ekip tamamlanmıştık.

Baş köşeye geçen koca adama çayını verdikten sonra bende hemen yanına oturup kahvaltımı yapmaya başladım.

Kahvaltının ortalarında çayından son yudumunu alan Cihat , Savaş'a bakıp konuşmak için izin ister şekilde ufaktan öksürdüğünde koca adamın eliyle müsaade verdiğini görmüştüm.
Konuşmaya başlayan Cihat'ı can kulağıyla dinlemeye başladım.

" Abi... açık havada , bu mevkideki herkesi kapsayan bir gece eğlencesi düzenlenecekmiş. Bir gelişme olursa haberim olsun demiştin. "

Cihat'ın dedikleriyle birlikte heyecanlanan Akasya elindeki çatal ve bıçağı yere bırakıp ellerini çırparak konuştuğunda ne diyeceğini anlayarak bıkkınlıkla oflamıştım.

NEVA'MHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin