Hayat mücadelesi içinde herkes gibi yaşam savaşı veren Neva Aktan'ın , işi gereği cezaevine aşıya gitmesiyle başlayan , Savaş Kayademir'in ilk gördüğü anda tutulduğu kızımızın başına gelenleri konu alan bu hikayeye gelin hep birlikte konuk olalım...
Evin önünde durduğumuzda arabadan inip elimde elbisem ve ayakkabımla ilerlemeye başlamıştım. Arkamdanda Savaş geliyordu tabiki...
Korumalar hafif titrekçe demir kapıyı açmaya başladığında selam vermeyi de ihmal etmemişlerdi.
" Hoşgeldiniz abim , yengem..."
Neva : " Hoşbulduk Kartal."
Içeri geçtiğimizde soğuktan donan kıçım yüzünden koşarak eve gidip kapıyı açan Ertuğrul'la birlikte içeriye girmeye başlamıştım.
Atakan beni görür görmez ayağa kalkıp baş selamı verdiğinde Savaş'a da aynısını yapmıştı. Beklemeden elimdekileri masanın üzerine fırlatıp koşarak şöminenin yanına gittim.
Atakan bu halime gülerken Savaş koltukların üzerinde duran kalın pikelerden birini alıp bir kaç adımda yanıma gelerek üzerime örtmüştü.
Gözlerimi kırparak teşekkür ettikten sonra ortalıklarda göremediğim Akasya yüzünden evde son ses bağırmıştım.
" Akasya!! Nerdesin sen ? Gelsene kardeşinin yanına..."
Bağırışımın üzerinden en fazla on saniye ya geçmişti ya geçmemişti ışınlanır gibi yanımıza elinde kahve dolu kupalarla birlikte gelen arkadaşıma öpücük göndermiştim.
" Al kuzum iç... İçin ısınsın. "
Savaş'ta beni şaşırtarak Akasya'yı geri çevirmeyip çokta nazik olmayacak şekilde kahvesini aldığında buda bir gelişmedir diyerek şükür duası etmiştim...
Henüz gideceğimiz yere bayağa bir saat vardı. Bu yüzden şükür ki dinlenebilecektim.
Savaş , Atakan , Ertuğrul ve diğerleri bir şeyler konuşurken yanıma gelen Akasya'da konuşmaya başlamıştı.
Dinle anam dinle... Of Akasya of... Keşke birazcık daha az konuşsan be kardeşim....
▪▪▪▪
" Ne diyorsun sen şimdi bu işe kuzum ? Olur mu bizden... Yani Atakan ve benden. "
Fısıldayarak son sorusunu soran Akasya'ya gülerek olumlu anlamda kafamı sallamıştım.
" İkinizde seviyorsunuz. Daha oluru olmazı yok bu işin... Ne zaman evleniyorsunuz onu söyle sen... "
Gülerek dediklerime utanmazca gülen manyak arkadaşıma sen iflah olmazsın bakışları atmış ve susmuştum.
Telefonunu eline alan Akasya kısa bir çığlık attığında herkes başımıza toplanmıştı. Savaş anında tepemde dikildiğinde öldürecekmiş gibi Akasya'ya bakmasını görmezden gelmeye çalışarak konuşmaya başladım.
" Niye bağırıyorsun manyak! Ne oldu ? "
Cümlem biter bitmez telefonu bana çevirip saati göstermiş ve heyecanla konuşmuştu.
" Ayyy geç kalacağız yaa! Hadi kuzum gidip hazırlanalım. Birlikte... Eee.... Yani... Savaş abim pek bir canice baktı ama... Bence ben benim! Arkadaşımı alıp buradan kaçabilirim. "
Akasya'nın dedikleriyle sinirle bir adım öne çıkan Savaş , Akasya'ya bir şey yapmak istemezmiş gibi geri gelerek aniden beni omzuna atmış ve sinirle " Benim " demişti...
Temsili :
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.