"Bir de Acar arasın. Eminim onun telefonunu açacaktır."
"Ben de öyle düşünüyorum. Hadi Acar arasana Eran oğlumu." Sultanım da babamı destekledi sözleriyle.
Telefonumu cebimden çıkardım ve Eran'ı aradım. Birkaç saniye sonra açtı. Açması ile birlikte ayağa kalktım ve bizimkilerden biraz daha uzak bir yere yürümeye başladım.
"Sen neredesin?" Kısa sürelik sessizlikten sonra sesi geldi.
"Aslında nerede olduğumu bilmiyorum."
"Neden gelmedin?"
"Bence neden gelmediğimi biliyorsun."
Gerçekten ben onunla evlenmek istemediğim için böyle bir yol seçmişti ve bu son kararımı daha çok güçlendirmekten başka bir şey yapmadı.
"O zaman gel."
"Ne! Ben doğru anladım değil mi?"
"Ne anladıysan o. Yalnız 10 dakika içinde burada olsan iyi olur."
"Acar?" Sesi telaşlı ve kararsız gelmişti. Kararsız gelmesi içten içten beni korkutmuştu.
"Efendim."
"Benim arabamın benzini bitti de beni alması için birini yollar mısın?"
"Eran yoldan geçen birine telefonu verir misin?"
"Tamam, bekle." Bir süre hattan tanıdık olmayan bir ses yükseldi. İlk önce kendimi tanıttım. Tanıtmamla "Ağam emrinizdeyim." lafı kulağıma geldi. Ondan nerede olduğunu tarif etmesini istedim. Nerede olduğunu anlayınca 'Teşekkür' edip, telefonu kapattım.
Merakla bana bakan avludakilerin yanına doğru yürümeye başladım. Yanlarına gider gitmez babam konuştu.
"Neden gelmemiş?"
"Bir yere uğraması gerekmiş. Dönerken de benzini bitmiş. Yoksa neden gelmesin ki!" Annemler yalan söylediğimi anladığını gayet açıkça belliydi zaten anlamalarını istiyordum.
"En iyisi ben gidip, onu alayım. En geç on beş dakikaya geliriz. İsterseniz sizde salona geçin." Ben arabaya doğru yürürken onlarda ayağa kalkmıştı.
Arabama binip, konuştuğum adamın söyledi yere doğru sürmeye başladım.Dediği yere gelir gelmez etrafı inceleyen Eran ile karşılaştım. Durup, onu izlemeye başladım. Bugün sanki ayrı bir özenmişti. Vücudunu tam saran bordo boğazlı kazağı kaslarını belirgin ediyordu. Saçları uzaktan nemli ve ışıl ışıl parlıyordu aynı kutup yıldızı gibi.
Bir an da arkasını dönüp, gözlerimin içine baktı. Yüzünde bir tebessüm belirdi. Küçük adımlarla yanıma yaklaştı. Sonlara doğru ise adımları hızlandı ve kollarını belime sarıp, beni kendine çekti. Göğüsüne kafamı yasladım. Kokusunu içime derince çektim. Ne yaptığımı anlayınca hemen geri çekildim.
"Bu gerçekten yaşanıyor, di mi?" Kafamı yavaş yavaş aşağı yukarı salladım. Galiba yanaklarım hafiften kızardı.
"Bu kadar yakışıklı görünürsen tabii yedi yirmi dört aklım sende kalır." Ani gelen itirafla bir süre afalladım. Artık iki kat daha fazla utanmaya başladım.
"Neden fikrini değiştirdin?" Soru ile kendimi hafiften silkelendim ve cevabımı verdim.
"Aslında bilmiyorum. Sadece içimden bir ses bunu yapmamı söyledi. Ayrı yeten sana bir şey söylemem lazım konağa gitmeden önce."
"Seni dinliyorum."
"Evlendiğimiz zaman sevgili gibi olsak. Yani birbirimizi daha çok tanısak. Bir anda evli bir çift olmak garip geliyor bana. Daha ne yemeği sevdiğini, boş zamanlarında ne yaptığını, hangi müzik türlerine ilgisi olduğunu gibi şeyleri bilmediğim biri ile bir an da ömrümü birleştirmek beni korkutuyor."
"Sen nasıl istersen öyle olacak. Ben seni uzun süre önce tanıdığım için hakkında çoğu şeyi biliyorum ama sen bilmiyorsun ve bu benim yeni aklıma geldi. O yüzden özür dilerim."
"Lütfen, özür dileme. Özür dilenmesini sevdiğim pek söylenmez."
"Bunu yeni öğrendim. Demek ki daha öğrenmem gereken çok şey var."
"Biz konağa gitsek iyi olacak. Çünkü birbirlerine bir anda silah çekmelerinden korkuyorum, desem yalan olmaz."
Arabaya bindiğimiz gibi konağa doğru sürdüm. Kısa sürede konağa giriş yaptık. Eran hızlı adımlarla salona geçti. Heyecanlı olduğu her aşikarda belliydi.
İçeri girmemiz ile gözler bize döndü. O an Eran'ın elini hissettim avucumun içinde. Ellerim karıncalanmaya başladı, kalbim maratona çıkmış gibi de atmaya başladı direkt. Bu hissi hayatım boyunca hiç tatmamıştım. Galiba bir çok ilki bana Eran yaşatacaktı.
"Hoş geldin Eran oğlum. Biraz geç oldu ama güç olmasın, değil mi?" Babamın her zamanki gibi sakindi. Bu sakinliğini bana da yansıtıyordu.
"Ben de öyle düşünüyorum. Kusura bakmayın bu arada. Arabamda sorun çıkmasa anında burada olurdum. Yanlış anlamanızı hiç istemem."
"Merak etme, yanlış anlamadık. Hadi sofraya geçelim, yemekler daha fazla soğumadan." Annemin hatırlatması ile bir an da gerildim. Umarım yemekler güzel olmuştur. Yoksa ben rezil olduğum için yerin dibine girerim.
Hep birlikte sofraya oturduk. Ailecek gözlerimiz babama döndü. İşte o an ortalığı karıştıracak şey oldu.
Hayatımda bazı değişiklikler oldu ve bu yüzden son zamanlarda çok yoğunum. Bugün moralim bozuktu o yüzden yeni bölüm yazdım. Umarım beğenmişsinizdir.