Bir süre masumca uyuyan yüzüne baktım. Hala hatırladım gibiydi. En son onu Melisay'ın cenazesinde görmüştüm. Sonra onun Fransa'ya gitmesi gerekti. Sık sık beni arayıp, moralimi düzeltmeye çalışırdı. Başarılı da olurdu. Hatta onun sayesinde İstanbul'a okumaya gitmiştim. Beni depresyondan anca bunun çıkaracağını söylemişti ve her zamanki gibi de haklı çıkmıştı.
Kızıl kısa saçlarını okşamaya başladım. Onunla görüntülü konuşurken güzelliğine güzellik katan çillerini göremiyordum. Şimdi ise o özlediğim çiller gözümün önündeydi. Parmaklarımı çillerinin üzerinde gezdirmeye başladım. Rahatsız olmuş olacak ki homurdanmaya başladı. Uyandırmak istemediğim için ona sarılıp, rüyalar alemine doğru yola çıktım.
Yanağıma küçük küçük öpücükler bırakılması ile uyandım. Gözlerimi açmam ile yirmi dört diş gülen Alara'yı görmem bir oldu. "Günaydın uykucu." Hafifçe kıkırdayıp "Günaydın koala." dedim. İster istemez onun enerjik hali bana da yansıyordu.
"Duydum ki hayatının ortasına ve kalbine girmeye çalışan Eran adında biri çıka gelmiş. Duyduklarım kadarıyla da dengeni sarsmış." Buruk bir gülümseme ile onayladım, onu. "Benim bebeğimin bu kadar kafasını karıştıran şey ne?" Düşünmeye başladım. Hakikaten neydi beni bu hala getiren.
Benimde bilmediğimi fark eden Alara yine söze girdi. "Acar acaba Melisay ile mi ilgili?" Ne demeye çalıştığını anlamamıştım. Bunu da beden dilime yansıtıyordum. "Bu benim fikrim ama bence Melisay'ın ölümü sana travma yaşatmış olabilir. Onun gönlünü kaptırdığı kişi bir aşiret ağa olmaya yolundaydı. Eran ise aşiret ağası. O olaylara benzer şeyler yaşamaktan korkuyor, olabilir misin?"
"Sanmıyorum ama bu dediklerin ile galiba neden şu an bu halde olduğumu anlıyorum. O an sinirlendim ama bence onlara bu kadar tepki vermemin sebebi içten içten korkmamdı."
"Nasıl yani?"
"Aşiretlerin olayını bilirim. Kimse birbirlerini gerçekten severek evlenmez. Anam ve babam hiç birbirlerini sevmediler. Sadece bizim için çabalayıp, durdular sonra Melisay gitti zaten." Bir süre durdum ve devam ettim. "Bir de kuma olayı var. Ya da soyu devam ettirme olayı var. Bazı erkekler hamile kalabiliyor olsa da oranı çok düşük ve riskli. Kısacası bir kadınla evlenmesi gerekecektir. Bunu kaldıramam büyük ihtimalle. Beni korkutanlar bunlar ne kadar inkar etmek istesem de."
Bir anda kollarını bana doladı, Alara. "Sen merak etme ben bu işi kendi yollarım ile halledeceğim."
"Nasıl yani?" Sinsice güldü. Bu demek oluyor ki şeytanca planları vardı. Tam Alara konuşacakiken anam geldi. "Benim kuzum eski haline gerimi dönmüş Alara kızımızı görünce. Eran olmasa seni Alara ile evlendirmek isterdim. Bu aramızda kalsın." diyip, göz kırptı. Anami gerçekten çok seviyorum. Her zaman benim ve Melisay'ın kurtarıcı meleği oldu. Hala da bana oluyor. Onun yanağına kocaman bir öpücük kondurdum ve sıkıca sarıldım. "Çok acım anam ne var kahvaltıda?" Anamın yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. "Benim olum eski hayat enerjisine geri dönüş ya ona ne isterse hemen hazırlarım."
Alara ile birbirimize baktık ve aynı anda "Biberli ekmek ve Kaytaz böreği." Anam ikimize bakıp, güldü ve ayağa kalktı. "Hay hay hemen gidip, hazırlayım kuzularıma."
Anamın çıkması ile üstümü değiştirmek için tuvalete gittim çünkü odamda Alara değiştirecek. Tuvaletteki işim bitince avluya indim. Beni gören Bulut hemen kucağıma atladı. Onu kucağıma almam ile döndürmeye başladım. Bizim gülüşmelerimize bütün aile gülerek izliyordu. Herkes son olanlara kızmış ve üzülmüştü. Alara'nın inmesi ile masaya oturduk ve sohbet etmeye başladık. Anamın mutfaktaki işi bitince o da sofraya oturdu ve kahvaltıya başladık.
Sohbet muhabbet ve gülüşmeler ile geçen kahvaltıdan sonra ben derse girmek için odama geçtim. Alara ise ailesini ziyarete gitti. Akşam yemeğine bize gelmeye söz verdiği ve aklındaki planı gelince anlatacakmış. Heyecan ile planını bekliyordum.
Bu bölümü geçiş bölümü olarak düşünebilirsiniz. Asıl yazmak istediğim bölümden önce bu kısmı yazmam gerekiyordu. O yüzden kısa kestim bu bölümü. Hatalarımı maruz görürseniz, çok sevinirim.