"Ne zaman geleceksin?"
"Bilmiyorum. İşlerim her geçen gün artıyor. Aynı zamanla birkaç aşirette olay çıkmış olanla ilgilenmem lazım."
"Sorun değil. Kendine dikkat et. Benim şimdi derse girmem lazım sonra konuşuruz."
"Tamam, seni seviyorum."
"Bende seni seviyorum." diyip, telefonu kapattım ve amfiye giriş yaptım. Yaklaşık bir buçuk ay olmuştu İstanbul'a döneli. Eran ile birlikte dönmüş olsak da bekarlığa veda partisini üç gün kala şirkette önemli bir işi çıktı ve gitti. Ben de online eğitimi bırakıp, üniversiteye geri döndüm.
Üniversitede işim bitince her zamanki gibi şirkete geçtim. Buradaki işim bitimce Cankurt ve Berçin ile buluşacağım. Onlara olayları anlattığımda doğal olarak şaşırdılar ve bolca azar yedim.
Cankurt'a saldıran kişi hâlâ bulunmadığı için ne kadar tedirgin olsakta son zamanlarda bu olay unutuldu. Sonuçta yakın zamanda evleneceğim. Bu gidişle sittin sene evlenemeyeceğim ama neyse.
Buluşmak için sözleştiğimiz yere gelince Alara ile karşılaştım. Sonuçlarak o da bize katıldı. Arkadaşlarımı Alara ile tanıştırma faslından sonra Cankurt'un anlattığı birbirinden saçma şeyleri dinledik. Çoğunlukla onun yavşama hikayeleriydi.
"Bir şey diyeceğim senin bekarlığa veda partini ne zaman yapacağız?" diye sordu, Berçin.
"Bilmiyorum ki. Eran yakın zamanda burada olmayacak gibi görünüyor."
"Onun bu kadar uzun süren ne işi var?" diye sordu bu sefer Cankurt. "Eğer son dakikada vazgeçecekse ben seninle evlenebilirim. Yani ortada kalmazsın, merak etme. "
Onun dediklerine güldükten sonra cevap verdim. "Sordum ama söylemedi."
"Seni aldatıyor olabilir mi?" Berçin'in dediği ile bir an da dondum. O böyle bir şey yapmaz değil mi? Hayır hayır yapmaz.
"O öyle biri değil. Onunla adam akıllı konuşmuşluğum yok ama bunu söylemek için gözlerine bakmam yetti." Alara eğer bunu söylüyorsa haklıdır. Zaten bende öyle düşünmüyorum.
"Madem Eran Bey yakında gelemiyor, o zaman biz de onu beklemeyelim." Alara'ın dediğine Berçin ile aynı anda cevap verdik. "Ne?"
"Diyorum ki hafta sonu ben bir mekan ayarlıyım. Çağıracaklarımızı çağıralım ve Acar'a laik bir bekarlığa veda partisi yapalım. İlla Eran'ın olması mı lazım?"
Cankurt hemen söze atladı. "Hayır, lazım değil. Bence bu fikir mükemmel. Bunu yapmanın zamanı geldi de geçiyor bile."
Bir süre durdum ve düşündüm. Aslında fena fikir değildi. Zaten Eran'ın arkadaşları Urfa'daydı. O yüzden partiyi burada yapması saçma olurdu. Ben burada yapardım ve Eran'da kendine uyan bir zamanda yapardı orada.
Bir sürede sohbet ettik. Alara ve Cankurt parti işini üstlenmişti. Tam onlarlık işler zaten. Sonra ben Alara'yı kaldığı otele bıraktım. Ne kadar istesem de bende kalmıyordu. Aslında haklı sebepleri vardı. Belli bir sürelik modellik yapacağı şirket benim eve çok uzaktı o yüzden de otelde kalmayı seçmişti.
Araba ile eve dönerken müzik dinliyordum. Tam müziğin en güzel yerindeydim ki Eran aradı. Akıllı ekrandan aramayı cevapladım. "Bebeğim ne yapıyorsun?"
"Eve dönüyorum. Sen?"
"Ben de şirketteyim. Şimdi ara verdim ve seni çok özlediğimi fark ettim." Yüzümde anında kocam bir gülümseme oluşmuştu.
"Ben de seni özledim. Sana bir şey söylemem laz-"
Telefondan gelen yabancı ses ile sustum. "Ben geldim, Eran. Daha görüşeli bir gün bile olmadı ama beni özlediğini biliyorum." Ardından da bir gülüş sesi geldi. "Sana söylemem gereken önemli şeyler var, canım."
O canımı alır münasip bir yerine sokarım. Canım diyo yaa! Çıldıracağım. Eran acilen bir şey söylemen lazım. "Şimdi kapatmam lazım." diyip, yüzüme kapattı. Eran'ın hayatta yapmayacağı bir şey bu. Şu an şoktayım. Bu kız kim ki benim yüzüme kapatmasına sebep oluyor.
Normalde devamını yazacaktım fakat aklıma bir şey geldi. Eğer cesaretim geri kaçmazsa yeni bir hikaye yayınlayacağım o yüzden bu bölümü kısa yazdım. Diğer bölümde telafi edeceğim. Yazım yanlışım varsa kusura bakmayın.