7. ''Bana kim olduğunu söyle, yoksa seni vururum.''

157 18 5
                                    

BÖLÜM ŞARKISI:

Adele - Skyfall (Sammie Trap Remix)

BÖLÜM 7

23.Gün

Gözlüklü çocuk, depoya girdiği anda gerilmişti. Çünkü en son buraya patronuyla birlikte girdiğinde, hiç iyi şeyler olmamıştı. Şimdi de iyi şeyler olmayacağını hissediyor, hissettikçe de geriliyordu. Artık bu adamlar için çalışmayı istemiyor, lakin bunu patronuna söyleyemiyordu. Patronunun ve onların gözünde korkak olarak değil, onlar gibi güçlü ve cesaretli olmayı istiyordu. Bu yüzden, şimdi ne istediklerini öğrenecek ve hızlıca depoyu terk edecekti. Yani, öyle sanıyordu.

Sırtı ona dönük olan iri adamı görünce, kapının önünde durdu. Bir şey konuştukları barizdi fakat konuşmalarını bölmek istemiyordu. Buna cesaret edemiyordu. Eğer sinirli bir anlarına denk geldiyse, bu hiç ama hiç iyi olmayacaktı.

''Sen,'' dedi, uzun ince adam. ''İçeri gir.''

Sırtı ona dönük olan iri adam, omzunun üstünden, yaprak gibi titreyen fakat bunu göstermek istemeyen gözlüklü çocuğa baktı. Ardından dudakları yana doğru kıvrıldı. Bu çocuğa, bir şey yapmayacaklarına söz vermişlerdi, çünkü gözlüklü çocuk onlara, kusursuz bir şekilde yardım edecekti. O yanlış bir şey yaparsa eğer, kendilerinin elinden sağ kurtulamayacağını da emindi.

''Stephen Kuyper,'' dedi siyahlar içerisinde oturan adam, sigara dalını ayakkabısının altında ezerken. ''Cehenneme hoş geldin.''

KELSEY JEPSEN

Evan'la Ivo'nun patlattığı depo, tekrardan sessizliğe büründü. Yine, tek ışık ilerideki sokak lambasıydı. Benim dönük olduğum yön, tamamen zifiri karanlığa boyanmıştı. Ne bir ses vardı ne de bir metal yansıması. Yine tek başımaydım.

Orada yalnız kaldığımı anladığımda, silahımı tuttuğum elim boşlukta kalmıştı. Hiçbir şey demeden o 'x' kişi ortadan kaybolmuştu. Ben tetiği çekememiş ve ona ateş edememiştim. Hatta, gözlerimi açıp ona bakamamıştım bile. Kim olduğunu bilmek istemiyordum artık, bu adam her zaman benim gölgem olacaktı. Lanet olasıca, neden peşimi bırakmadı ki?

Elimdeki silahı adamın geldiği yöne tekrardan doğrulttuktan sonra, zifiri karanlığa doğru yürümeye başladım. Bu gece bu işin biteceğini söylemiştim ama bana musallat olmuş adam, lanet olsun ki tüm planlarımı yıkmıştı. Bana bedenen zarar veren adam, buydu. Buna emindim. Bu gece ise bana ruhen zarar vermişti.

Sikeyim, beni öpmüştü.

Tek yapmam gereken onu itip, kafasına sıkmamdı ama bunu yapamamıştım. Beyin hücrelerimi teker teker emmişti ve ben sağlıklı düşüneceğim vakte gelene kadar zaten ortadan kaybolmuştu. Bu bir tuzaktı. Bu adamın farklı amaçları vardı. Ve kesinlikle bu sikik oyununa beni de eklemişti. Ya da oyunu benim üzerime kurmuştu. Eğer, oyunun ta kendisi bensem, bu oyunu daha zor hale getirmem gerekirdi.

''Oyun mu istiyorsun?'' dedim zifiri karanlığa doğru bağırarak. ''Şah ve mat yapacağım sırada yemin ediyorum ki, bana seni öldürmem için yalvaracaksın piç kurusu!''

Arabamın önüne geldiğimde, cebimden çıkardığım sigara dalını dudaklarıma yerleştirip dumanı dışarıya doğru üfledim. Belki de, Franklin'i aramam gerekirdi. Bütün bunları ona teker teker anlatmam ve hesap sormam, gerekirse kafasına sıkmam gerekirdi. Ama uğraşacak halimin olduğunu düşünmüyor, gaza basıp buradan tüymeyi planlıyordum.

ROBBERSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin