BÖLÜM ŞARKISI:
Tove Lo - Not On Drugs
BÖLÜM 19
44.Gün
Bir küfür sesiyle yerimde kıpırdandım. Tam uykuya dalmak üzereyken, bazı sesler kulağıma dolmuş ve bilincimin tekrardan karanlığın içine sürüklenmesine izin vermemişti. Yaklaşık 1-2 saattir uykudaydım ama kapı sesiyle uyanmıştım. Şimdi tekrar uyumak üzereyken, bazı sesler beni rahatsız etmişti. Derin bir nefes alıp, merakıma yenik düşerek gözlerimi açtım. Eh işte, sesler ne kadar tanıdıkken bir o kadar da yabancı geliyordu. Gözlerimi kırpıştırdım. Karşılaştığım şey, kirlenmiş beyaz bir tavandı. Yerimde biraz doğruldum ve uyku sersemi bir şekilde etrafa baktım.
Gözlerim ilk önce sönmüş şömineye değdi, sonra boş salona. Bir yerlerden konuşma sesleri geliyordu ama tam olarak ne konuştuklarını anlayamıyordum. Ses, boğuktu. Önüme düşen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra üzerimdeki battaniyeyi sıyırdım ve işte o zaman gerçeklik kafama balyoz etkisi yaratarak düşmüştü.
Ben çırılçıplaktım.
Hızlıca battaniyeyi tekrardan üzerime çektikten sonra minderin üzerinde oturmaya devam ettim. Sanırım burada Matty ve benden başka biri daha vardı. Kim olduğu hakkında tahminde bulunmak istemiyordum. Büyük ihtimal ile gruptan birileri veya hayatımda bir daha görmek istemeyeceğim bir yaratıktı. Gözlerimi devirdim.
Birkaç saniye yerimde kıpırdanmadan durduktan sonra mesanem kapıyı çaldı ve gözlerim sonuna kadar açıldı. Eğer iki saniye içinde lavaboya gitmezsem çok kötü şeyler olacaktı. Hızlıca kıyafetlerimi aradım ama görünürde yoktu. Bir küfür savurduktan sonra battaniyeyle iyice üzerimi kapattım. Yavaşça ayağa kalktım ve lavaboyu bulmak için deli gibi etrafı taramaya başladım. Neredeydi bu lanet yer?
Beni uykumdan alı koyan sesler iyice yakınlaşmaya başlayınca, kendimi salondan koridora attım ve merdivenlere tırmanmaya başladım. Umuyordum ki, lavabo üst kattaydı. Sikeyim, uyandığımda uğraşmam gereken başka bir şey olamaz mıydı? Merdivenlerin son basamağındayken, tanıdık ses ismimi sayıklamaya başladı.
''Kelsey!''
Arkama bakmadan üst kattaki odaları taramaya başladım. Neredeydi bu lanet lavabo? Kendimi zor tutuyordum. Çırılçıplaktım, üstümü zor örten bir battaniye parçasını saymazsak. ''Lanet...'' diye deli gibi irademe zor çıkarken, sonunda bulduğum lavaboya koşarak girdim. Şuan ki tek hedefim torbamı boşaltmaktı. Alt kattan bana seslenen kişi umurumda bile değildi.
Rahatladığımı hissettikten sonra battaniyeyle tekrardan üstümü kapattım ve ellerimi yıkamak üzere musluğu çevirdim. Sıvı sabunla ellerimi ovuşturduktan sonra yıkadım ve aynadaki aksimin gösterdiği üzere, 'Gece ateşli geçti,' diye bas bas bağıran dağılmış sıfatım için buz gibi suyu yüzüme çarptım. Aslında duş almam gerekiyordu ama Matty'e sormadan yapmamalıydım. Açıkçası neyin nerede olduğunu bulmak için zahmete girmek istemiyordum.
Beyaz havluya uzanırken kapı tıklatıldı. Sonra anında açıldı.
Healy.
''Ne oldu?'' dedi Matty, kırmızı gözleriyle. Sanırım uyumamış ya da erken kalkmıştı. Her neyse. Sorduğu sorunun saçmalığı suratımı buruşturttu. Her lavaboya giren kişiye bir şey mi olması gerekiyordu?
''Günaydın.'' dedim havluyla suratımı kuruttuktan sonra. Ona doğru döndüm ve sırtımı bankoya yasladım.
Gözleri vücudumu süzdü. ''Bu halin ne?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROBBERS
FanfictionAcılarımdan kan sızıyor. Neden onları sarmak yerine deşiyorsun? Çığlığım karışıyor karanlığa, Işık yakmayı hak ediyor musun? Sana bir şarkı armağan ediyorum, sevgilim. Sen bunu hak etmiyorsun. Sana bir şarkı yazıyorum, sevgilim. En çok sen hak ediyo...