BÖLÜM ŞARKISI:
Years & Years - Shine
BÖLÜM 24
KELSEY JEPSEN
Derin bir nefes aldım.
16 Şubat 2015.
Gerçeği öğrendiğim günün üzerinden iki gün geçmişti. 14 şubat günü, hayatıma bomba misali düşen bir gerçek. Bunu istemiyordum, hayır. Bu olamazdı. Bu, benim için çok fazlaydı. Hazır değildim. Hiçbir şekilde hazır değildim. İstemiyordum. Bu fazlaydı. Bu ağırdı. Bu gerçekten ağırdı. İçten içe inanmasam da bir yanım 'Gerçek!' diye haykırıyordu. Bir hata olmalıydı. Nasıl böyle bir şey yapabilmiştim? Nasıl böyle bir salaklık yapabilmiştim? Hayır, olamaz. Olamam.
Ben anne olamam.
Gözlerimi kapattım. Bu nasıl olabilirdi? Nasıl unutabilirdim? Bu kadar salak mıydım? Evet, salaktım. Sikeyim. Nasıl unutmuştum? Ne yapacaktım? Nasıl söyleyecektim bunu onlara? Nasıl karşılayacaktı? Matty. Onu öldürür müydü? Tanrı'm ne zamandan beri onu düşünür oldum? Ben anne olamazdım. O, karnımdaki şeyi doğuramazdım. Siktir. Ben daha hazır değildim.
Matty'nin o günkü endişeli hali gözlerimin önüne geldi.
"Miden mi bulanıyor? "
"Sancın falan mı var? "
Göz kapaklarımı sımsıkı birbirine bastırdım. Bir damla yaş çeneme doğru akarken, sessizce hıçkırıyordum.
●
•14 Şubat 2015•
''Neyin var?'' diye sordu Christina lavabodan çıkarken. Gözlerimi ona çevirdim. Endişeli bir şekilde hareketlerimi izliyordu. Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdıktan sonra dudaklarımı ıslattım ve omzumu duvara yaslayarak güç aldım.
''Hiçbir şey,'' dedim. ''Sorun yok. Sadece üşütmüşüm sanırım.''
Christina tepki vermeden suratıma baktıktan sonra yanıma geldi ve yüzümü avuçlarının arasına aldı. Sonra bir anda beni kendine çektikten sonra sımsıkı sarıldı. Bende zorlukla kollarımı ona doladıktan sonra kafamı boynuna yasladım ve sessizce ağlamaya başladım. Bana neler oluyordu?
''Sana güzel bir kahvaltı sofrası hazırladım,'' dedi kendini yavaşça uzaklaştırırken. ''Hadi gel.''
Onu kafamla onayladıktan sonra ondan güç almak için elinden tuttum. Yavaşça merdivenleri indikten sonra beni salondaki masanın önüne getirdi. Gerçekten masa harika görünüyordu. Karnım guruldamaya başladığında gülümsedim ve sandalyeye oturdum. Christina da oturduktan sonra önümdeki tabağımı aldı ve birkaç kahvaltılık koymaya başladı.
''Bugünde mi yoklar?'' diye sordum Christina'ya.
Omuzları çöktü. ''Hayır. Henüz bir haber yok.''
O gün, 10 şubatta banka aracını soymak için bir plan hazırlamıştık. Her şey hazır olduğunda ve saat geldiğinde onlar planı tamamlamak için gitmişlerdi ve ben Tomas'la birlikte kalmıştım. Kısa bir süre sonra Christina'da bize katılarak, haber beklemeye başlamıştık. Zaman geçmiyordu. Bize verilen saate kadar hiç haber alınamamıştı ve hava çoktan kararmıştı bile.
Tomas dayanamayıp, Adam'ı aramıştı ama açmamıştı. Diğerlerini de aramıştık ama hiçbiri telefonunu açmamıştı. Tedirginlik ve endişe bedenlerimizi kaplamış, Tomas bizi direk eve getirmişti. Christina'yla buna sıcak bakmamıştık ama daha önce görmediğim o Tomas'ın sert ifadesi bizi yerimize mıhlamıştı. Tomas gece boyunca bizle kalıp, haber almaya çalışmıştı. Ama sonra dayanamayıp, bizi tembihleyerek gitmişti. Söz vermişti. Bize haber getirecekti. Ama o da kayıplara karışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROBBERS
FanfictionAcılarımdan kan sızıyor. Neden onları sarmak yerine deşiyorsun? Çığlığım karışıyor karanlığa, Işık yakmayı hak ediyor musun? Sana bir şarkı armağan ediyorum, sevgilim. Sen bunu hak etmiyorsun. Sana bir şarkı yazıyorum, sevgilim. En çok sen hak ediyo...