The 1975 - Me
FLASHBACK
10 ŞUBAT 2013 // SYDNEY, AUSTRALIA
MATTHEW TIMOTHY HEALY
Oturduğum sandalyede kıpırdanırken, sigaramdan bir nefes daha çektim. Kafamı arkaya doğru atıp, dumanı yukarıya doğru üfledikten sonra kafamı aşağıya doğru eğdim ve gözlerimi sımsıkı kapattım. Parmaklarımın arasındaki sigarayı sıkarken, sıkıntıyla nefeslerimi düzene sokmaya çalışıyordum. Dudaklarımı yavaşlıkla ıslattım. Omzumu hareket ettirdim ve bir ayağımı diğer ayağımın üstüne atarken, gözlerimi kırpıştırarak açtım.
''Neden?'' diye sordum, kısık bir sesle.
Cevap vermedi.
Parmaklarımın arasında ezdiğim sigarayı bir kez daha dudaklarıma götürdüm fakat bu defa dumanı, boğazlarımı yakarcasına içime çektim. Ölmeliydim. Yaşamımı kısıtlamalıydım. Ben bu ihaneti kabul edemezdim. Kafamı iki yana salladım.
''Seni siktiğimin...'' Gerisini getiremedim.
Güzelliğine doyamadığım kızdan, şimdi iğreniyordum.
''Matty...'' diye fısıldadı, çatallaşan sesiyle. Onu öpmek istiyordum. Sonra da kusmak.
''Lütfen,'' dedi zavallı bir şekilde. ''Bunu halledebiliriz.''
Halletmek mi? Bu kız ne sikimden bahsediyordu?
Kahkaha attım.
''Tabi,'' dedim alayla. ''Halledebiliriz.''
Sessizlik oldu. O içli içli ağlarken, ben ona sarılmak ve delicesine kokusunu içime çekmek istiyordum. Ama kendimi frenledim. Kalbim acıyordu. Nefes alamıyordum ve ben bu kıza cidden sarılmak mı istiyordum? Ah, sikeyim. Delirmiştim. Gerçekten delirmiştim.
''Sikeyim!''
Hışımla ayağa kalktıktan sonra oturduğum sandalyeye bir tekme savurarak gürültüyle yere düşmesini sağladım. Onunla yetinmeyip, yerdeki kolileri de tekmeledikten sonra ellerimi kafama götürdüm ve deli gibi sallanmaya başladım.
''Bunu bana neden yaptın!'' diye bağırdıktan sonra hışımla ona döndüm. ''Beni neden aldattın?''
Onun önünde diz çöktüm. ''Neden?''
Tam acınası bir haldeydim.
''Matty...'' Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Ellerimle oturduğu sandalyeyi sarstıktan sonra onun dengesini kaybettiğini fark etmemiştim. Hızlıca onu belinden yakaladım ve dengesini sağlamasına yardım ettim. Ah, siktir. Gerçekten acınasıydım.
''Neden?'' Deli gibi sayıklarken kafamı bacaklarına koydum.
Ellerini saçlarıma götürdüğünü hissettim. ''Beni öldürmeyeceksin değil mi?''
Burnumu çektim. ''Öldüreceğim.''
Kasıldığını hissettim. ''Matty, bana acımıyorsan, bebeğime acı!''
Alayla güldüm ve kafamı kaldırdım.
''Hayır,'' dedim son derece emin bir tonda. Parmaklarım belimdeki silahı kavrarken, gözlerimi gözlerinden ayırmadım. O, orospu çocuğunu önce öldürmem gerekiyordu. Ama kaçmıştı. Gitmişti. Onu bulacaksın. Dedi içimdeki ses. Onu bulacak, ve öldüreceksin. Gözlerimi sıkı sıkıya kapattım. Eğer şimdi kızı öldürmezsem, bir daha yapamayacaktım. Nefes almasına izin vermek istemiyordum. Ben her şeyimi ona adamıştım. Tüm sırlarımı onunla paylaşmıştım. Bilmemesi gerek şeyleri biliyordu. Ve onların yarısından çoğunu, Drake denen piçin altında inlerken dökülmüştü. Evan, erkek kardeşimi benden almakla kalmayıp, hayatıma sızarak, her şeyimi almak istemişti. Ve başarmıştı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROBBERS
FanficAcılarımdan kan sızıyor. Neden onları sarmak yerine deşiyorsun? Çığlığım karışıyor karanlığa, Işık yakmayı hak ediyor musun? Sana bir şarkı armağan ediyorum, sevgilim. Sen bunu hak etmiyorsun. Sana bir şarkı yazıyorum, sevgilim. En çok sen hak ediyo...