BÖLÜM ŞARKISI:
Princess Chelsea - The Cigarette Duet
BÖLÜM 14
30.Gün
Sabah uyandığımda burnuma gelen hoş bir koku-ki bu kesinlikle bir omlet kokusu, kendisini takip etmemi istemiş ve neden böyle bir yerde uyandığımı sorgulamamamı söylemişti. Odayı kısık gözlerle süzdükten sonra neden burada olduğumu düşünmeden kapıyı sonuna kadar açmayı, burnuma gelen kokular ve kulaklarımın işittiği sesler aşağı inmemi istemişti. Fakat yapamadım.
Başıma bir anda saplanan ağrı yüzümü buruşturmuş ve suratımın tekrar yastığa düşmesine neden olmuştu. Bir kolum yastığın altındayken, diğer kolumla şakaklarımı ovmaya başladım. Bu korkunç ağrıda neydi böyle? Beynim yerinden sökülüyor gibiydi. Homurdandım.
Kapının gürültüyle açılmasıyla yerimden sıçradım ve bir küfür savurdum. Gerçekten mi?
"Uyuyan değişiği uyandırdık."
Ses boğuktu, tanıdık değildi. "Nasıl hissediyorsun?"
Suratımın yapıştığı yastık bir anda çekilince gözlerimi açtım ve sinirle karışmış saçlarımı çekiştirdim. Burasıda neresi böyle?
"Harika." diye tısladım alayla.
"Bok gibi görünüyorsunuz, Bayan Jepsen. Bu size yakışan bir stil değil."
Gözlerimi devirdikten sonra terden yapışmış olan saçlarımı sinirle, bileğimdeki lastik tokayla bağladım. Korkunç bir baş ağrım vardı ve yataktan çıkmamayı umuyordum. Tabi başımda dikilen bir çift mavi göz olmasaydı.
''Sen de kimsin?'' dedim hızlıca etrafı tararken. Gerçekler beynime şok etkisi yaratırken odayı deli gibi tarayarak silahımı aradım. Buraya nasıl gelmiştim? Yatakta deli gibi tepinirken, midemden genzime gelen sıcak bir sıvıyla ellerimle ağzımı kapatmam bir olmuştu. Lanet olsun. Karşımda dikilen adama cevap vermeye fırsatım yoktu. Ellerimi ağzıma daha güçlükle bastırdım, yoksa midemdeki her şey buraya çıkacaktı. Siktir! Dün gece ne olmuştu?
Odanın içinde kişisel bir lavabonun olmasına şükrettikten sonra klozetin önüne oturdum ve midemdeki her şeyi çıkardım. Lanet olsun. Lanet olsun. İğrenç! Öksürmeye başladığımda, genzimi yakan safrayı tükürdüm ve kağıt havludan birkaç parça koparıp, ağzımı sildim.
''Dostum, kız ne var ne yoksa çıkardı.''
Mavi gözün sesinin ardından başka bir ses duyamadım. Sanırım telefonla konuşuyordu.
''Ne! Sen delirdin mi kardeşim? O kusmuklu halini görmek bile istemiyorum!''
Bir dakikanın ardından kapının tekmeyle açılması bir olmuştu. Adama baygın gözlerle baktıktan sonra musluğa açtım ve kafamı altına soktum. Bok gibiydim. Tam olarak. Genzim hala yanıyordu ve baş ağrım ikiye katlanmıştı. Sikeyim, neden bu kadar içmiştim?
''Duş al,'' dedi kafamı musluğun altından çıkardıktan sonra. Tiksinirmiş gibi suratıma baktı. ''Kokuyorsun.''
Baygın gözlerle ona tekrardan baktıktan sonra gözlerimle kapıyı işaret ettim. Hiçbir şey demeden odaya girdi ve kapıyı arkamdan kapattı. Derin bir nefes aldım. Üzerimdeki tişörtü bir çırpıda çıkardıktan sonra pantolonumdan ve iç çamaşırlarımdan da kurtuldum. Daracık duşa kabinin sürgülü kapısını açtıktan sonra musluğu açtım ve buz gibi suyu ayarladım. Hava soğuktu ama ayılmamı sağlayacak tek şey de soğuk bir duştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROBBERS
FanfictionAcılarımdan kan sızıyor. Neden onları sarmak yerine deşiyorsun? Çığlığım karışıyor karanlığa, Işık yakmayı hak ediyor musun? Sana bir şarkı armağan ediyorum, sevgilim. Sen bunu hak etmiyorsun. Sana bir şarkı yazıyorum, sevgilim. En çok sen hak ediyo...