1. BÖLÜM ~ KIZ OLACAK

687 31 22
                                    

Merhabalar...

Kitabın düzenlenmiş hâlidir. Önceden çok fazla bölüm vardı ve şimdi bölümler ikişer part şeklinde olacaktır. Yeni başlayacaklara keyifli okumalar dilerim.

Yarıda kalanlar için de kaldıkları bölümü bulmaları için bir tarifim var umarım açık olur. İlk üç bölümü tek bölümde iki part hâline getirdim. Mesela 4. Bölümde kaldıysanız 2. bölümün ilk partına denk geliyor. Diğer bir örnek de 17. Bölümde kaldıysanız 8. Bölümün ikinci partından başlayabilirsiniz. Yine kafa karışıklığınız varsa buradan yazarsanız yardımcı olabilirim.

AKIŞTA BİR DEĞİŞİKLİK YOKTUR.

İyi okumalar...

◉◉◉◉◉◉

TEMMUZ 1989/ SİVAS

SEMRA'DAN...

"Serdar Keskin." İsmini okuduktan sonra kafamı kaldırıp onu götürdükleri odaya baktım. Sonra bakışlarımı fotoğrafa çevirdim. Bir kadın fotoğrafıydı.

"Onlar ne Semra?" diyen sesin geldiği yöne kafamı çevirdim. Özlem hemşire bana doğru gelip karşımda durmuştu. Gözleri elimdeki künyede ve resimdeydi.

"Şuradaki odaya alınan askerden düştü." derken elimle gösteriyordum. Elimden künyeyi ve fotoğrafı alıp incelemeye başladı.

"Tamam ben teslim ederim bunları." dedi.

"Aslında ben ona veririm." dedim. Neden böyle bir istek doğmuştu içimde bilmiyordum. Sanki bunlar bana emanet gibi hissetmiştim.

"Peki, ama künyeye ihtiyaç olabilir. Künyeyi içerideki doktorlara vermem gerek. Bilgiler falan var ya. Ama fotoğrafı istersen sen verebilirsin. Tabi sağ kalırsa inşallah. Umarım bir şey olmaz." demesinin üzerine kaşlarım çatıldı. Tabi o ihtimal de vardı ama umarım öyle olmazdı.

Tekrar kafamı eğip elimdeki fotoğrafa baktım. Bir kadının fotoğrafıydı. Sevgilisi miydi acaba? Ama yaşı bayağı vardı sanırım. Kadın gençti ama ona göre fazla yaşlıydı. Künyeden doğum tarihini görmüştüm. 23 yaşındaydı. Bu kadın en az 40-45 vardı.

"Aman canım, bana ne?" dedim kendi kendime. Ben şu emanetini teslim etseydim de, kimse kimdi.

Fotoğrafı beyaz önlüğümün cebine koyup askeri götürdükleri odaya yöneldim. Tam vardığımda içerden Doktor Mehmet Bey çıktı. Beni görünce kaşları çatıldı.

"Mehmet Bey, durumu nasıl?" diye atladım.

"Sana ne?!" diye bağırıp öylece önümden geçip gitti. Bu ne saçma bir hareketti böyle? Alt tarafı adam gibi bir soru sormuştuk. Sonra içerden Hülya hemşire çıktı.

"Hülya hemşire durumu nasılmış?" diye ona sordum bu sefer.

"Valla turp gibi bu adam hiçbir şeyi yok." dedi bıkkın bir şekilde.

"Neden öyle söyledin?"

"Adam delirtti bizi. Morfin istemedi dikişler için zar zor diktik karnındaki bıçak yarasını. Doktorla da kavga etti." Şimdi anlamıştım Mehmet Bey'in bana neden çıkıştığını. Ona sinirlenip bana patlamıştı tabi. Ben düşüncelere dalmışken Hülya hemşire önümden geçip gitmişti. Acaba odaya girse miydim? Ya müsait değilseydi?

Bir cesaret adım atıp elimi kapının koluna koydum. Ama önce kapıya vurmam gerektiğini düşündüm. Kapıyı tıklattım.

"Gir." diye sert ve sinirli bir ses geldi içeriden. Elimi tekrar kapı koluna koydum ve yavaşça kapıyı açtım. Yavaş adımlarla içeri girip kapıyı kapattım. Yüzü bana göre sol tarafta olan cama dönüktü.

SENA "Aslan Kızlar"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin