"Merhaba meleğim,
Yalnızca gökyüzüne baktığımda görebildiğim bir resim gibisin."
_Obsesyonlarımın daha az olduğu bir gündeydim. Exo'nun yeni şarkısının çıkmasını bekliyordum. Aklım bir şeylerle oyalandığı sürece her şey normaldi, sıradan bir insandım. Odaklandığım tek şey telefonumdu şu an.
Ufak şeylerle mutlu olurdum. Mutlu olmak zorundaydım gerçi çünkü hayatımda büyük bir mutluluk yoktu. Böyle şeylere mutlu olmazsam, hiç yüzüm gülmeden göçüp gidecektim bu dünyadan.
Yanımdaki boşluk büyük bir gürültüyle dolduğunda telefonum düşecek gibi oldu, onu son anda tuttum. "Selam." dedi Chanyeol. Sesi hafif sinirli gibi geliyordu. Çantasını boşluğa bıraktı, gözleri ekranı çoktan kapanan telefonuma kaydı. "Selam." dedim. Onu en son 3 gün önce evimde görmüştüm sonraysa bu konunun peşine düşmek beni germekten başka bir şey yapmadığı için saldım.
"Rahatsız etmiyorum değil mi?"
"Hayır."
"Biriyle konuşuyordun sanırım. Gülümsüyordun." dedi. Bir şey demedim, ona açıklama yapacak halim yoktu ya. Ama o sanki açıklama istermiş gibi "Gülümsüyordun." diye tekrarladı. O an Chanyeol'e döndüm, benden ne istiyordu ve neden bir şeyler konuşmak için çabalıyordu?
Seziyordum bir şeyleri ama saçma geliyordu, parlayan gözlerinin içine bakarken neden burda olduğunu anlamlandırmaya çalışıyordum, bunun için bir anlam arıyordum ama olmuyordu. Yakışıklıydı, çok yakışıklıydı, neden benim için burdaydı?
"Gülümsememde sorun mu var?" dedim. Başını olumsuz olarak salladı. "Hayır yok, güzel..." dedi, yutkundu. "Çok güzel gülümsemen."
Yanaklarım alev alev yanmaya başladı. İlk defa grup terapilerim dışında birinden iltifat duyuyordum. Çok garip hissetmiştim, kalbim çırpınıyordu. "Teşekkür ederim."
"Birine gülümsüyormuş gibi görünüyordun." konuyu ısrarla gülümsemem üzerinde tutuyordu. Omuz silktim, konunun kapanmasını bekledim. "Birine mi gülümsüyordun?" Chanyeol beni çıldırtmak için ısrarla konuşmaya devam ederken telefonumun bildirimi yandı. "Hayır Chanyeol birine gülümsemiyordum, bunu neden bu kadar büyüttün?"
"Büyütmedim." dedi. "İyi." dedim telefonumu elime alırken. "Müzik dinleyeceğim." kulaklıklarımı cebimden çıkardım, o da beni izliyordu. Heaven parçasının linkine tıklayıp, kulaklıklarımı kulağıma yerleştirdim. "Ben de dinleyeceğim." dedi. Kendi kulaklığını çıkarmak için ellerini cebine soktu. Şarkıyı başladı, onu izliyordum. Benim kalbimi hızlandırmayı başarıyordu. Aklımı doldurmayı, düşüncelerimden uzaklaştırmayı başarıyordu ve o bir yabancıydı. Biliyordum, mal değildim, anlıyordum bana yakınlaşmaya çalışıyordu ama ben korkardım böyle şeylerden. O bir yabancı olarak kalmalıydı. Ekranımdaki şarkıyı kendi telefonuna yazıp açtı. Bu yaptığının bir açıklaması yoktu, benimle yan yana karı izleyerek Heaven dinliyordu, bana şemsiye tutuyordu, evime gelip ışığımı kapatıyordu. Benden hoşlandığını anlıyordum ve bu öyle imkansız geliyordu ki kaçmak istiyordum.
"Güzel..." dedi kulaklıklarını çıkarırken, ben daha ne ara başlayıp bittiğini anlamadan şarkı bitmişti. Onun yaptıklarını düşünmekten sözlere bile dikkat etmemiştim. "Sanki sana yazılmış gibi." deyiverdi gözlerime bakarak. Bir melek olduğumu ima ediyordu. Çektim gözlerimi onun gözlerinden. Bir şeyler yanlıştı, mesela bu konuşma çok yanlıştı. Bana yakınlaşmaya çalışması, böyle şeyler söylemesi ikimiz içinde iyi değildi.
Ayaklarımı yere bastım, kulaklıklarımı cebime soktum ve onu hiç duymamış gibi yaparak ilerledim. Bugün bana güzel şeyler söylerdi, yarın da aşık olduğunu söylerdi ve benden bir beklenti içinde olurdu ama ben beklenti karşılayabilecek bir birey değildim. Ben delirmek üzereydim, uçurum kenarında yürüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırmızı şemsiye | chanbaek
Fanfiction"Sana dokunduğumda ellerimi saatlerce yıkadığımı göreceksin, benimle bir kafeye oturamayacaksın, dışarda yemek yiyemeyeceksin, obsesyonlarım olduğunda saçma sapan hareketlerim olacak. Ben her şeyiyle kabul edilebilecek bir adam değilim." 15.03.22