"Her yanım sen, her yanın ben. Tenin ecel ama ölmek için henüz erken."
_Minseok yanında rahat hissettiğim tek kişiydi. Bunun sebebi birbirimizin her şeyini grup terapisinde bilip, yargılamadan dinlediğimiz içindi. Bir keresinde birinin boğazını kestiğini söylemişti terapide, kimse tepki vermemişti. Benim için korkunçtu ama onu yargılayacak konumda değildim.
"Benimle derse girmek ister misin?" dedim. Etrafa bakınıyordu, okulda çok fazla gezecek yer yoktu. "İstemem, sen de isteme." gözleriyle ilerdeki parkı işaret etti. "Gelip beni salla."
"Salıncağa mı bineceksin?"
"Evet, hadi." dedi ilerdeki parka ilerliyordu. Mecburen takip ettim onu. "Okula sallanmaya mı geldin cidden?" peşinden koşturdum.
Okulun geniş bahçesinin bir köşesinde çardaklar, diğer köşesinde de park vardı. Çardakların biraz ilerisinde ağaçlık alanda Chanyeol ve arkadaşları çalışıyordu. Gözlerimiz buluştuğunda hemen kaçırdım gözlerimi. Elleri gitarının akortunda geziyordu, o kadar ateşli görünüyordu ki, salya akıtmama az kalmış gibi hissediyordum.
"Güzel salla." dedi Minseok. Arkasına geçtim, "Ağırsın." dedim onu iterken. "Aynı kilodayız." diye hayıflandı. Minseok'u sallamaya koyuldum. Ağzında bir şarkı mırıldanıyordu, mutluydu bugün. Ben de normal bir gün yaşıyor sayılırdım. "Okul gerçekten sıkıcı bir yermiş."
"Sana söylemiştim."
"Yine de insanlarla iç içesin. Sosyal bir alanın var."
"Sosyalleşmek isteyen en son kişiyle konuşuyorsun şu an." dediğimde hafif bir kahkaha attı. "Birbirimize bazen zıttız."
"Çok zıttız." diye düzelttim. Minseok insanlarla iç içe olup onları darlardı, aşık olurdu sık sık, uçlarda hayat yaşardı. Bense onun tam tersiydim, kaçardım herkesten.
"Durdur beni." dedi birden. Bir şey olduğunu düşünüp hemen çektim salıncağı, bir iki sallanmanın ardından yavaşladı ve durdu. "Ben seni sallamak istiyorum."
"Ben binmek istemiyorum." dedim. Minseok'la ben herhangi bir etkinlik yapabilirdim ama Minseok'un benimle bir şeyler yapması gerçekten tehlikeliydi. "Neden?" dedi sinirle. Az önceki gülen kişi o değilmiş gibiydi. Şimdi fena somurtuyordu. "Canım istemiyor."
"Bin." dedi dişlerini sıkarak. "Baekhyun bin şuna yoksa seni öldürürüm."
Minseok'la nasıl baş edebileceğimi az çok biliyordum. Şu an suyuna gitmem lazımdı, çıldırabilirdi. Ağır adımlarla salıncağa yöneldiğimde kocaman gülümsedi. "Aferin." dedi arkama geçerek. "Minseok lütfen yavaş salla." dedim. Cevap vermeden ittirdi beni. Korkudan çarpıyordu kalbim.
Başta normal bir sallanmaydı ama Minseok midemi bulandıracak derecede işleri uç noktaya götürdüğünde bir çığlık bıraktım, arkamdan kahkaha attı. "Durdur, inmek istiyorum." Midem ağzıma geliyordu ve ben tetiklenmenin eşiğindeydim. "Uçuyor gibi görünüyorsun." dedi. Yükseğe çıktıkça bastıramadım çığlıklarımı.
"Kes şunu Minseok. İnmek istiyorum." ayaklarımı çırptım. "Durdur şunu!" çığlıklarım beynimde yankı yaparken içimi deli gibi korku kaplamıştı. Durmazsa salıncakta bayılacaktım sanırım.
"Çekil." arkamda tok bir ses duyduğumda serin sular serpildi içime nedensizce. Salıncak durdu, asıl korkmam gereken kısım şimdiydi. Apar topar indim, bir süre başımın dönmesinin kesilmesini bekledim. Chanyeol önce bana sonra Minseok'a baktı. "İyi misin?" dedi bende dururken. Midem ağzımdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırmızı şemsiye | chanbaek
Fanfiction"Sana dokunduğumda ellerimi saatlerce yıkadığımı göreceksin, benimle bir kafeye oturamayacaksın, dışarda yemek yiyemeyeceksin, obsesyonlarım olduğunda saçma sapan hareketlerim olacak. Ben her şeyiyle kabul edilebilecek bir adam değilim." 15.03.22