10

1.2K 167 27
                                    

geçiş bölümü gibimsi bir şey, iyi okumalar <9

#

Jongdae gerçekten insanların söylediği gibi birisi değildi. Buna artık net olarak emindim. Elimde tuttuğum kırmızı bisiklet her şeyi açıklıyordu.

Yeni yeni doğan güneşi izleyerek bisiklet yolunda yürüyorduk. Garipti, hafif bir çekingenlik vardı üzerimde. Bisiklete binecektik sanırım ama ben bilmiyordum bile. Ona bunu söylemiştim, duymamış mıydı acaba?

"Şuraya geçte fotoğrafını çekeyim." kamerasını bana doğru tuttuğunda bisikletin ayak kilidini açıp onu bıraktım. "Bensiz çekmen gerekiyor." dedim. Yine de gösterdiği yere ilerledim. "Hocanın ikimizin gittiğine inanması lazım." Jongdae arkamdaki nehir ve güneş doğumuyla birlikte fotoğrafımı çekerken ben de sadece keşke Chanyeol de burda olsa diye düşünüyordum. Güneşin doğumunu onunla görmeyi isterdim. Sabahın soğuğunda onunla üşümeyi diledim.

Yine de çok sorun hissetmiyordum. Düşündüğümden daha iyiydi her şey. "Güzel çıktın, bakmak ister misin?" kamerayı bana doğru uzattığında kafamı olumsuz anlamda salladım. "Moralimi bozacak."

"Hayır gerçekten güzel."

"Bakmak istemiyorum." dedim. Bisikleti tekrar tutup yürümeye devam ettim. Jongdae arkamdan etrafı fotoğraflıyordu.

"Hadi binelim."

"Bilmediğimi söylemiştim." bisiklete binmek bana gerçekten cazip gelse de bilmiyordum. Öğrenmeyi isterdim, gerçekten bir bisikletimin olması güzel olabilirdi. Bay Lee her zaman bir bisiklet almamı ve kendimi iyi hissetmediğim zamanlar da sakince sürüşe çıkmamı söylerdi.

"Sana öğreteyim, beş dakikamızı bile almaz." kendi bisikletini ağacın kenarına bıraktı. Kamerasını da benim daha önce fark etmediğim bisikletimin sepetinin içine bıraktı. "Çok tatlı." diye mırıldandım. Bisikletin bir sepeti olması nedensizce fazla şirin gelmişti gözüme. "Öyle, hadi atla."

Jongdae'nin beni tutacağına dair ettiği yeminlere güvendim. İçim kıpır kıpırdı. Heycandan bayılmamayı umuyordum. Bisikletin gidonuna titreyen ellerimi yerleştirdim. Heycanlıydım, Jongdae de bunun farkında olmalı ki "Söz veriyorum bir yerine bir şey olmayacak. Sana dikkat edeceğim, rahatla." dedi.

Söylediği cümleler beni delicesine rahatlatırken, bir insana güvendiğim ilk noktaydı bu. Gerçekten güveniyordum ve hiçbir sebebi yoktu. Beni arkamdan ittirip bırakabilirdi ve ben kriz geçirirken ona tek kelime edemeyecek kadar aciz olabilirdim. Bir an aklıma gelen düşüncelerle şoka dönerken, unutmaya çalıştım. Güveniyordum işte, düşünmemeliydim. Düşününce her şey boka sarıyordu.

Jongdae bir elini belime diğer elini de bisikletin gidonunda duran elimin üzerine yerleştirdi. Endişe kapladı içimi, bana dokunuyordu ama ben geri çekilmesini dile getiremiyordum. Köşeye sıkışıklığım bana rahatsızlığımı geriye ittirmişti. Dokunuşu büyük bir tetiklenme getirmiyordu ve endişem bu noktada başlıyordu. Bisikleti sürmeyi çok fazla istiyordum belki de.

"Pedalları çevir." dedi. Düşüncelerimi ittirip pedalara bastım. Bisiklet harekete geçtiğinde bedenim titredi. Kalbim çırpınıyordu içimde, "Sadece beş dakika tutacağım seni."

"Beş dakika sonra bırakacağım demek mi bu?" bedenimdeki heycan titremesi sesime de yansımıştı. Jongdae hafif bir kıkırdama çıkardığında hemen ona döndüm. Onu daha önce gülerken görmemiştim, yakalamak istedim bu anı ama yüzü saniyesinde tekrar yerine döndü. Somurttum.

"Dengede durmayı çözeceksin, tek başına süreceksin."

"Sanmıyorum, bırakma sakın. Söz verdin."

kırmızı şemsiye | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin