"O gün, sen o boşluktan düşecekken ellerini tutmak istedim."
_Chanyeol:
📩 Bugün birlikte kahvaltı yapalım mı?Baekhyun:
📩 Olur 🥰Chanyeol:
📩 Seni özledim.Baekhyun:
📩 Öyle mi:)O zaman kahvaltıyı erkenden yapalım,
ders bitene kadar birlikte vakit geçiririzChanyeol:
📩 Girişte bekliyor olacağım çiçeğimChanyeol ile gün boyu mesajlaşıyorduk. Okulda beni göremediğinde nerde olduğumu soruyordu, sabahları benimle okula yürümek istediğini söylüyordu, kahvaltıyı birlikte yapmak istiyordu. Benim onu geri çevirecek lüksüm yoktu. Chanyeol'e umut verdiğimin de farkındaydım ama elimde değildi. Ondan çok hoşlanıyordum, uzaklaşmak istemiyordum.
Adımlarımı eşit atıp, teker teker sayarak ilerliyordum. Grup terapimden çıkmıştım, Minseok bugün gelmemişti ve yaklaşık yarım saat onu beklemiştik. Hepimiz nerde olduğuyla ilgili garip garip senaryolar kurmuştuk kafamızda. Minseok'un ne yapacağı gerçekten hiç belli olmuyordu.
Okula giriş kartımı çantamda aradığım sırada saydığım adım sayısını aklımda tutmaya çalışıyordum. 1723. "Bin yedi yüz yirmi üç." diye fısıldadım çantamı kapatırken. O sıra da bir el koluma sarıldı, yerimden sıçradım, "Bin yedi yüz yirmi dört." dedi Minseok beni sürükleyip bir adım çekiştirirken. Şokun etkisi ve korkusuyla iki üç adım daha ilerledim "Bin yedi yüz yirmi sekiz." Beni giriş kapısının birkaç adım gerisinde bıraktı. "Minseok?" dedim şaşkınca. "Nerdesin sen? Tüm seans boyunca seni bekledik."
"Burdayım." kocaman gülümsüyordu. Bir şeylerin yanlış gittiğinin farkındaydım. "Seninle beraber olmaya geldim." dedi. Minseok'a kaşlarımı kaldırdım, elim yavaştan telefonuma gitmek üzereydi. İyi görünmüyordu. "Düşündüm ki birbirimizi sadece biz anlayabiliyoruz. Az önce adımlarını saydım."
"Birbirimizi anlamamız birlikte olabileceğimiz anlamına gelmiyor." dedim. Minseok'un gülen yüzü soldu hemen. Ani duygu değişimlerini sık sık yaşardı. Kaşları çatıldı "Benimle beraber olmak mı istemiyorsun?" sinirliydi. Onu sinirlendirmiştim. Daha olumlu konuşmam gerekiyordu.
"Seninle arkadaş olmak istiyorum." dedim.
"Kiminle beraber olmak istiyorsun? Birbirimizden başkası olmaz. Kim seninle adımlarını sayarak yürür!" beni omuzlarımdan tutup silkelediğinde korktum. Çıldırmış gibi görünüyordu. "O çocuk mu?" Ufak bir kahkaha attı. O tatlı tipiyle bu kadar ürkütücü görünmeyi nasıl başarıyordu bir türlü anlamıyordum. "O çocuk seni asla anlamayacak Baekhyun. Seni benden başka kimse anlayamaz."
"Minseok sakin ol lütfen, kimseyle beraber olmak istemiyorum." dedim. Beni sallamayı bıraktı. Biraz daha iyi görünüyordu ama hala korkutucuydu. "Bay Lee'yi arayalım, iyi görünmüyorsun." dedim.
"Telefonunu sakın çıkarma Baekhyun." diye uyardı beni. Cebimde duran elimi boş olarak çıkartıp, ona gösterdim "Tamam, aramıyorum kimseyi."
"Seni sevmeye karar verdim. Sen de beni sevmek zorundasın."
"Ben kimseyi sevmek istemiyorum."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırmızı şemsiye | chanbaek
Fanfiction"Sana dokunduğumda ellerimi saatlerce yıkadığımı göreceksin, benimle bir kafeye oturamayacaksın, dışarda yemek yiyemeyeceksin, obsesyonlarım olduğunda saçma sapan hareketlerim olacak. Ben her şeyiyle kabul edilebilecek bir adam değilim." 15.03.22