"aklına düşsem de kaldırıp öpsen."
_Saçlarımı güzelce yıkadım, havluyla da ıslaklığını aldım. Rengi hala belli değildi.
Chanyeol koltuğumun üzerinde otururken kapının pervazından ona bakıyordum. Gözleriyle salonumu tarıyordu ve dizleri titriyordu.
"Güzel mi?" dedim yanına vararak. "Senin olduğun her yer güzel, evin de öyle." dedi. Saniyesinde utanıp başımı yere eğdim. "Saçını kurutalım, ıslak gezme." diye kapadı konuyu.
Onu onaylayıp kurutma makinemi almaya odama koşturdum. İkimizin de içinde garip heycanlar vardı. Yürürken sürekli takılıyordum, elim ayağım birbirine girmişti.
Makinemi fişe takıp Chanyeol'e uzattım, titreyen elleriyle kavradı. Önüne çöktüm. "Boşa boya yaptın ellerini, saçlarıma şimdi de dokunabilirdin."
"Yarına uyandığımda bunların bir rüya olmadığını ellerime bakarak anlayacağım." dedi. Makineyi açıp ona cevap vermemi engelledi. Nazikçe ellerinin arasına aldığı tutamları teker teker kuruttu.
"Gerçekten çok güzelsin." diye mırıldandı. Makineyi koltukta yanına bırakınca ona doğru döndüm. Büyülenmiş gibi bakıyordu bana. "Harika bir şeysin, aklımı kaybedeceğim."
"Olmuş mu?" dedim. Saçlarımı deli gibi merak ediyordum. Ayaklandım, bileğimden yakaladı. "Önce sözünü tut."
"Tutacağım ama nasıl olduğumu merak ediyorum."
"Çok güzelsin, sana yemin ederim gördüğüm en güzel şeysin." dedi. Bileğimi tutan eli gevşedi. "Sana çok fena aşığım."
Böyle şeyleri duymaya hiç alışkın değildim. Hala ne söyleneceğini bilmiyordum ama hislerimiz tamamen karşılıklıydı. "Ben de sana aşığım." dedim. Basit, karşılıklı bir cevaptı. Chanyeol'un bileğimi tutan eli düştü, derin bir nefes verdi.
"Seni şu an öpmem lazım, ne bir dakika sonra ne bir saat sonra, tam şu an." dedi. Ona zaten onu bugün öpeceğimi söylemiştim, rahat bir yere geçince diye anlaşmıştık. Şimdiydi o zaman.
Chanyeol'un boynuna doladım kollarımı. Elleri belimi saniyesinde kavradı, orası için yaratılmış gibi oturdu elleri belime. Derin nefesler çıkıyordu ikimizden de. Kalbim göğsünden çıkacak gibiydi. Gözlerimi kapadım, nefesi yüzümdeydi. Hafif eğdiğim başımı iyice yaklaştırıp uzandım dudaklarına. Ufak bir buse kondurdum önce, aklım başımdan çıktı. Chanyeol direkt kontrolü eline aldı. Üst dudağımı dudaklarının arasına aldı, emdi. Sonra aynı şekil de alt dudağımı aldı. Nefesim şimdiden kesilse de çekilmedim. Birbirimizin dudaklarını nerdeyse dakikalarca tattık. Chanyeol iki dudağımı dudaklarının arasına aldı, ona ayak uydurmakta zorlandım. Dağınık bir öpücüğü paylaştık, belimdeki eli hiç gevşemedi. Yanağımdan süzülen yaşları fark ettim, bu sanki hayatım donmuş gibi hissettirdi. Ona olan duygularım yoğundu, çok fazlaydı.
Sonunda gerçekten nefes almaya muhtaçlığımızdan dolayı ayrıldık. Chanyeol'un de benim gibi ıslak yanakları, dolu gözleri vardı. "Tanrım.." dedi. Gözlerini hala açmamıştı. Kafasını yukarıya çevirdi, dudakları titriyordu. "Lütfen canımı al." Gözünden bir damla yaş daha süzüldü.
"Chanyeol!" dedim sinirle. Gözlerini açıp bana döndü. "Böyle konuşma."
"Ölmek istiyorum, tam şu an."
"Ama ben yaşamak istiyorum, seninle." dedim. Gözlerinden süzülen yaşlara elimi uzattım. "Ağlama." gözlerinin altını baş parmağımla sildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırmızı şemsiye | chanbaek
Фанфик"Sana dokunduğumda ellerimi saatlerce yıkadığımı göreceksin, benimle bir kafeye oturamayacaksın, dışarda yemek yiyemeyeceksin, obsesyonlarım olduğunda saçma sapan hareketlerim olacak. Ben her şeyiyle kabul edilebilecek bir adam değilim." 15.03.22