"göğsümün sol yanında kalp diye sakladığım sensin."
_Sabaha kadar yatakta dönüp durmuştum. Dün düzelttiğimiz aramızın bugün bozulması inanılmaz olmuştu. Ne hissettiğimi bilmiyordum sadece mahçuptum. Kendimi ezik gibi hissetmiştim.
Yaklaşık 1-2 saatlik uykuyla güne başlamıştım. Okulun son haftası olması şu anlık tek tesellimdi.
"Dışarı çıkıp biraz hava alalım mı?" dedi Jongdae. Bugün o da halsiz görünüyordu. Bir şeyler olduğuna emindim ama sorsam cevaplamayacaktı. Sadece Jongdae'ye ayak uydurdum. Onunla dışarı yürüdüm.
"Hava bugün aşırı iyi." korkuluklara yaslanıp gözlerini kapadı. Güneş tam yüzüne vuruyordu. İçine havayı bol bol çekti. Ben de etrafta gezdirdim gözlerimi. "Bahar geliyor."
Gözlerim beklediğim yerde durdu. Onun da gözleri benim üzerimdeydi. Gözlerimi devirdiğimde baş parmağını işaret parmağının üzerine koyarak bana kalp yaptı. Gülümsememek için dudaklarımı birbirine bastırıp tekrar gözlerimi devirdim. Bana fakültenin arkasını işaret etti, büyük ihtimalle konuşmak istiyordu. Onu görmemezlikten geldim. Konuşursak tartışacaktık, hala hafiften sinirliydim.
Gözlerimi tekrar bahçede gezdirdim. Jongdae hala kapalı gözleriyle temiz havayı soluyordu. Bu sefer dikkatimi çeken şey geçen gün Jongdae ile konuşmak isteyen kız oldu. Sinirli sinirli yine göz hapisinde beni tutarak bu tarafa doğru ilerliyordu. Bastığı adımların sertliğini burdan hissedebiliyordum.
"Arkadaşın geliyor." dedim Jongdae'ye. Jongdae gözlerini açıp bize doğru adımlayan kıza baktı. Suratı mümkünmüş gibi daha da düştü. "Hadi gidelim." dedi. Yaslandığı yerden hızla doğrulup merdivenlere yöneldi. Ben de onu takip ettim ama gitmek için çok geç kalmıştık. Kız aniden Jongdae'yi göğsünden ittirip, önümüzde durdu.
"Konuşmamız lazım." dedi sertçe. Aralarında her ne varsa aşırı saygısızca bir şey olduğu kesindi. Kız gerçekten ikimizi de öldürecek gibi bakıyordu. "Çekil önümden." dedi Jongdae. Kızı es geçip ilerlemek üzereyken, kız yine engel olarak önümüze geçti. "Dinleyeceksin beni Kim Jongdae, yoksa burayı birbirine sokarım."
Jongdae derin bir nefes verdi. "Dersim var Sophia, çekil şurdan."
"Bu çocuk yeni sevgilin mi?" adının Sophia olduğunu öğrendiğim kız beni işaret etti. Bir adım bana doğru geldiğinde Jongdae kolunu aramıza sokup kızı ittirdi. Sophia ufak bir kahkaha attı. Bakışları bendeydi, eskisinden daha yakındık. "İkisini birlikte yürütürken eğleniyor musun?" dedi.
"Sophia!" Jongdae ona bağırdı. Ben hala ne dediğini anlayamıyordum. Kendimi kaosun ortasında bulmuştum aniden.
"Chanyeol ile el ele tutuşurken gördüm seni. Tam bir sürtüksün, ikisini bir arada yürütecek ka-" Sophia bana doğru sinirle elini uzattığında geriye çekildim. Aşırı huzursuzdum şimdi. Bana dokunması en son istediğim şeydi. "Ne saçmalıyorsun sen?" dedi Jongdae. Onu geriye itekliyordu.
"Hasta olduğu tamamen yalan. Sadece ilgi manyağının teki bu çocuk!" etrafımızda kalabalık oluşması beni daha da germeye başlamıştı. "Siktir git Sophia." Jongdae eliyle bileğimi kavradı. Beni kalabalıktan çekip çıkarırken hiçbir şey düşünemiyordum. Sonra Jongdae'nin adımları birden kesildi.
"Ben alayım o eli." dedi Chanyeol. Sinirden çıkan alın damarları görünüyordu. Jongdae'nin elini ittirip, elimi kavradı. Az önce geldiğimiz yolu Chanyeol tekrar dönerken adını seslendim ama duymadı. Kalabalığın ortasında yer edindik tekrar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırmızı şemsiye | chanbaek
Fanfiction"Sana dokunduğumda ellerimi saatlerce yıkadığımı göreceksin, benimle bir kafeye oturamayacaksın, dışarda yemek yiyemeyeceksin, obsesyonlarım olduğunda saçma sapan hareketlerim olacak. Ben her şeyiyle kabul edilebilecek bir adam değilim." 15.03.22