"Senin ellerin şiir, senin ellerin çiçek bahçesi."
_Günlerimin çoğu Chanyeol'ü düşünerek geçiyordu. Aklımın her köşesinde o vardı, dikkati dağınık birine dönüşmüştüm. İçtiğimden, yediğimden, yaptığımdan hiçbir şey anlamıyordum. Beni boş duvara bakıp gülümsetiyordu sürekli. Güzel gözleri çıkmıyordu bir türlü aklımdan.
Onun etrafında dolanırken buluyordum kendimi. Uzaklaşmam gerektiğini biliyordum ama bu mümkün değildi. Kalbimin diğer ucu ondaymış gibi, bir mıknatısın zıt kutuplarıymışız gibi çekiliyordum ona. Artık onun peşimde dolanmasına gerek bile yoktu.
Resim sınıfındaydım yine, diğer dersimin başlamasına saatler kaldığı için boş boş oturup telefonumla oyalanıyordum. Chanyeol'le en son geçen hafta konuşmuştuk, ondan sonra beraber yemek yeyip onun bir şeyler anlatmasını dinlemiştim. Aramızda bir gerginlik vardı ve bunun sebebi bendim. Rüyamdan dolayı utanıyordum ve Chanyeol beni rahatlatmak amaçlı sıradan şeylerden konuşuyordu.
Şimdi de resim sınıfına gelmişti, karşıma oturmuş beni varlığıyla sımsıcacık hissettirmeye yemin etmiş gibi davranıyordu.
"Benden hoşlanıyormuşsun gibi hissediyorum." sırıtarak kollarını göğsünde bağladı ve geriye doğru yaslandı. "Olabilir." dedim aynı onun yaptığı gibi kollarımı bağlayıp arkama yaslanarak.
Chanyeol bunu dememi beklemiyormuş gibi hemen eli ayağına dolanarak oturduğu yerden bana doğru eğildi. "Ciddi misin?"
"Ben de insanım sonuçta Chanyeol. Birilerinden hoşlanmam çok normal."
"Birilerinden bahsetmiyoruz burda. Benden bahsediyorum, benden hoşlanıyor musun?" o kadar heycanlı görünüyordu ki, tapar hale geldiğim gözleri ışıl ışıldı yine. Hayır diyemedim, başımla onayladım onu.
Oturduğu yerden büyük bir heycanla kalktı, "Şaka yapmıyorsun değil mi?" dedi. "Bunun şakası mı olur?" dedim.
Elini saçına atıp saçlarını karıştırdı. Odanın içinde dolanmaya başladı. Çok heycanlı görünüyordu. Ona bakınca gülümsememek elde bile değildi. "Olmaz tabi.." dedi. "Bunun şakası olmaz." daha çok kendi kendine konuşmaya başlayarak odanın içinde dönmeye başladı. "Tanrım! Byun Baekhyun benden hoşlanıyor!"
"Başım döndü." dedim gözlerimi ondan çekerek. "Benim de. Benim de başım, kalbim, midem, neyim varsa dönüyor şu an."
"Sakin ol, gel otur." dedim yanımdaki sandalyeyi işaret ederek. Adımlarını bana yöneltip hiç ikiletmeden oturdu. Gözleri bu sefer daha farklı bir parlaklıktaydı. "Gözlerini seviyorum." dedim. "Senden hoşlanıyorum ama gözlerini seviyorum."
"Gözlerimi kıskanmaya başlamak üzereyim."
"Saçmalama." dedim ufak bir kahkaha atarken. O yine dondu kaldı, her güldüğümde böyle oluyordu. Hiçbir şey söylemeden öylece kalakalıyordu. "Seni seviyorum ama gülüşüne aşığım." diye mırıldandı. Kalbime inme indi, donma sırası bana geçti. Ardından Chanyeol'ün yüzüne bir telaş düştü, elini "Hayır, hayır." diye oynattıktan sonra "Sana aşığım ama gülüşüne tapıyorum." diye düzeltti cümlesini.
Aptal aptal sırıtıyordum. Tüm vücudum alev alıyordu. Hayatımda tatmadığım her duygu bugün vücudumda dolanıyordu. Yanaklarımın al al olduğuna net emindim. Öksürüp aramızdaki garip sessizliği dağıttım.
"Yarın grubum bir barda sahne alacak. Gelmek ister misin?" dedi.
Kendimi bir barda hayal ettim o an. Nefesim daraldı. Büyük ihtimalle orda insanları rahatsız edecek şeyler yapardım ya da temizlik takıntım sarardı vücudumu. Bunu göze alamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kırmızı şemsiye | chanbaek
Fiksi Penggemar"Sana dokunduğumda ellerimi saatlerce yıkadığımı göreceksin, benimle bir kafeye oturamayacaksın, dışarda yemek yiyemeyeceksin, obsesyonlarım olduğunda saçma sapan hareketlerim olacak. Ben her şeyiyle kabul edilebilecek bir adam değilim." 15.03.22