Kapattım gözlerimi, süzülmek istedim sonsuzluğa. Ama sonsuzluk ebediyen yaşamak demekti. Benim yaşamaya gücüm yetecek miydi?
23.12/2021
<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3<3
Her insan hayal kurar. Kimileri, olması muhtemel olan maddi isteklerin, kimileri ise gerçek olmayacak kadar fantastik olayların hayalini kurar. Hayal kurmak, geleceği makro ölçülerle yaşama isteğidir. Umuttur aslında. İnsan bir gün hayalinin gerçekleşeceğinin umuduyla yaşar. Umudu olan insan, hayattan kolay kolay kopmaz. Benim hayalim var mı? Bilmiyorum! Belki vardı belki de yoktu. Peki neden hala hayattayım? Çünkü umudum var.
Hayal kurmaktan korkmayacak kadar özgür olmanın umudu...
Tıpkı şu an buzun üstünde, ayağımda patenlerle süzülürken hissettiğim özgürlük gibi. Gözlerimi kapatmış adeta dans ediyordum. Sadece ben vardım ve özgürdüm. Tamamen soyutlamıştım hayattan, . Sadece bulunduğum ortamdan değil, bu dünyadan da. Buzun üstünde daireler çizererek giderken, yüzümdeki gülümsemeyi yavaş yavaş büyütüyordum. Ayağımı yere sürterek kayıyor, bazen tek ayağımı geriye doğru gerip tek ayakla kaymaya devam ediyordum. Düşünceler yoktu, sorumluluklarım yoktu, insanlar yoktu. Sadece ben ve umutlarım vardı. Özgürdüm. Bir kuyu gibi buzda süzülürken yüzümde gülümsemem hiç eksilmiyordu.
Bir an kendimi yukarı itip, iki tur dönüp yere bıraktım. Ayaklarımın üzerinde dengede durduğum an gözlerim kendiliğinden açıldı. Asla bitmesini istemesem de şimdi gerçek dünyaya dönmüştüm.
Bu gösterimin son sahnesiydi.
"harikaydı!"
Duyduğum alkış sesiyle kendime geldim. Karşımda duran ve bana beğeni dolu gözlerle bakan dans eğitmenimi gördüm. Beni bu yıl olacak olan artistik buz pateni yarışmasına hazırlıyordu. Buz pateni benim için bir tutkuydu ve kendim için yaptığım tek şeydi. İyi ki yaşıyorum dememi sağlayacak tek tutunağımdı.
"çok iyi gidiyorsun, böyle devam edersen yarışmayı kazanacağından kuşkum yok." dedi hocam.
"Teşekkür ederim Canan hanım."
"bugün çok yoruldun. Git güzelce dinlen haftasonu tekrar prova yaparız."
Başımla onayladım. Dinlenemeyeceğimi biliyordum ama dile getirmek istemedim. Dinlenmek benim için oldukça lüks sayılan bir eylemdi. Hemen soyunma odasına gidip üstümü değiştirdim. Saçlarımı düzeltip dışarı çıktım.
Dışarı çıktığım an kabanıma daha da sarıldım. Hava çok soğuktu ve kar yağıyordu. Karlı yolda, botlarımla kara, bata çıka ilerliyordum. Yoğun yağan tipi sebebiyle çok üşüyordum. Montuma sıkı sıkı sarılıp daha hızlı yürümeye çalıştım. Hem üşümemi engelliyor hem de kendi kendime güven veriyordum aslında. Neyse ki yolum çok uzun değildi. Kafeye gelince direk soyunma odasına gidip iş kıyafetlerimi giydim. Ellerim soğuktan kıpkırmızı olmuştu ama umursamadım. Önlüğümü takıp işe koyuldum.
Kar nedeniyle kafe oldukça yoğundu. Yoldan geçerken üşüyen insanlar, bir şeyler içmek ya da iş çıkışında arkadaşlarıyla gelip yemek yemek için kafeye akın ediyorlardı. Ne kadar saat çalıştım bilmiyordum. Mesai saatimin bitmesine on dakika kaldığını görünce derin nefes aldım. Eve gidip hemen uyumak istiyordum. Bana doğru gelen patronu görünce bu istediğimin henüz olmayacak olduğunu anladım.
"bugün çok yoğun, iki saat mesaiye kal. Sonra çıkabilirsin."
Fikrimi sormamıştı bile. Kal dedi ve gitti. Gerçi itiraz etme gibi bi durumum yoktu. Bu işe ihtiyacım olduğunu ve bunun için her dediğini yapmak zorunda olduğumu biliyordu. Hayat hiç adil değildi ama bunu bile sorgulayacak konumda değildim.
Düşüncelerime ara verip tekrar işe koyuldum. Henüz kafeye yeni girmiş en köşedeki bir masada oturan iki kızın olduğu yere ilerledim.
"hoş geldiniz. Ne arzu edersiniz? "
"hımm, iki cappuccino alalım. Bir de ortaya çikolatalı pasta lütfen."
"tabi efendim. Başka isteğiniz var mı?"
"hayır teşekkür ederiz."
Gülümseyip Barış'ın yanına doğru ilerledim. Barış mutfak bölümüyle ilgileniyordu.
"iki cappuccino, çikolatalı pasta hazırlar mısın?"
"tamamdır."
Kafeyi incelediğimde çoğu kişinin gittiğini sadece bir kaç masanın dolu olduğunu gördüm. Barış'ın seslenmesiyle hazır olan siparişleri bıraktım. Aynı zamanda boşları toplayıp mutfağa koydum. Çok yorulmuştum!
"sen artık çıkabilirsin. Yarın dersin var mı?"
"hayır efendim."
"güzel. Sabah on bir gibi gel o zaman."
Saat gece bir ve yarın on bir gibi burada olmamı istiyordu.
"tabi. İyi akşamlar."
Kafeden çıkıp direk eve gittim. Önce kısa, sıcak bir duşa girdim. Oldukça üşümüştüm. Sıcak suyun kaslarımı yumuşatmasını bekledim. Duştan çıkınca üstümü giyinip direk yatağa bıraktım kendimi. Aklıma gelen düşünce ile direk salona geçtim.
" Miya! Özür dilerim seni unuttuğum için."
Mama kabına baktığımda oldukça az kaldığını gördüm. Yemek kapını ve suyunu tazeledim. Kumunu da değiştirdiğimde bugünlük görevlerim bitmişti. Belimdeki ağrıyı yok sayıp yatağıma uzandım.
Gece bir ara hissettiğim susuzluk hissiyle uyandım. Oflayıp mutfağa gidip bir bardak su alıp odama döndüm. Tam yatacakken bir an gözüm, pencerenin açık kısmından karşıdaki apartmanın balkonuna takıldı. Genç bir adam oturuyordu. En fazla yirmi yedi yaşındaydı. Buraya yeni taşınmıştım. Eski evimden evcil hayvan beslediğim için kovulmuştum. Henüz kimseyi tanımıyordum fakat bu adamı hep balkonda otururken görüyordum.
Bir an kafasını kaldırıldı ve göz göze geldik hemen içeri girdim. Utanmıştım! Gecenin bu saatine kadar uyumadığına göre onun da hayatı kolay olmasa gerekti. Bazı insanlar kendi içine, bazıları başkalarına bazısı ise karanlığa sığınırdı. Ben karanlığa sığınırım çünkü karanlık bir çok şeyi gizlerdi. Tıpkı acılarım gibi...
Beyaz kedimin yanına uzanıp yattım. Benim bu dünyadaki tek dostum tek ailemdi.
Annem ile babamı bir kazada kaybetmiştim. Yedi yaşında küçük bir kız iken hem annesiz hem babasız kalmıştım. Benden on yaş büyük olan ağabeyim, ailemin ölümüne dayanamayıp beni bırakıp gitmişti. Yapayalnız kalmıştım. Yetiştirme yurdunda büyümüş, hem çalışıp hem okumuştum. On sekiz yaşında yurttan atılınca zor günler için biriktirdiğim bir miktar paramla ev tutmuştum. Zamanla eşyaları tamamlayıp tek başıma küçük ama yaşanabilir bir alan oluşturmuştum.
Şimdi yirmi iki yaşındaydım ve hemşirelik okuyorum. Okulumun bitmesine bir yıl kalmıştı. Mesleğimi yapmaya başladığımda hayatımın daha kolay olacağını, buz pateni yarışmasından dereceye girmemle biraz olsun rahatlamayı umuyordum. Geçen yıl gerçekleşen yarışmaya çalışmam sebebiyle katılamamıştım. Paraya ihtiyacım vardı. Okul kitapları çok pahalıydı. Bu sebeple yarışmaya katılmak yerine çalışmayı seçmiştim. Bu yıl o yarışmaya katılmak en büyük arzumdu ve katılacaktım. Kazanamasam bile, kendim için bunu yapacaktım.
______________________
Yazar: G.B
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Çift Buz Pateni
Lãng mạnİki kişi, biri tekerlekli sandalyeye mahkum. Diğeri hayata...