Asla Vazgeçme
31.10/2022
<3<3<3<3<3<3
Şu an içinde bulunduğum durumu nasıl anlatabilirim? Bilmiyordum! Ayaklarım yere sabitlenmiş hareket edemiyordu, sanki ağır çekimde ilerliyordu zaman. Bir şeyler yapmam gerekiyordu! Şu şok halimden hemen kurtulup harekete geçmeliydim.
Sabit duran ayaklarıma komut verip Ömer'e doğru koştum. O, düşmek üzereyken yetişip sandalyenin kollarından sıkıca tuttum. İkimizde nefes nefese kalmış anın şokundaydık. Ya düşseydi? Bacaklarını kullanamıyordu kendini kurtaramazdı. Ben ise yüzme bilmez hatta denize girmekten bile korkardım. O ne olacaktı o zaman?
Zaman yavaşlığından ödün verip normal hızına döndüğünde ilk şoku atlatan Ömer oldu.
"gelip beni tutmak için düşmemi mi bekledin?"
"kusura bakma, şoka girmiştim." dedim.
Ona baktığımda yüzüm daha çok düşmüştü. Gözleri gerçekten sinirle bakıyordu ve altta yatan korkusunu görebiliyorum. Alnı terlemiş ve elleri hafif titriyordu. Sinirden mi yoksa gerçekten mi titrediğine karar veremiyordum.
"gözlerini kapatıp denizi izleyecekmiş, bak bak! Az kalsın öldürüyordun, beni hemen eve götür!"
Arkamı dönüp bakışlarımı gökyüzüne çevirdim. Yukarı bakıp dolan gözlerimi geri dönderip Ömer'i arabanın yanına götürmeye başladım. Arabaya hızla binip eve doğru yol almıştık. Ona kızamıyordum çünkü benim hatamdı. Arabanın frenlerini kapatmış olmam gerekirdi. Benim en ufak bir hatam onun ölümüyle sonuçlanabilirdi. Ama olmamıştı ve bu içime bir nebze olsun su serpiyordu.
Eve geldiğimizde Ömer benimle konuşmadan direk odasına çıkmıştı. Üstüme borç bilip bugün olanları Çağla'ya anlattığımda ondan tam da tahmin ettiğim gibi bir tepkiyle karşılaştım. İlk önce korktu haliyle daha sonra da beni daha dikkatli olmam için uyardı. Ama ben kararımı vermiştim aslında...
Ömer'in odasına çıktığımda üstümü değiştirmiş, yine pencerenin önünde otururken gördüm onu. Yanına yaklaştığımda geldiğimi farkettiği halde arkasını dönmedi.
"Ömer... Ben özür dilerim. Böyle..."
"olsun istememiştin!" diye sözlerimi tamamladı. Şimdi verdiğim karardan iyice emin olmuştum.
"evet. Ben..."
"hiçbir şey dinlemek istemiyorum. Çık dışarı!"
Yine beni kovuyordu. Benimde duygularım vardı ve kırılıyordum. Her ne kadar görmezden gelsem de artık dayanamıyordum bu duruma.
"beni burda istemiyorsun anladığım kadarıyla."
"evet, şimdi çık dışarı."
Bu kadar acımasız olmak zorunda mıydı? Akıp giden bir damla gözyaşımı elimle kurulayıp sözlerime devam ettim.
"merak etme! Ben sadece özür dilemek için gelmiştim ama bir işe yaramayacak sanırım. Sana iyi gelmek ve kendine oluşturduğun kafesten çıkarmak istedim. Sana daha çok zarar vereceğimi bilmiyordum, bu yüzden işi bırakıyorum. Kendine iyi bak Ömer."
Ben kapıdan çıkmadan önce sandalyesini bana çevirdiğini ve gözlerindeki şaşkınlığı görsem de bir şey söylemesine fırsat vermeden odadan çıktım. O hızla merdivenleri inip kendi evime geçtim. Kapıdan içeri girdiğimde ilk karşılaştığım kişi her zamanki gibi Pamuk oldu. Hızla sarılıp ağlamaya başladım. Nerden tutarsam tutayım olmuyordu ve elimde kalıyordu. Yaşamak neden bu kadar zordu? İnsanlar neden bu kadar zordu? Dünyayı sevgi kurtaracaktı kimse bilmiyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Çift Buz Pateni
Romanceİki kişi, biri tekerlekli sandalyeye mahkum. Diğeri hayata...